Suriye’de geri adım yok! Ya istiklal Ya izmihlal!

Abone Ol

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un milli marşımızdaki  “Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal” sözü sadece Türkiye Cumhuriyeti için değil tüm İslam coğrafyası için geçerlidir. Asırlarca Din-i İslam’ın sancaktarlığını yapan milletimiz onlarca haçlı seferine, beynelmilel siyonist emellere, Patrik Griorios’un Rus General İgnatiyev’e yazdığı mektuptaki verdiği stratejik taktikle ortaya çıkarılan din bozguncusu iş birlikçi liderlere rağmen hiç bir şekilde izmihlale (yok olma, yıkılma) maruz kalmamış, ancak  98 yıl boyunca tarihi ideallerinden, başta Ortadoğu’daki sömürülen sadece Müslüman değil, Ezidi, Süryani  milyonlarca insanın istikrar garantörlüğü yolundan sözde “Sulh”, dünya barışı, şeftali bile üretemeyen biz mi yapacağız? Onlar çok güçlü? gibi hipnotize sözlerle vazgeçirilmiştir. Bu millet, TBMM kürsülerinden binlerce defa haykırıldığı gibi gerçekten uyutulmuştur.

Eksenimiz adalete kaydı

Yapılan her zulüm, çekilen her cefa, dökülen her göz yaşı yeni bir doğuşun habercisidir der tarih. 22 Temmuz 2007 içine kapanmış, belli ailelerin dudaklarının arısında kalan Türkiye’nin yeniden doğuş tarihidir. Çok çektik Kemalist rejimden, yobaz olduk, 2. Sınıfı insan muamelesi gördük,  onlar şaraplarını yudumlarken, bize tıpkı kabalist inancın Goim yorumu gibi köyünüzde hayvanlarınızı otlatın dediler. Roma cehaletiyle yoğurulmuş eğitim sistemlerine dahil etmediler bizi. Hepsi geçti ama bitmedi. 2007’de Türkiye dış politikada eksen kayması yaşadı. Ecdadımızın kanıyla sulanan topraklarda yapılanlara kayıtsız kalamayız dedik.  Dünyaya bunu ilanımız dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2009’daki Davos zirvesinde Haşa ve Kella Allah’ı bile yendiğine inanan, Arz-ı Mevud için o bölgede yaşayan tüm bebeklerin  dahi katledilmesine iman eden İsrail Başbakanı Simon Peres’e  söylediği “One minute” sözüdür.   Bu söz mazlumların umududur ki, bugün Yemen’de, Libya’da en önemlisi de 5’li şer ittifakına karşı Suriye’de bağımsızlık mücadelesi veriliyor.  Türkiye ise Irak Eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı  Tarık El Haşimi’nin dediği gibi bölgede Pers hayali kuran İran’a, 1989’da erken bunalıma giren Rusya’ya, terör örgütlerinin maddi ve manevi babası Amerika’ya karşı istikrarın ve bağımsızlık mücadelelerin son kalesi olmak görevini üstleniyor.

Siz ne işe yarıyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyaya, sözde barışın teminatı olan NATO, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’ne “Siz ne işe yarıyorsunuz” sorusu ezber kelimelerin sorgulanması, statükocu fikirlerin ters düz edilmesi  gibi bir netice doğurdu. Neden mi?  Darbeci Kenan Evren’in, ABD eski  Başkanı Ronald Reagen  ile 8 dakikalık, sadece azar işittiği, emir aldığı görüşmesini zafer manşetleri ile kutlayan medya bugün, dünyaya meydan okuyan Cumhurbaşkanına ağıza alınmayacak kelimelerle hakaret ediyor.  Aslı astarı olmayan bir portre hikayesi onlar için küresel güçlükten daha öncelikli bir önem arz ediyor. Acıyın onlara, yermeyin, okşayın başlarınğ Allah’tan şifa dileyin. Zira, bunca insanın katledilişine, işgallere kayıtsız kalan aynı zamanda faillere selam gönderenler sadece kendisini akil gören şizofrenlerdir.  Bizler şuna inanıyoruz ki, zafer sadece inananlarındır.

Karar bizim

Gün Suriye’ye kucak açma, devrimcilere en azından dille destek olma günüdür. Eğer Yavuz gibi birliği sağlarsak, AB’de kapılarını açar, NATO’da müdahale eder, ABD’de hizaya gelir, Putin’de bir bardak soğuk su içer. Uluslararası örgütlere siz ne işe yarıyorsunuz dedikten sonra kendi işimize bakacağız. Harcayacağımız milyar Eurolar, seneler sonra Misak-ı Milli’yi tekrardan gündeme getirecek. Tarih devrimcilerin direnişini, Türkiye’nin liderliğini elbet yazacak. O yüzden, Suriye için hep bir ağızdan Ya istiklal Ya izmihlal diyeceğiz. Gerekirse bir bulgurumuzu paylaşacağız ama Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi dilsiz şeytan olmayı reddedip, mücadelemizi sürdüreceğiz. Karar bizim, ya bölünerek Suriye’de PKK devletine izin verir, İsrail’in Arzı Mevudu’nun önündeki zincirleri kendi elimizle kırarız, yada birlik olup Suriye’de sağlayacağımız barışı  tüm dengelere, süper güçlere rağmen cihana yayarız.  Unutmayalım, bizler için muteber olan faniliği ebede giden yolda hak üzerine kullanmaktır.