Suriye iç savaşının sonlarına doğru gelinince Esed ailesinin kendi iç kavgaları gün yüzüne çıkmaya başladı.
Mahluf ailesi Esed ailesiyle yakın akraba. Mahluf’lar, 1990’lardan itibaren Hafız Esed’in sağladığı imtiyazlarla güçlenmeye başlayarak, 2000’li yıllarda ülke ekonomisinin yarıdan fazlasını kontrol eden en zengin ailesi haline geldiler.
Suriye’de yasa dışı yollarla zenginleşme, yolsuzluk ve ekonomik adaletsizliğin sembolü olarak görülen Rami Mahluf, bu nedenle ülkede 2011’de yönetimin reform talebiyle başlayan halk protestolarının hedeflerinden biri haline gelmişti.
İç savaşta ekonominin kötüleşmesi ve devlet gelirlerinin azalması üzerine rejimin, Mahluf başta olmak üzere iş adamlarından vergi ve haraç benzeri talepleri arttı. Rejim, iş adamlarından beklentilerini karşılayamayınca Ağustos 2019’da ülkenin en zengin 29 iş adamına karşı; kara para aklama ve terörü finanse etme suçlarından soruşturma başlattı. Bu süreçte Rami Mahluf ve diğer bazı Oligarkların mallarına kısmen el konuldu.
Mahluf gibi Oligark zenginlerin servetlerinin önemli bir bölümünün Lübnan ve bazı Avrupa ülkelerinde olduğu biliniyor. Mahluf’un rejimle sorunlar yaşamasında aslında Rusya’da devlet destekli bazı gazetelerin hedef gösterici haberler yapmalarının da etkisiyle bu seviyeye geldiği de iddia ediliyor.
Suriye devleti, petrol bölgesini Amerika ve SDG’ye, önemli zeytinlikler ve limanların olduğu alanları Rusya’ya geriye kalan alanların bir kısmını İran’a ve bir kısmına da Türkiye’nin denetimine kaptırmış olduğundan gelir kaynaklarını kaybetmiş görünüyor. Rusya iç savaş masraflarının bir şekilde artık Suriye tarafından karşılanmasını talep ederken İran parlamentosunun bazı vekilleri Suriye’ye yapılan ve 30 milyar doları bulduğu iddia edilen “Rejimi koruma masraflarının” tazminini isteyerek Suriye’yi zor durumda bırakmaya başladılar.
Esed, rejimini korumak adına, Rusya’ya para bulmak zorunda öyleyse ya toprak verecek veya bir şekilde para bulacak, Rami Mahluf gibi oligarklar artık ülke insanın da olmayan parayı sömürüp veremeyeceğine göre Rusya istediğini; Tartus, Lazkiye gibi şehirler üzerinden mahsup edecek. Kısa bir süre sonra savaş bitince bu şehirler Rusya’nın toprakları olursa kimse şaşıramamalı. Çünkü Sıcak denizlere inmiş bir Rusya bu alanı sadece askeri üs olarak kullanmayacaktır. Kendi Kültürünü ve hayatını buraya da taşıyacaktır.
Bölgede bu kadar gelişme olurken, muhtemelen topraklar el değiştirirken hala Türkiye’nin orda burada ne işi var diyenlere şaşmamak elde değil vesselam.