Gündem

Suikast girişimi davasında ilk duruşma tutarsız ifadelerle tamamlandı

Abone Ol

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast girişimi ve 2 polisin şehit edilmesine ilişkin saldırıyla ilgili davanın 3 hafta süren ilk duruşmasında sanıklar, tutarsız ve birbiriyle çelişen ifadeler verdi.

AA muhabirinin davanın ilk duruşmasına ilişkin derlediği bilgilere göre, Muğla E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan sanıklar, adliyenin fiziki koşullarının yetersizliği nedeniyle mahkeme salonuna dönüştürülen Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’nda yargılandı. Bina çevresinde duruşma süresince aralarında özel harekat polislerinin de bulunduğu 400’den fazla güvenlik personeli görev aldı.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in bir numaralı sanık olduğu davanın 20 Şubat’tan bu yana süren ilk duruşmasında, iki numaralı sanık eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ve üç numaralı sanık eski Binbaşı Şükrü Seymen ile aralarında Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığının “üs imamı” olarak anılan eski astsubay Zekeriya Kuzu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski yaverlerinden Ali Yazıcı, eski Deniz Hava Üs Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma’nın da bulunduğu 44 sanığın savunması alındı. Duruşmada, sanıkların büyük bölümü emniyet ve savcılıkta verdikleri ifadelerle çelişkili beyanlarda bulundu.

Davanın iki numaralı sanığı olan ve suikast timini helikopterden yönettiği belirtilen Sönmezateş, görevi kendisine Semih Terzi’nin verdiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “derdest” ederek Ankara’ya götürmek için Marmaris’e gittiklerini öne sürdü.

Suikast girişimi sırasında Özel Kuvvetler ekibinin başındaki isim Şükrü Seymen ise Sönmezateş’in kendisine “Türk Silahlı Kuvvetleri emir komutasında darbe yapıldı, biz de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sağ ele geçireceğiz.” dediğini aktardı.

Muhabere Arama Kurtarma (MAK) ekibinin başındaki Taner Berber de 15 Temmuz’da Sönmezateş’in telefonla kendisini arayarak havalimanından kendisini aldırmasını istediğini ileri sürdü. Berber, Marmaris’te polislerle karşılaşana kadar olayın içeriğini bilmediğini iddia etti.

Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında FETÖ’nün “üs imamı” olarak anılan “Paşa” lakaplı eski başçavuş Zekeriya Kuzu ise duruşmada önceki beyanlarıyla çelişen ifadeler verdi. Emniyet ve savcılıktaki ifadelerini mahkemede reddeden Kuzu, daha önceki anlatımlarını “senaryo” olduğu ve kendisinin kurguladığını savundu.

“Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?”

Davanın kilit isimlerinden birisi olarak değerlendirilen ve saldırının ardından araziye çıkan darbeci askerlere, “Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?” sorusunu yönelttiği tanık beyanları ve iddianamede geçen eski Özel Kuvvetler Tim Komutanı Yüzbaşı İsmail Yiğit de duruşmada böyle bir cümle kullanmadığını öne sürdü.

Birinci ve ikinci pilot birbirlerini yalanladı

Helikopter ikinci pilotu eski Üsteğmen Haydar Murat Özden, Marmaris’e personeli bıraktıktan sonra iniş yaptığı Bodrum Imsık Meydanı’nda televizyona bakınca ülkede neler yaşandığı konusunda bilgi sahibi olduğunu iddia etti.

Helikopterin birinci pilotu Zeki Göçmen, telefonunu kapattırdığı için ülkede olan bitenden haberdar olamadığını ileri süren Özden’in bu ifadesini, söz alan birinci pilotu yalanladı. Göçmen, mahkeme heyetine, “Haydar’ın telefonu kapalı değildi. Gideceğimiz koordinatın telefonla fotoğrafını çekerek tablet bilgisayara aktardı.” diye konuştu.

Birinci pilot ile ikinci pilotun ters düştükleri başka bir konu ise Imsık Meydanı’na inen 2 helikopterin bataryaları sökülerek hava araçlarının kullanılmaz hale getirilmesi oldu. Özden, bataryaları kendisinin söktüğünü iddia ederken, Göçmen bu işlemi başkasının yaptığını savundu.

Özel Kuvvetler ekibinden eski Yüzbaşı Mehmet Öztürk’ün de polis ve savcılık aşamasında söylediği “Otele giriş yaptıkları sırada polislerce ‘dur’ ihtarı yapıldığı” ve “İsmail Yiğit’in el bombasını içeriye attığı düşüncesinde olduğu” ifadelerini mahkemede kabul etmedi.

KPSS sorusuna cevap veremedi

Davanın sanıklarından eski Yüzbaşı Mustafa Serdar Özay, birinci derece yakınları arasında KPSS soruşturmasında tutuklu birinin bulunup bulunmadığı yönündeki soruyu yanıtsız bıraktı.

Özay’ın, “Benim ve hiçbir yakınımın bu yapıyla bir bağlantısı yoktur. Ağabeylerim bu yapının mağdurları arasındadır.” sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın, sanığa, “Birinci derecede yakınlarınız arasında KPSS soruşturmasında tutuklanan var mı?” sorusunu yöneltti. Özay, bu soruya cevap vermek istemediğini dile getirdi.

