Son günlerde Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilerin ekonomik anlamda ülkemizin nerede bulunduğunu görebilmemiz açısından büyük bir önem arz ettiğini ifade etmekte fayda görüyorum.
TÜİK verilerine girmeden önce Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) son zamanlarda kredilerle ilgili açıkladığı verilerinde finansal durumumuz konusunda bizlere çok ciddi bilgiler verdiğini de belirtmenin konunun daha etraflıca anlaşılabilmesi için önemli olduğunu vurguluyorum.
TBB’nin verileri bize şunları söylüyor: bireysel kredi ve kredi kartı borcundan ötürü yasal takibe intikal edenlerin sayısı %26 dolaylarında artış göstermiştir.
Bu yılın ocak ve şubat aylarında geçen yılın aynı aylarına oranla bireysel kredi kartlarının borçları nedeniyle yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı %15 artmıştır.
2019’un Ocak ve Şubat aylarında 2018 yılının aynı aylarına oranla bireysel kredi borçları nedeniyle yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı %40 artmıştır.
Buradaki 3 ayrı veri kısacası vatandaşın daha fazla borçlandığını ve anı zamanda da borçlarını zamanında ödeyemediğini bize anlatmaktadır.
Türkiye de yaşayan insanlar bütçelerinin üzerinde işlere girerek borçlanma seviyelerini en üst seviyeye getirmişler ve hatta kimileri de bu seviyeyi de aşarak borçlarını döndüremez bir hale girmişlerdir.
Bundan kurtulabilmenin yolu herkes ödeyebileceği kadar borçlanmalı ve faizler düşürülmelidir.
Faizler düşürülmezse ne üretimin önü açılacak ne de vatandaşların borçları azalacaktır.
Faizleri düşürebilmek için de borcun borçla ödenmesinin önüne hızla geçilmelidir.
Öyle ki etrafımıza baktığımızda yanında birçok sebebin olmasına karşın asıl sebebin insanların moral motivasyonundaki azalmanın yattığı insanların para harcama iştahlarının bile ciddi oranda azaldığını görebiliyoruz.
Diğer taraftan da sanayi üretiminin 2019 Şubat ayında 2018’in Şubat ayına oranla %5.1 düştüğü bilgisi de karşımızda duruyor.
Sanayi üretimi düştükçe üretim azalıyor üretim azaldıkça çalışan sayısı dolayısıyla da işsizlik artıyor.
İşsizlik arttıkça da insanların gelirleri yok oluyor insanlarda giderlerini karşılayabilmek adına da borçlanmalarını artırıyorlar.
Bu zincirin herhangi bir parçasının (üretimin azalması) ortadan kalkması birçok olumsuzluğu da beraberinde getiriyor.
Bir başka olumsuzluk ise önümüzdeki ay özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcunun 8.5 milyar $’lık kısmının ödeneceği dönem olmasıdır.
“Özel sektör bir taraftan üretimi düşerken diğer taraftan bu büyüklükteki borcu nasıl ödeyecektir?” sorusunun cevabını ilgililer hızlı bir şekilde çözmelidirler.
TÜİK verilerine geldiğimizde işsizlik oranlarının son 10 yılın zirve seviyesinde olduğuna şahit oluyoruz.
Şöyle ki; 2018 Aralık’ta %13.5 seviyelerinde olan işsizlik oranı 2019 Ocak’ta %3.9 artış ile %14.7 olmuştur.
Bunun çözümü için üretimin ve üreticinin ciddi anlamda desteklenmesinden başka bir çare yoktur. Bu destekler her alanı kapsamalıdır.
Tarım dışı işsizlik ise %4.1 artışla %16.8 olarak gerçekleşmiştir. Çözüm içinde daha önce de köşemde devamlı surette dile getirdiğim gibi Hal Yasası’nın bir saniye bile geçirilmeden çıkarılması gerekli bir şarttır.
Gençlerimiz arasındaki işsizlik oranı da hayli yükseklerde olarak %6.8 artışla %26.7 seviyelerine çıkmıştır. Bu konudaki çözüm ise üniversitelerin mesleklerin içerisinde özellikle de teorikten çok pratiğe yönelik olarak ders programlarını oluşturmalarından geçmektedir.
Aynı zamanda meslek liselerinin kapsamları da hızlı bir şekilde genişletilerek hazır eleman yetiştirmek üzere kurgulanmalıdır.