Mesajlaşma uygulaması Telegram’ın sahibi Pavel Durov Fransa’da tutuklandı. Gelin, bu hafta henüz tazeliğini koruyan bu ibretlik olaya daha yakından bir göz atalım.
Devletlerin şifrelemesinin peşinde olduğu uygulama: Telegram
2006 yılında Pavel Durov isimli bir genç Rusya'nın en büyük sosyal ağ sitesi hâline gelen VKontakte'yi (VK) kurdu. VK hızlıca "Rusya'nın Facebook'u" durumuna geldi.
Fakat Durov, Rusya açısından hep sorunlu bir tip oldu. Baştan beri kullanıcı gizliliğine ve ifade özgürlüğüne bağlı kalacağını söylüyor, VK’yı örgütlenme ve iletişim kurmada kullanan aktivist ve muhaliflerin bilgilerini Rus yetkililerine vermeyi reddediyordu.
Durov, 2014 yılında devlet baskısı altında olduğu iddiaları eşliğinde, VK hisselerini sattı ve bir tür gönüllü sürgüne gitmek üzere Rusya’dan ayrıldı.
Fakat daha öncesinde, 2013 yılında, abisiyle beraber piyasaya sürdüğü Telegram da VK’ya benzer bir yoldan ilerledi. Telegram mahremiyet ve hükûmet gözetimi konusunda kaygı duyan küresel kullanıcılar arasında büyük bir popülerlik kazandı.
2018’de Rus hükûmeti, Telegram’ı yasaklamaya çalıştı. Erişimi sağlayan geçici çözümler ve hükûmetin engellemedeki başarısızlığı nedeniyle Telegram Rusya'da erişilebilirliğini sürdürdü. Yasak 2020'de kaldırıldı.
Durov’un tutuklanmasının bizim açımızdan önemi şurada; Telegram şu an İsrail'in Gazze'deki soykırım ve katliamları hakkında bilgi edinmenin başlıca kaynağı.
Örneğin Gazze'deki gazeteciler tarafından çekilen binlerce video Telegram kanallarına yüklendi. Yahudilerin çocukları katlettiğine dair görüntüler buna dâhil. Zaten İsrail de bu bilgi akışını durdurmaya çalışıyor ve bu amaçla Gazze'de 100'den fazla gazeteciyi öldürmüş durumda.
Her ne kadar tutuklama Fransa’da olsa da işin içinde FBI var. İddia odur ki tutuklamanın asıl nedeni, Durov'un Telegram kullanıcılarını gözetleme imkânını ABD ve İsrail’e vermeyi reddetmesi.
Birkaç yıl önce Rus istihbaratı Telegram'ın şifreleme anahtarlarını istemiş, Durov talebi reddederek şifreleme anahtarları yerine bir çift metal anahtar eklediği bir mektubu yetkililere yollamıştı.
FBI'ın Telegram şifrelemesine alakası yeni değil. Durov bir gazeteciyle yaptığı röportajda, FBI'ın Telegram'a yönelik sızma girişimini ifşa etmişti. Meğer FBI daha önce de bir mühendis kanalıyla Telegram’da bir arka kapı oluşturarak kullanıcı verilerine erişmeye çalışmış.
Batı’nın gözünden düşen “harika çocuğu”: Durov
İşin ilginç tarafı, sahibi olduğu Telegram’da uyuşturucu kaçakçılığı, terörizm, kara para aklama, çocuk istismarı gibi 12 ayrı suça izin verdiği için tutuklandığı söylenen Durov bir zamanlar Batı’nın sosyal medyadaki “harika çocuğu”ydu.
Sadece Rus istihbaratına şifreleri ya da muhaliflerin bilgilerini vermediği için değil, Putin’e orta parmak işareti yaptığı züppe fotoğrafını medyada yayınlayabildiği için de Batı’dan övgüler alıyordu.
Batı için Pavel Durov, sosyal medyanın ifade özgürlüğünden asla taviz vermeyen harika çocuğuydu. Batı Pavel’i çok seviyordu çünkü Telegram Rusya, Belarus ya da Ukrayna gibi ülkelerde renkli devrimler için bulunmaz bir araçtı.
Fakat sonra işler tersine döndü. Yaklaşık bir milyar kullanıcısı olan Telegram’ın ifade özgürlüğüne verdiği destek Batılı özgürlük şampiyonlarının kabul edilebilir gördüğü sınırların ötesine geçti.
Afrika’daki mesajlaşmalarda Telegram’ın tercih edilmesinin Fransa'nın birçok Afrika ülkesinden atılmasına zemin hazırladığı iddia ediliyor. Telegram artık Gazze’de İsrail’e karşı Filistinliler, Ukrayna’da NATO’ya karşı olan muhalifler tarafından da kullanılıyor.
Aslında, uçtan uca şifreleme sağladığı için, kullanıcı gizliliği açısından bakıldığında WhatsApp ve Signal daha “güvenli”. Fakat ABD istihbaratı bunları “dert etmiyor”. Çünkü belli ki ABD şirketlerine ait bu uygulamalar CIA ve FBI gibi kurumlara arka kapı erişimi sağlıyor.
O yüzden şimdi asıl soru şu: Bir zamanların harika çocuğuyken gözden düşen Durov sahip olduğu sosyal medya uygulamasının şifreleme anahtarlarını CIA, NSA, Mossad gibi casusluk örgütlerine ve NATO’ya teslim edecek mi?
Telegram ve Durov vakası sosyal medyada nasıl bir denge tutturulması gerektiği konusunda derin derin düşünmeye zorluyor.
Terazinin her iki kefesindekiler de hassas.
Bir tarafta ifade özgürlüğü, gizlilik, mahremiyet, saklanan bilgi ve gerçeklere ulaşabilme diğer tarafta yanlış bilginin yayılması, yasa dışı faaliyetlerin artması, suçları izleme ve önleme yeteneğinin zarar görmesi, terörizmin kendine kanal bulması yer alıyor.
Bir bakıma tipik “özgürlük ile güvenlik arasında denge sağlama” gereğinin sosyal medyaya yansıması…
Bu yazının kaleme alındığı saatlerde Durov serbest bırakılmıştı. Tutuklamanın terazinin hangi kefesine ağırlığını koyduğu ise zamanla anlaşılacak.
Gazze’de 326 günü geride bırakan İsrail soykırımı ve yaklaşan ABD seçimleri sosyal medya bataklığında çalkantılara yol açıyor. Bataklık çalkalandıkça da kötü kokular daha fazla yükseliyor.