Yalan savunmaya mahkeme başkanından tepki

Darbeci askerleri almak için geri dönen ancak polisin yoğun ateşi sonucu bunu başaramayan Sikorsky helikopterin birinci pilotu eski Albay Ali Aktürk’ün çelişkilerle dolu savunması ise Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ’un bile tepkisini çekti.

Ülkede olağanüstü saatler yaşanırken “şarjı az olduğu için” telefonuna bakmadığı ve sosyal medyayı takip etmediğini iddia eden Aktürk, ailesinden kimsenin kendisini arayarak durumu hakkında bilgi almadığını ileri sürdü.

Sanığın bu sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Baştoğ, 15 Temmuz’da saat 21.30’dan itibaren olağan dışı şeyler olmaya başladığını ve herkesin bunu merak ettiğini hatırlatarak, “Köylü Mehmet ağanın bile durumdan haberi oluyor, duyuyor. Siz hiç mi merak etmediniz, bakmadınız. Eşiniz, kardeşiniz, oğlunuz, kızınız ‘Öldün mü, sağ mısın?’ diye merak edip arayıp sormadı mı?” sorusunu yöneltti.

Aktürk, soruyu, “Havadaydık telefonum cebimde değildi.” şeklinde yanıtladı.

“Kaçabilirler, tutuklu yargılansınlar”

Davanın savcısı, halen tutuklu bulunan sanıkların üzerilerine atılı suçların nitelikleri, bu suçların katalog suçlardan olması ve bunları işlediklerine dair somut delillerin mevcut olduğu dikkate alındığında serbest bırakılmaları halinde kaçacakları konusunda yoğun şüphe olduğundan, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti.

Çelişkili ifadeler

Sanıklar arasında savunması sırasında en tutarsız ifadeleri eski Başyaver Albay Yazıcı kullandı. Yazıcı, arabasına aldığı Emin Yarbay (Emin Güven) isimli kişi ve 15 Temmuz gecesi suikast girişiminde bulundukları öne sürülen askerlerin Marmaris’e hareket ettikleri Çiğli 2. Ana Jet Üssüne neden gittiğiyle ilgili somut hiçbir şey söyleyemedi. Yazıcı, “Bunları kendime bile izah edemiyorum.” dedi.

Darbe girişimi davasından tutuklu olan eski Yarbay Güven’in ifadeleri ise Yazıcı’nın gerçekleri gizlediğini ortaya koydu. Yazıcı, mahkemedeki savunmasında 15 Temmuz günü Muhafız Alayı’nda bazı kroki ve planlar üzerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nerede olabileceğine dair çalışmalar yaptıklarını reddetse de Güven, ifadesinde Yazıcı’nın görevinin Marmaris’e giderek Cumhurbaşkanının yerini öğrenmek ve koordinatını Alakuş’a bildirmek olduğunu anlatmıştı.

Yazıcı’nın, mahkeme heyetinden tutukluluk halinin devamını istemesi dikkati çekti.

Duruşmada bir başka birbiriyle çelişen ifadeyi ise eski Dalaman Deniz Hava Üs Komutanı Cenk Bahadır Avcı ve eski Deniz Hava Üs Komutanı Tezcan Kızılelma kullandı. Avcı, Marmaris’te polislere ateş açan helikoptere yakıtı telefonla gelen emri üzerine verdiklerini iddia ederken, Kızılelma ise böyle bir talimatta bulunmadığını savundu.

Sanık taleplerinin dinlendiği bölümde suikast girişiminin kilit isimlerinden eski Astsubay Kuzu, cüzdanından çıkan 1 doların oğlunun koleksiyonu için olduğunu ileri sürerken, eski Binbaşı Şükrü Seymen ise 12 kişilik Özel Kuvvetler ekibini kendisini seçtiğini ve helikopterleri ayarladığını itiraf etti.

Tutuklu yargılanmaya devam

Mahkeme heyetinin yaptığı değerlendirmenin ardından açıkladığı ara kararında, şunlar kaydedildi:

“Üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, olay tutanakları, otopsi raporları, kriminal raporlar, yakalama ve el koyma tutanakları, görüntü kayıtları, radar kayıtları ve tüm soruşturma dosyası kapsamı ile sanık savunmaları kapsamından kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin mevcut oluşu, tanıkların henüz dinlenmemiş ve delillerin tamamen toplanmamış olması, bu kapsamda tanıklar üzerinde baskı kurulması ve delillerin karartılma ihtimalinin mevcut oluşu, sanıklara atılı suçlara ilgili yasa maddelerinde ön görülen ceza miktarlarına göre sanıkların kaçma şüphesi altında bulunmaları ve bu itibarla adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacak oluşu ve tutuklamanın ölçülü bir tedbir olması göz önünde bulundurularak tüm sanıkların ve sanık müdafilerinin tahliye taleplerinin ayrı ayrı reddi ile tüm sanıkların ayrı ayrı tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.”

Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 24 Nisan’a erteledi.