Söyleyin hele, bu havlayan kimin iti!

Söyleyin hele, bu havlayan kimin iti!
Abone Ol

Cansızlar, bitkiler, hayvanlar ve insanlar… Allah’ın (c.c)yarattığı her şey güzeldir. Çünkü o yarattığı her şeye engin sevgisini katmıştır. Canlı cansız her şey kendi lisanı ile onu tesbih eder.

Hepimizin yaratıcısı sonsuz kudret sahibi Allah’dır (c.c). Dilediği her şeyi yaratmaya kadir olan Allah (c.c) her şeyin olduğu gibi ‘’Hayvanlarında’’ yaratıcısıdır.

Hayvanlarda biz insanlar gibi ölümlüdürler. Onlarında nefesleri sayılıdır. Her gün, hep birlikte aynı dünyayı paylaşır aynı havayı soluruz. Bizler yaratılanları yaratandan ötürü sevdiğimiz için tüm canlılara merhametle bakar, şefkatle onlara elimizden geldiğince yardım ederiz.

Çünkü bizler, ‘’yavruları için çırpınan bir kuşu görünce, bu kuşun canını kim yaktı?’’ diye soran şefkat ve merhametin sahibi bir peygamberin ümmetiyiz.

Ahmed Rifai Hazretleri’ni hatırlarsınız değil mi? Namaz kılmaya gideceği vakit kedisini cübbesinin ucunda uyuduğunu görünce onu uyandırmaya gönlü razı olmadığı için bir makas getirterek o güzelim cübbesini kesen muhteremi…

‘’İslam dini hiçbir canlıya eziyet ve işkence edilmesine izin vermez.’’ Müslümanlar bütün canlılara özelliklede hayvanlara her daim merhamet ve hoşgörüyle bakmışlardır. Ayrıca her Müslüman, ‘’Hayvanlara iyi davranmanın insanı cennete, kötü davranmanın da cehenneme girmesine sebep olabileceğini çok iyi bilir.’’

Lakin kıymetli dostlar son dönemlerde ‘’Köpeklere’’ karşı toplumumuzda abartılı bir şekilde ilgi ve alakanın artıyor olması artık beni rahatsız etmeye başladı.

Sanırım yine ya frenimiz patladı, ya da yine ölçüyü kaçırdık…

Önceki gün Ankara Dikmen’de bir otelde konaklıyordum. Sabah ezanı okunmaya başladı…

Tam ‘’sabah namazı huzurdur, sabah namazı berekettir, sabah namazı hayırlı bir günün başlangıcıdır’’ diye tefekkür eder iken birden bir köpek gürültüsü kopuverdi…

Meğer ne kadar çok köpek ile birlikte sabahlıyormuşuz da farkında değilmişiz!

Bir tanesinin havlaması, mahalle korosunun başlaması için zaten yeterli oldu.

Hemen hemen her evin balkonundan yada bahçesinden türlü türlü köpek sesleri yükseldi!

Köpekler sanki ezan okuyan müezzini bastırırcasına hep bir ağızdan havlıyorlardı…

Derken birden sokakta sürüler halinde gezen başka başıboş köpeklere gözüm ilişti.

Meğerse evlerdekiler de onlara havlıyorlarmış…

Ve bu çirkin durum nerdeyse ezan bitene kadar devam etti.

Şimdi bu işin müsebbiplerine sormak gerekmez mi?

Bir melek gibi döşeğinde uyuyan günahsız bebeklerin,

Sabah namazına giden cami cemaatinin,

Ekmek parası için sabahın köründe yola düşen işçilerin,

Okula sabah erken giden ve akşam geç dönen öğrencilerin,

Korktukları için gittikleri istikameti değiştirenlerin,

Söyleyin hele suçu ne?

Kıymetli dostlar, başıboş sokak köpeklerinin saldırılarına uğrayanların ve bu fobi ile bir ömür boyu yaşamak zorunda kalanların sayıları hiçte azımsanacak gibi değil biliyor musunuz?

Peki, sözüm ona güya batılı hayat tarzında yaşadığını zannederek köpekleri ta yatak odalarına kadar sokup evde birlikte yaşayan, hatta sadece hayvanla yaşayan insanlara ne demeli?

Esir ederek apartman dairesine kapattığınız ya da lüks villalarınıza saldığınız köpeklerinizin gürültüsünden dolayı komşularınızın hakkına geçtiğinizin farkında mısınız?

Çeteler halinde gezen bu köpeklerin olur olmaz yerlere pislemeleri ve yaydıkları mikroplarda cabası.

Deyin hele Allah aşkına ‘’hızla artan bu gürültü ve görüntü kirliliğine’’ bizler daha ne kadar katlanacağız?

‘’Çağdaşlaşıp, sosyalleşiyoruz martavalı ile batılıların size öğrettiği hayvan sevgisi’’ gerçekten bu mudur?

Size özenen gençler bakın sayenizde yalnız yaşamaya başladılar ve artık hayatlarını hayvanlarla paylaşıyorlar…

İnsanlar birbirine karşı ünsiyetlerini ve sevgilerini kaybettiler…

Kocaman kocaman evlerde tek başlarına yaşayan insanlar ve hayvanlar var artık…

Soruyorum şimdi size? ‘’Onca yetim, öksüz, muhtaç, sokakta aç yatar iken zengin birinin bilmem kaç metre kare evinde sadece hayvanlarla lüks içinde yaşaması doğru mudur?’’

Deyin hele gerçekten bunun adı nedir?

Batılılaşmak mı? İnsanlaşmak mı? Yoksa Hayvanlaşmak mı?

Belediye yetkililerine de buradan bir çift sözüm olacak. Köpekleri mahallelerden topladıktan sonra bir kamyonetin arkasına doldurup bir başka belediye sınırlarının içerisine bıraktığınızda acaba görevinizi yapmış mı oluyorsunuz? Ya da‘’Hayvan Haklarını’’ bahane ederek köpekleri kısırlaştırıp tekrar sokağa salmakla problemi çözmüş mü oluyorsunuz?

Deyin hele ‘’Şehir dışlarına köpek barınakları yapmak sizler için gerçekten bu kadar zor mu?’’ Ya da bunun için daha kaç kişinin telef olmasını bekliyorsunuz?