Şu Ülker’in satışı meselesi

Abone Ol

Ülker’in satışı neden herhangi diğer bir firma gibi karşılanmıyor. Türkiye’de yabancı kayıtlı şirketlerle alım ve satım işlemleri, ortaklık kayıtları sair zamanlarda sair firmalar ve sair kişiler tarafından mütemadiyen yapılan bir ticari faaliyettir. Ancak hiçbirisinin satışı Ülker’in satışı, devri ya da yurtdışına nakli kadar gündem olmuyor.

Peki neden?

Öncelikle bu durumu milletin genel manada Ülker’i kendisine aitmiş gibi sarılmasına, en zor zamanlarda insanlar bir yerine iki ürün alarak destek olmaya çalışması ve buna bağlı bir aidiyet hissine bağlayabiliriz. Ancak tabii ki bu sermayenin/tüzel kişiliğin gerçek bir kişiye ait olduğunu bilerek. Bunu tesis eden faktörler de kendi içinde başka başka nedenlere dayanıyor elbette.

Bu gerçek kişi sahipliği veçhiyle para da gerçek sahibine aittir. Ve pek tabii de herkesin kendi parası hakkında her türlü tasarrufta bulunma hakkı kişinin yine kendisinde saklıdır. Yazdıklarımın tamamını bu hakkı mahfuz tutarak ve saygı göstererek yazıyorum.

Ülker, Türkiye muhafazakâr kesimi tarafından son yaptığı işlemle tam manasıyla bir hayal kırıklığıdır. Çünkü bu kesim vatanına, milletine, dinine sahip çıkma içgüdüsüyle zahire göre hükmederek mezkûr davranışlarda bulundu. Bu bakımıyla bir hayal kırıklığıdır ve sermayenin dışarıya taşınması prosedürü olarak duran bu işlemi de bu reflekslerle hareket eden bir milletin hazmetmesi pek de mümkün değildir.

Bir millete sırt çevirmek suretiyle küresel bir ekonomik kumpasa bilerek ya da bilmeyerek destek olmak bu marka kıymetine, değerine, karizmasına hiç mi hiç yakışmadı.

Şimdi bana yahu kardeşim profesyonel iş yönetiyoruz. Finansal değerlerimiz, uluslararası ekonomik sistem, pazar payı oranı, üretim ve tüketim maliyetleri makası filan filan sen bunlardan ne anlarsın ki bize yakışıp yakışmayanı söylüyorsun diyebilirsiniz.

Ben yakışıp ya da yakışmamasını paranın ve finansın Allah’ın (cc) koyduğu çerçeve içerisinden taşıyıp taşmadığı hususu sabitesinden hareketle âcizane ifade ediyorum.

Likörlü çikolata üretmek de, satmak da, taşımak da açık şekilde yasaktır. Anamalın İngiltere’deki grup şirketine nakli yoğun gündemi dolayısıyla bu gerçeğin ifadesi de benim gündemime düşmüş oldu. Satış hususu bildiğim kadarıyla şeran sıkıntılı değil.

Ancak hem milli çerçevede hem de manevi çerçevede konuyla ilgili Murat Ülker Bey’e bir kardeşi olarak yarın hesap gününde hesap sormasın diye hatırlatma yapmaktır (yetiştiği çevre dolayısıyla bilgisi, geçmişi, yaşam şekli ve mütevazılığı bendenizden kat kat fazla olduğuna inandığımdan) maksadım. Belki etrafında hatırlatacak kimseler kalmamıştır diye buradan bir din kardeşi olarak uyarmak bizim için bir kardeşlik vazifesidir.

Allah’ın (cc) verdiği rızkı hangi dünya ülkesi kayıtlarında tutup tutmadığımızdan değil nerede nasıl tasarruf ettiğimizden hesaba çekileceğiz elbette. Sonuç itibariyle bize verilen mallarımız aslında Allah’ın mülküdür. Biz mallarımızın bekçileriyiz sadece. Sahibi biz olsak bile, malımızı kullanırken belirli ölçüleri aşamayız.

Sabri Ülker nasıl ki cümlenin Sabri Amca’sı oldu ve ardından hoş bir sada bırakıp malının tamamını burada bırakıp dar-ı bekâya irtihal ettiyse bu akıbeti anmalı hepimizin hakikatine bilvesile selam durmalıyız…