Geçen haftaki yazımızı İngiltere ve Türkiye’de yaşanan sosyal medya destekli “kopya provokasyonlar”a ayırmış;“düşünmemiz ve dersler çıkarmamız gerek” demiştik. Lafı hiç uzatmadan başlayalım.
Devletler saldırı altında. Elon Musk, Venezuela’daseçimleri kazanan ve Musk’ı ülkenin iç işlerine karışmakla suçlayan Nicolas Maduro’yu açıkça tehdit etti: “Senin için geliyorum. Seni eşekle Gitmo’ya götüreceğim."Gitmo, Küba’daki ABD’ye ait meşhur Guantonamo Hapishanesi’nin takma adı.
Musk bunu ilk defa yapmıyor. Dünya lityum rezervlerinin yüzde 60’ına sahip Bolivya’da 2019 yılında CIA eliyle bir darbe yapıldı.
CIA’in başa getirdiği Jeanine Áñez, lityum madenlerini Musk’a altın tepside sundu. Bolivya’ya çağırılan Musk’ın Tesla’sının hisse senetleri davetin ardından yüzde 600 yükseldi. Darbe ardından Musk aynen şunları söylemişti: “Kime istersek ona darbe yaparız!”
Musk’ın İngiltere’nin yeni başbakanı Keir Starmer ile yabancı düşmanı, aşırı sağcı sokak isyanları üzerinden girdiği ağız dalaşı çok yeni.
Musk’ın saldırı listesi siyasilerle sınırlı değil.
Brezilya Yüksek Mahkeme Yargıcı Alexandre de Moraesde listede mesela. Yargıç de Moraes,2023 yılında Twitter'dan dezenformasyonu önlemek için bazı hesapları kapatmasını istemişti.
Musk 2024 yılınınnisan ayında yaptığı açıklamadade Moraes'in "Anayasa'yı çiğnediğini ve Brezilya halkına ihanet ettiğini" iddia etti. Hesapları da tekrar aktif hâle getireceğini açıkladı.
Bana sorarsanız en çok tehdit altındaki devletlerin başında Amerika geliyor. Çünkü ABD örneğinde görüyoruz ki sosyal medya şirketleri devlet içi klikler tarafındankullanılıyorlar. Diğer deyişle devlet sadece dışardan değil, içeriden de karıştırılıyor.
2018 yılındaki Cambridge Analytica skandalının ortaya çıkardığı gibi Facebook, 2016 seçimlerinde alenen Trump’ı desteklemek için kullanıldı.
Twitter tarihi ise “Musk öncesi” ve “Musk sonrası” diye ikiye ayrılıyor. Satın aldıktan sonra elinde lavabo ile şirkete giren Musk, Twitter’da temizlik sözü vermişti. Bir süre sonra gelen “Twitter ifşaları”, şirketin FBI gibi Amerikan güvenlik kurumları tarafından Biden lehine nasıl bir etki operasyonunun parçası ve sansür makinesi hâline getirildiğini gösterdi.
Aynı Musk şimdi elindeki gücü sadece şirket kârını maksimize etmek için değil, Trump’ı desteklemek ya da İngiltere’deki göçmen karşıtı sokak olaylarına destek vermek için kullanıyor.
Devlete dönük saldırıların küresel ölçekteki bir şirketten geliyor olması devletlere mutlaka “küreselciler” tarafından saldırıldığıanlamına gelmiyor. Musk, sözde küreselcilerle savaşan Trump’a yoğun destek veriyor fakat iş Bolivya, Venezuela ve hatta İngiltere’yi tehdit etmeye gelince değme küreselcilere taş çıkartıyor.
Artık eminiz, demokrasi tehdit altında. Başka yere bakmaya gerek yok; 2016 ve 2020 seçimlerinde demokrasi şampiyonu Amerika’da yaşananlar bunu ispat ediyor.
Dönüşümlü olarak Amerikan müesses nizamın farklı unsurları etkisine giren sosyal medya devleri,seçim dönemlerinde bu unsurların istediği istikamette içerik üretiyor. Gerekirse dezenformasyon, manipülasyonve hatta sansür yapıyorlar.
Demokrasi, özünde özgür tercihlerve bu tercihler arasında özgürce seçim yapabilmek demek.
Anlaşılan o ki sosyal medya mecraları, her türlü psikososyal manipülasyon tekniğinde uzmanlaşarak algılarımızı ve seçimlerimizi etkileyip değiştirmek için kullanılıyor.
Özgür iradeyle bir (siyasi)seçim yapıldığı düşünülürkenortada bir “seçim” değil, tabir caizse bir “seçtirim” olduğu ortaya çıkıyor.
Venezuela’da Maduro seçimi kazanınca Musk, “Maduro’nun büyük seçim sahtekârlığı" paylaşımını yapma cüretini gösterebiliyor.
Brezilya’da ise seçim sistemini eleştiriyor, radikal sağcı Jair Bolsonaro’ya destek veriyor ve radikal sağcıların kahramanı oluyor.Bunun karşılığını da Bolsonaro’dan şu sözlerle alıyor: “Musk hepimizin özgürlüğünü gerçekten önemseyen bir adam. Demokrasimizin gittiği yönü ve özgürlüğümüzü ne kadar kaybettiğimizi gösterme cesaretine sahip biri.”
Sonuçta Bolsonaro’yu yenen Lula iktidara gelmeyi başardı. Şimdi Brezilya kanunlarına uymayı reddeden X’in (Twitter)yasaklanması gündemde.
Sosyal çatışma ve iç karışıklık riski her geçen gün artıyor
Göçmen ve sığınmacıların,sosyal medya manipülasyonlarının nesnesi hâline getirilmeye en açık kesimlerolması sorunu daha da artırıyor. Dinî, etnik, ekonomik, kültürel farklılıklar bir kıvılcımla çatışma ve karışıklık çıkarmak için bazılarının iştahını kabartıyor.
İngiltere, bir sosyal medya platformunu sahibinin seçilmiş bir liderle alenen karşı karşıya geldiği ve sokak şiddetini kışkırtmak için platformunu kullandığı bir örnek olarak tarihteki yerini şimdiden aldı. İngiliz devletinin bekası ile Musk’ın düşünce ve ifade özgürlüğü savunuculuğu birbiriyle çatışıyor.
2017’de Myanmar’da Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddet olaylarında nefret söylemlerinin yayılmasına izin veren Facebook, 2024 yılında aynı şeyi bu kez Katar ve yine Müslümanlar için yapıyor.
Velhasıl, gördüğünüz gibi sosyal medya bir bataklıkta ve S.O.S. veriyor. Yeni yasal düzenlemeler gerekli ama kısa vadede yeterli olacak gibi de gözükmüyor.