Katar’ın adını son yıllarda epeyce duyduk. Nasıl duymayalım? İddialara bakarsak ülkemizden Katar’a bir şeylerin satılmadığı gün yok.
Satıldığı iddia edilenler arasında neler var neler… Kanal İstanbul, Türkiye Varlık Fonu, ASELSAN, THY, Antalya Limanı, Atatürk Havalimanı, Borsa İstanbul, Ayder Yaylası, Çankırı OBÜS Fabrikası, tank palet fabrikası.
İddialar fazla olunca tepkiler de sert oluyor. Mesela bir CHP Milletvekili “Devletin ordusu Katar’a satıldı.” demişti katıldığı bir TV programında. Sosyal medyada #KatarKatarSattılar diye etiketler açılarak kampanyalar yürütülmüştü.
Fakat belki de en rahatsız edici olanı “Katarlılar Türkiye’de üniversiteye sınavsız girecek.” iddiasıydı. Üniversite sınavından önceki akşam, milyonlarca genç ve ailesi büyük stres altındayken dolaşıma sokulmuştu iddia.
Herkesin her şeyi öğrenebileceği bir çağdayız. O yüzden burada iddiaların doğruluk veya yanlışlığını tartışmayacağım.
Onun yerine, dumanı üzerinde bir ‘Katar komplosu’ aktaracağım.
Komployu, ABD’deki MIT Medya Laboratuvarı’ndan Sohan Dsouza ve Katar’daki Hamad Bin Khalifa Üniversitesi’nden Marc Owen Jones birlikte ortaya çıkardı.
Jones aslında tanıdık bir isim. 2021 yazındaki orman yangınlarında #helpturkey (Türkiye’ye yardım edin) etiketiyle atılan 2,5 milyon tweeti analiz eden Jones, kampanyanın manipüle edildiğini tespit etmişti.
Peki, ‘Katar komplosu’ nedir?
Dsouza ve Jones’a göre, 2023 sonlarında başlayan ve bu güne kadar istikrarlı bir şekilde devam eden Katar karşıtı bir algı operasyonuyla karşı karşıyayız.
Operasyon iki dalga hâlinde icra edilmiş. Birincisinde Fransa, İngiltere, ABD ve Suudi Arabistan vatandaşları etkilenmeye çalışılırken ikincisinde İngiltere, Belçika, Fransa, İsveç, Hırvatistan, Malta ve Almanya hedeflenmiş.
Araştırmacılar, Batılı ülkelerde “yabancı düşmanı, Müslüman karşıtı, göç(men) karşıtı, Katar karşıtı” yalan haberler yayarak algı oluşturmaya çalışan bir dezenformasyon ağını ortaya koyuyor.
Komplo esas itibariyle Facebook, Twitter (X), Wikipedia, YouTube, Telegram ve TikTok gibi sosyal medya platformlarında yürütülmüş.
Örneğin, 25 Facebook hesabından 978 Katar karşıtı reklam yayınlanmış. İftira dolu bu Facebook reklamlarını ‘vekil/Proxy’ olarak kullanılan Vietnamlı bir ekip sosyal medyada yaymış.
Çeşitli Twitter hesapları devreye sokularak birbiriyle irtibatlı dokuz hesap kullanılarak 47 Wikipedia benzeri sayfada yalan haber girişleri yapılmış.
Operasyon hesaplarına hem yapay zekâ tarafından üretilen düzinelerce video ve görselle hem de yine yapay zekâ kullanan web sayfalarıyla destek verilmiş.
Arapça, İspanyolca, Fransızca ve İngilizce içeriklerde kullanılmak üzere sloganların yer aldığı resimler ve siyasi karikatürler oluşturulmuş.
Nokta atışı içerikler kullanılmış.
Örneğin Fransa’da Paris Saint-Germain kulübü ya da İngiltere’de Harrods mağazası gibi Katar'a ait kurumların elden çıkarılması ya da boykot edilmesi teklifi medyada pompalanmış. Amerika’da ‘Texas A&M Üniversitesi'nin Katar kampüsünü kapatma kararı desteklenmiş.
Sadece Fransa’da en az 41 milyon Facebook kullanıcısına ulaşılmış. Bu, Fransa'nın toplam nüfusunun %61'i demek.
Bu rakamlara en az birkaç milyon görüntüleme alan Twitter ve bir milyondan fazla izlenen TikTok paylaşımlarını da dâhil etmek gerek.
Dsouza ve Jones’un ihtiyatlı tahminine göre, sadece Facebook reklamların maliyeti 270 bin dolara kadar çıkıyor. Toplamını, varın siz düşünün.
Sözde kısa belgesel niteliğindeki filmler de komploya dâhil. Mesela Katar Şeyhi ve ailesini hedef alan beş bölümlük "Al Thani Aile Skandalları" bunlardan birisi. Bölüm başlıklarından ikisini vereyim: “Katar Prensesi Seks Partisi” ve “Bilardo Sopasıyla Tecavüz”.
2024 Eurovision yarışması sırasında, Katar'ı Avrupa'da sosyal istikrarsızlık mühendisliği yapmakla suçlayan bir parodi şarkı sosyal medyada hemen dolaşıma sokulmuş.
Şimdiye kadar anlattıklarımdan dolayı Katar komplosunu, en büyük Katar karşıtı Facebook yalan haber kampanyası olarak tanımlayanlar var.
Yine de komplocular işi sağlama almak adına sosyal medya ile yetinmemişler. Operasyonu, Times Meydanı’ndaki dijital reklam panolarında veya bir konferansta Donald Trump'ın konuşmasından hemen önce reklam yayınlamaya kadar götürmüşler.
Temel hedef Dsouza'nın ifadesiyle "Katar ile herhangi bir kurumsal ilişkiyi radyoaktif hâle getirmek” gibi gözükse de komployla bir taşla pek çok kuş vurulmuş oluyor.
Bir taraftan, zamanında Müslüman Kardeşleri destekleyen Katar’a karşı baskı ve karalama kampanyasında vites yükseltiliyor. Diğer taraftan, 2012'den bu yana Hamas'ın siyasi liderliğine ev sahipliği yaptığı için ateşkes ve rehine takası görüşmelerinin doğal merkezi konumundaki ülke yıpratılmış oluyor.
Velhasıl, sosyal medyada her gördüğüne inanmamalı.