Suriye’de 12’inci yılını geride bırakmak üzere olan savaş durumu düşük yoğunluklu da olsa sürerken Esed rejimi, son birkaç yıldır başta Avrupa Birliği ve ABD olmak üzere çeşitli uluslararası güçlerin yaptırımlarını aşmak için yeni yeni yollar deniyor. Rejimin Arap ülkeleriyle normalleşme hamlesi öyle görülüyor ki sonuç vermedi. Zira Beşşar Esed’i Cidde’deki Arap Birliği zirvesinde ağırlayan bu ülkeler, devamında kendisinden aldıkları sözlerin yerine getirilmediğini gördü. Başta Suudi Arabistan ve Ürdün olmak üzere bu ülkelerin rejimden beklentisi, BM’nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde başlayan ancak rejimin engellediği siyasi çözüm sürecinde yol alınması ve Suriye’den civar ülkelere ihraç edilen uyuşturucu Captagon haplarının engellenmesiydi.
Beşşar Esed, Cidde’de bu konuda sözler verirken Arap ülkeleriyle normalleşmeyi ve kendisine belki de mali kaynak sağlamayı umuyordu ancak aslında Captagon ticaretinde iplerin Şam’ın elinde olmadığını herkes biliyor. Zira üretim ve ticareti Beşşar Esed’in kardeşi Mahir Esed üzerinden İran’ın Suriye’ye getirdiği mezhepçi milis gruplar yönetiyor ve bu konuda profesyonelleşmiş durumdalar.
Rejim, Arap ülkelerinden umudunu kesince 12 yıldır süren savaş ve uluslararası güçlerin yaptırımları nedeniyle darmadağın olan ekonomisi için son kozlarını oynuyor. Bu noktada son dönemde rejim tarafından alınan üç kritik karar, geçici olarak rejime küçük bir ekonomik katkı sağlasa da bu sürdürülebilir bir katkı değil. Zira Suriye lirası o kadar dipteki yapılan zamlar lira bazında hiçbir kıymet arz etmiyor.
Rejim tarafından son dönemde alınan kararların siyasi ve demografik açıdan etkileri ise geri dönülmez bir noktaya doğru ilerliyor. Söz konusu kararlar şunlar;
- Yurtdışı konsolosluk ve elçiliklerde pasaport yenileme ücretlerine üç kez üst üste katlanarak getirilen zamların tutarı 500 bin Suriye lirasını buldu. (yaklaşık 38 dolar) Bu haliyle Suriye pasaportu dünyanın en pahalı pasaportlarından biri oldu.
- Suriye’de 40 yaşını geçmiş ve zorunlu askerlik görevini yerine getirmemiş erkekler için bedel belirlenmesiyle ilgili çıkarılan yeni kanuna göre her güne 200 dolar olmak üzere 4 bin 800 dolar ödeyenler, askerlikten muaf tutulacak.
- Suriye’den öyle ya da böyle yurtdışına göç eden ya da ülke içinde yer göç eden Suriyelilerin geride bıraktığı ve 2018 yılında çıkarılan 10 sayılı kanunla el konulan taşınmazların “kullanım ve idaresi” için bir resmi daire ihdas edildi.
10 sayılı Kanun'a göre, devletin boşaltılmış gayrimenkullere el koyması ve mülk sahiplerinin mülkiyetlerini geri almak için yapacakları başvuruyu takip eden 1 ay içinde, bu mülkiyetin konumunu ve kendilerine ait olduğuna dair ispat niteliği taşıyan belgeleri yetkili birimlere sunması ön görülüyor.
Rejimin son aldığı üç karar da kendisine finans kaynağı oluşturmayı hedefliyor. Zira Captagon ticaretinde ipler rejimin elinde olmamakla birlikte tek başına yeterli bir finans sağlamıyor ve bu finansın paylaşılması konusunda rejime bağlı gruplar arasında sık sık çatışmalar yaşanıyor.
Yeni ihdas edilen “el konulmuş malların yönetim ve kullanılması idaresi” ise rejimin 10 sayılı kanunu pratiğe döktüğünü gösteriyor. Ancak mültecilerin geride bıraktığı evlere çoktan İran tarafından Suriye’ye getirilen Afgan, Iraklı, Lübnanlı ve çeşitli ülkelerden militanların oluşturduğu Fatımiyyun ve Zeynebiyyun tugayları gibi oluşumların üyeleri yerleşmiş durumda. Bu evler genellikle Şam ve çevresinde bulunuyor ve rejimin bu evleri satışa çıkarması milis gruplar tarafından sert bir cevapla karşılanabilir.
Buna karşılık son dönemde Türkiye dahil Suriye’ye komşu bütün ülkelerin ana gündem maddelerinden biri olan Suriyelilerin evlerine geri dönmesi konusu da daha fazla imkansız hale geliyor. Zira rejim bu kanunla hem Suriyelilerin geri dönmesini engellemekte hem onları çeşitli ülkelerden getirilen Şii milislerin aileleriyle değiştirmekte hem de finans kaynağı elde etmektedir. Yani Suriyelilerin artık geri dönecek bir evleri kalmadı.