Gündem

Suikast girişimi davasında 47 sanığın yargılanmasına devam edildi

Abone Ol

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın sanıklarından eski Ankara Kara Havacılık Okul Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun, “Genelkurmay Başkanı’nın Akıncı’ya gitmesi, bizde bunun bir bütün içinde olduğu kanaatini oluşturdu. Çiğli’ye giden helikopterlere de sıkıyönetime istinaden görev verildiğini düşündüm.” dedi.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası’nın konferans salonunda devam eden duruşmada, sanıkların helikopterlerle nakillerini sağladığı ve pilotları azmettirdiği öne sürülen Coşkun savunma yaptı.

15 Temmuz’da Kara Havacılık Komutanlığı görevine vekalet ettiğini ve saat 22.00 gibi Genelkurmay Başkanlığından 6 helikopter istendiğini belirten Coşkun, helikopterlerden 4’ünün Akıncı Üssü’ne, 2’sinin de Genelkurmay’a gittiğini söyledi.

Bu 2 helikopterle Genelkurmay Başkanı’nın Akıncı’ya götürüldüğünü ifade eden Coşkun, bunu normal bir “VIP uçuşu” gibi algıladığını ve olağandışı görmediğini ileri sürdü.

Sıkıyönetim emrinin saat 22.15 sıralarında eline ulaştığını, Kara Havacılık Komutanı olarak görevlendirildiğini belirten Coşkun, bağlı alayları arayarak hepsinde dörder helikopterin hazır olmasını istediğini vurguladı.

Coşkun, “Verilen görevi kabul ettim. Ben bunu Kuvvet Karargahı ve Genelkurmay’la görüştüm. Emir doğrultusunda hareket etmemizi söylediler.” iddiasında bulundu.

İstanbul’daki alayın komutanına ulaşamayınca eski Albay Ali Aktürk’ü aradığını dile getiren Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ali Albay, Çiğli’ye inmek üzere olduklarını söyledi. Bunun normal bir faaliyet olduğunu düşündüm. Özcan Karacan Yarbay, haberim olmadan Ali Aktürk’e görevi vermiş. Saat 04.00 gibi Ali Albay yakıt ikmalini yapamadıklarını, Dalaman’da sıkıntı yaşayarak araziye indiklerini söyledi. Helikopterin arazide kalması güvenlik açısından sorun yaratacağı için Dalaman’da askeri meydana dönmelerini, Genelkurmay’ı arayarak sorunu çözeceğimi söyledim. Sonra Genelkurmay Karargahını arayarak sorunun çözülmesi talimatını verdim. Daha sonra ne oldu bilmiyorum.”

“Ne işiniz var arazide?’ diye sormadınız mı?”

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, sanık Coşkun’a, “Ne işiniz var arazide? Niye oradasınız, siz nereye gidiyorsunuz, Dalaman’da ne işiniz var, size neden yakıt vermiyorlar, helikopterde neden yaralı personel var?’ sorularını sormadınız mı?” diye sordu.

Sanık Coşkun, helikopteri kurtarma derdine düştüğü için bunları sormadığını, ayrıca uçuş ekibinin dikkatini dağıtmamak için de konunun üzerine gitmediğini öne sürerek, “Böyle bir görevden sizi haberdar etmediler mi, izin almadılar mı?” sorusunu ise “İzin almadılar. Emir doğrudan Genelkurmay’dan gitmiş. Çok özel görevlerde bize haber verilir. Rutin görevlerde haber vermezler.” diyerek yanıtladı.

Görevin Cumhurbaşkanı’nı almak olduğunu bilse duruma müdahale edeceğini savunan Coşkun, “Televizyonlar veriyor. ‘Cumhurbaşkanı şu an İstanbul’da, Marmaris’e gitmeyin’ uyarısında bulunurdum.” ifadelerini kulladı.

FETÖ ile bağlantısı olmadığını iddia eden Coşkun, çocuklarının eğitim gördüğü özel okulun örgütle bağlantısını bilmediğini savundu.

Sanığın savunmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı, “Sıkıyönetim emrini kimden aldınız?” sorusunu yöneltti.

Coşkun ise “Sıkıyönetim emri, normal mesaj kanalından geldi. Emirler, Genelkurmay Karargahı adına geliyor. Herhangi bir isim geçmez.” dedi.

“Darbenin suç olduğunu bilmiyor musunuz?” sorusu üzerine ise Coşkun, “Genelkurmay Başkanı’nın Akıncı’ya gitmesi, bizde bunun bir bütün içinde olduğu kanaatini oluşturdu. Çiğli’ye giden helikopterlere de sıkıyönetime istinaden görev verildiğini düşündüm.” görüşünü paylaştı.

Savcı, sanık Coşkun’un suikast girişiminin azmettiricisi değil, asli faili olarak değerlendirilerek ek savunma hakkı verilmesini talep etti.

Talebi kabul eden mahkeme heyeti, sanık Coşkun’un, avukatıyla görüştükten sonra ek savunma konusunda beyanda bulunacağını bildirdi.

Şimdiye kadar tutuklu 44 sanıktan 32’sinin dinlendiği duruşma, 7 Mart’a ertelendi.