Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet (23), geçen yıl 28 Mayıs’ta saat 03.50’de bir plazanın 20’nci katından düşerek yaşamını yitirdi. Olayla ilgili sanıklar Çağatay Aksu (34) ve Berk Akand’ın (33), Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘cinayet’, ‘nitelikli cinsel saldırı’ ve ‘hürriyeti tehdit’ suçlarından tutuklu olarak yargılaması sürüyor.
Şule Çet davasının 4’üncü duruşması Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
İNTİHAR BULGUSU YOK
Davanın bugünkü duruşması öncesi, mahkemenin Çet’in psikolojisini incelenmesi için bilirkişi heyeti talep ettiği Gazi Üniversitesi, bilirkişi raporunu tamamlayarak mahkemeye sundu.
Gazi Üniversitesi öğretim üyesi 3 psikiyatri uzmanından oluşan bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda, ‘Maktulün intihar edebileceği konusunda dosyada bir bilgi veya gözlemin olmadığı’ belirtildi. Raporda ayrıca, Çet’in elindeki bir tutam saç için de ‘intihar kanıtı olarak kabul edilemeyeceği’ tespitinde bulunuldu.
ÇET’İN EV ARKADAŞI DİNLENDİ
Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand ile Şule Çet’in babası İsmail Çet, aile yakınları ve tarafların avukatları katıldı. Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının avukatı da müdahil olarak duruşmada hazır bulundu.
Tanık sıfatıyla ifadesi alınan Çet’in ev arkadaşı Lilia T, olay akşamı Çet ile mesajlaşmalarının bazılarını silip silmediği sorusu üzerine, “Tüm mesajlar aynı duruyor, herhangi bir mesajı silmedim. İlk mesajı ‘Ne yapıyorsun’ gibisinden ben çektim” ifadesini kullandı.
Sanıkların, neden Çet’i eve çağırdığına ilişkin sorusu üzerine Lillia T, “Sonuçta genç bir kız, aynı evi paylaşıyoruz, eve gelmesini istiyordum” cevabını verdi.
“OLAY SANIKLARIN ANLATTIĞI GİBİ DEĞİL”
Ölüm olayına ilişkin hazırladığı bilirkişi raporu avukatlarca dava dosyasına sunulan Prof. Dr. Çağlar Özdemir, duruşmada tanık sıfatıyla dinlenildi. Sanıkların savunmalarındaki anlatımlar ile olay yeri incelemesinde çelişkiler bulunduğunu aktaran Özdemir, “Yaşanan olay sanıkların anlattığı gibi değil” diye konuştu. Hazırladığı bilirkişi raporunda olay yeri canlandırması uygulamasını kullandıklarını beyan eden Özdemir, bunun delillerin tümüyle değerlendirilmesi olduğunu vurguladı.
Özdemir, “Düşme olayının gerçekleştiği iddia edilen odada yapılan inceleme sırasında 1.62 boyunda bir hanımefendi bize yardımcı oldu. Şule Çet’in daha kısa boylu olduğunu biliyoruz. Çet’in, balıklama tabir edilen şekilde atlaması için sehpanın üzerine çıkması gerekir. Sehpa üzerinde bir ayak izi yok, dolayısıyla Çet’in oraya çıkıp atlama ihtimali şüpheli” diye konuştu.
“ÖNCE AYAKKABISI ATILMIŞ OLABİLİR”
Sanıkların olayı intihar olarak aktardığını hatırlatan Özdemir, “İntihar eden kişiler en kolay yöntemi tercih eder. Kişinin atlama çabası içerisinde olması, sehpa üzerine çıkması gerekir ancak cam kenarında da parmak izi yok. Sanığın içeriye girdikten sonra askı halinde olan Çet’e müdahale edecek zamanı bulabileceğini düşünmüyorum.” ifadesini kullandı.
Tanık Özdemir, yaşanan olay sonucu Çet’in önce başının yere düştüğünü, ardından da vücudunun düştüğünü dile getirerek, “Açıklanması gereken başka sorulardan bir tanesi, Çet’in ayakları sanık Aksu’ya doğru. Ayakkabının Çet’ten daha öncesinde atılmış olabileceğini düşünüyoruz.” açıklamasını yaptı.
Olayda cinsel saldırı olup olmayacağına dair tespiti sorulan Özdemir, Çet’in öldüğü sırada üzerinde dar bir elbisenin bulunduğunu ve iç çamaşırının yukarı doğru sıyrılmış olduğunu, kafa üstü aşağı düşen bir kişinin elbisesinin bu şekilde olamayacağını bildirerek, “Şule atılmadan önce yarı çıplakmış” diye konuştu.
Prof. Dr. Özdemir, sanık avukatının olayın intihar olup olamayacağına dair sorusuna, “Geri planda intihar etmesini gerektirecek bir durumun olmadığına dair Gazi Üniversitesi öğretim üyelerince hazırlanmış bir bilirkişi raporu var” cevabını verdi.
ARA KARARLAR
Sanık ve avukatların beyanlarının alınmasının ardından duruşma savcısından görüşü soruldu. Savcı, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Tutuklu sanıkların tahliye talebini reddeden mahkeme heyeti, yerine getirilmeyen ara kararların ve dudak okuma bilirkişi raporunun beklenilmesine karar vererek, duruşmayı 20 Kasım’a erteledi.