Dört gözle seni bekliyorduk…
Yanımızdayken, bizimleyken kıymetini pek bilememenin pişmanlığını yaşıyoruz senin her gidişinde…
Zamanla değil, gidişinle başlıyor hasretimiz.
O kadar özlüyoruz ki kelimeler kifayetsiz kalıyor hasretimizin ifadesinde…
Sana ulaşamayacağız korkusunu o kadar çok, o kadar derinden yaşıyoruz ki!..
Senin feyzinden, bereketinden, muhabbetinden nasiplenemeden bu dünyadan göçüp gitme korkusu bizimkisi…
O kadar dakiksin ki hiç bekletmiyorsunbizi, ancak biz gözlerimiz yolda bekliyoruz yine de seni…
Senin geleceğinden şüphemiz yokama geldiğinde belki bizi bulamayabilirsin korkusu bizimkisi.
Ölüm korkusu değil zinhar, ölüm haktır buna iman etmişiz biz.
“Külli nefsin zâikatü’l-mevt… / Her nefis ölümü tadacaktır…”
“İnnalillahi ve innaileyhiraciun… / Biz Allah’tan geldik, Allah’a gidiyoruz…”
Ölüme, ebedî yurdumuza, Hakk’ın karşısına çıkmaya daha hazır olabilmek için senin gelmen, bizi kendimize getirmen,gelip bizi daha da arındırmandır arzumuz.
Gelmesen bizi nefis muhasebesine, tövbeye; Kuran’a, sünnete sıkı sıkı sarılmaya kim teşvik edecek?
Şükürler olsun ki yine geldin!.. Sen giderken yaşadığımız hüzün sen gelince sevince dönüşüyor, tarifsiz bir sürur sarıyor yediden yetmişe hepimizin benliğini, içimiz kıpır kıpır…
Rabbimizin sana kavuşturmuş olmasının hakkını nasıl vereceğimiz noktasında tereddütler yaşasak da ilerleyen günlerde sana o kadar alışıyoruz ki her anımız, aşımız hatta işimiz sana ayarlı oluyor.
Sen gelmeden önceki biz gidiyor, yenileniyoruz, tazeleniyoruz, âdeta başka insanlara dönüşüyoruz. Neydi sen gelmeden önceki dünya telaşımız, asabiyetimiz, burnumuzdan kıl aldırmayışımız? Sen gelince öyle mi ya? Senden önceki biz değiliz artık… Dünya telaşımız bitti; daha hoşgörülü, daha anlayışlıyız. En güzeli de başka insanları da düşünür olduk, yardımlaşmaya daha bir önem verir olduk, en cimrimiz bile bir başka cömert oluyor sen gelince…. Bereket yağıyor dünyaya, ülkemize, şehrimize, mahallemize, hanemize…
Varlığınla o kadar doluyoruz, o kadar doyuyoruz ki ne suya ne yemeğe meylimiz kalıyor.
Belki karnımız aç geziyoruz ama gönlümüz o kadar tok oluyor ki seninle olmanın hazzı ile mestaneyiz.
Şükür sebebisin sürekli… İyi ki gelmişsin, iyi ki yollarını gözlemişiz, iyi ki Rabbim yine kavuşmamıza müsaade eylemiş.
Bize düşen, şimdi seni hakkıyla ağırlamak… Seninle geçecek zamanlarımızı verimli değerlendirmek, seninle olan her anın kıymetini bilmek…
Rabbim, hakkıyla idrak edip ağırlamayı; af ve mağfiret olunmuş olarak bayrama ulaşmayı nasip eylesin!..
Hoş geldin oruç ayı!..Hoş geldin af ve mağfiret ayı!..Hoş geldin ey şehr-i ramazan!..
Yürekler bir başka, hislenir şimdi,
Beden değil, ruhlar beslenir şimdi,
Ezanlar bir başka, seslenir şimdi,
Hoşgeldin.. Ey onbir ayın sultanı.
Bir başka uzanır, yoksula eller,
Şefkate râm olur, en katı diller,
Yaş değil müjdedir, gözdeki seller,
Hoşgeldin.. Ey onbir ayın sultanı.
(Cengiz Numanoğlu)