Suriyeliler Ekonomik Yük Olmaktan Çıkarılmalıdır.

Abone Ol

İster dini, ister siyasi, ister iktisadi nedene dayansın her göç dalgası büyük bir enerjiyi sırtında taşır. Amerika’yı kuran göçmenler, Avrupa’yı yeniden imar eden göçmenler, Osmanlıyı var eden, Medine’ye hayat veren göçmenler olmuştur. Göçmenler tedirgin ve ürkek bakarlar etraflarına. Emin olmadıkları bir dünyada yaşadıkları için her an tetikte, her an hazır olmak zorundadırlar. Her gördükleri şeyi anlamlandırmaya çalıştıkları için algıları açık ve zihinleri diri, zihinleri diri olduğu için inovasyon/keşif yapma kabiliyetini haiz yenilikçi iktisadi zihniyete sahiptirler. Tutunma istekleri dolayısıyla hırslı, dezavantajlı olmaları dolayısı ile kanaatkâr, garip oldukları için dayanışmacı, yarınlarından emin olmadıkları için tasarrufçudurlar. Özetle göçmenler kadir kıymet bilen, göçmenlere fırsat tanıyan yerliler için birer hazinedir. Tutunmak için ucuza çalışır göçmenler, yerlilerin tenezzül etmediği işleri yaparak ekonominin kılcal damarlarına kan yürütürler. Farklı bakış açılarıyla, farklı kültürleriyle yeni iş alanları açarlar. Ana dilleri üzerinden köken ülkeleriyle ticari bir köprü kurarlar. Hülasa göçmenler yük değil fırsattır. Sofraya gelen rızkıyla gelir.

Almanya’ya 40 yıl önce giden, bugün sayıları 2,6 milyon Türk, Almanya’nın ekonomisinin sırtına yük oldular mı? Hayır! Bilakis Alman ekonomisi Türk işçilerinin alın teri üzerinde yükseldi. Almanların tüm nankörlüklerine, kadir kıymet bilmemelerine karşın, Türkler, yükselen Almanya’nın bir unsuru oldular. Neden aynı şeyi biz Suriyelilerle beraber yapmayalım. Onları mülteci kamplarında tecrit edip, üretkenlikten uzak, beleşçiler olmalarına neden olmak yerine, niçin ekonomiye ve toplumumuza entegrasyonlarını kolaylaştırmayalım. Suriyelilerin bu güne değin ekonomimize maliyeti toplam 7.5 milyar tl. Buna rağmen mutsuzlar. Çünkü tecrit edilmiş bir biçimde yaşıyorlar. Mutsuzlar çünkü yarınlara dair bir umutları yok. Mutsuzlar çünkü üretken değiller.

Hükümet bu güne değin, iç siyasi dengeler ve savaş hakkındaki öngörüsü nedeniyle Suriyelilerin entegrasyonunu değil, barınmasını merkeze aldı. Bir yandan savaşın bu kadar uzayacağı öngörülemedi, diğer yandan ülke içi siyasetin karşı koyuşu göze alınamadı. Ancak madem bu günlerde tüm ülke halkı olarak insanlığımızı hatırlıyor ve öne alıyoruz, öyleyse artık Suriyelilerin daha insanca yaşamasına olanak tanıyabilmek için siyasi ortamın bir ölçüde olgunlaştığını varsayabiliriz.  Türkiye devleti (halkı değil) insanlığın yüz akı olarak tüm Suriyelilere (mezhebine, meşrebine, etnik kökenine bakmaksızın) kucak aşmıştır. Belki de bu insanlığın son yüzyılının en önemli olaylarından birisidir. Ancak bir şey eksik kalmıştır, Suriyelilerin sosyal ve iktisadi entegrasyonu! Artık bu eksiklik giderilmelidir. Üstelik bu yönde yapılacak çalışmaların ülkemize her hangi bir ilave ekonomik maliyeti olmayacak, bilakis ekonomimizin damarlarına taze kan enjekte edilmiş olacaktır. Şimdilik genel cümlelerle ifade ettiğim bu varsayımlarımı, nasipse bir sonraki yazımda somut öneriler ile desteklemeyi ve daha sarih hale getirmeyi murad ediyorum. Gelin hep beraber bu meseleye kafa yoralım.