Sokakta oynayan çocuklardık biz…
Akşam ezanı okunur, annemiz eve çağırır ama inatla müsaade isteyen korkusuz, sonsuz güven hissi ile geçmişte var olan çocuklar.
Sokaklar oyun, neşe, geliştiğimiz okulların şimdiki anaokulu idi.
Saklambaç, körebe, yakar top, yandıkça hırslanıp yorulmadan atladığımız ipimiz ile akşama kadar yorulmak bilmediğimiz enerji alanımızdı.
Mutlu olmak için pahalı hediyeler, oyuncaklar, lüks AVM’lerde gezdirilen; telefon, tablet, TV karşısında büyüyen çocuklar değil...
Gün geçtikçe soğuk, korkutucu, güvenin bittiği sokaklar evlerimize kucak açıyor.
Birbirini tanıyan değil birbirinden kaçan, bir selamı, tebessümü çok gören yalnız insanların yaşadığı kalabalık, bir o kadar ıssız..
Neden, niçin, sebebi ne, diye düşündükçe yeni dayatılan dünya düzeninin getirisi bu olmalıydı.
Yaşanan küresel ekonomik kriz ülkemizi gün geçtikçe daha da derinden vuruyor.
Bununla birlikte insanların yaşadığı ekonomik darboğaz, sokakların da durumunu belirliyor.
Sokaklar artık birbirine selam verme ile başlayan ardından ayak üstü sohbetlerin yapıldığı yer olmaktan çıkmış durumda.
Şimdilerde kafaların kalkmadığı, kalktığında da öfkeli bakışlar ile her an sataşma kıvamında insanlarla dolu.
Ufak bir kıvılcım ile başlayacak sonrasında sonunun boyutu ne olacak belli olmayan tartışmalara gebe...
Herkes mutsuz, yarınının ne olacağı kaygısı ile huzursuz, kızgın.
Sokaklar, evlatlarımızı artık oyun oynamak şurada dursun bakkala bile göndermeye cesaretimizin olmadığı mayın tarlası gibi...
Biz değiştik, yaşam kalitemizle birlikte sokaklarda değişti.
Keşkelerle dolu cümleler kurmaktan kendimizi, geleceğimizi unuttuk.
Bugünü yaşamayı kâr sayar olduk.
Değişen dünya keşke sokaklarımıza değmeseydi.
Yozlaşan toplumlar bitmeye mahkûmdur.
Aile, komşu, arkadaş derken son kale; toplumun güven ortamının kalmadığı sokaklarımız da yeni düzene teslim oldu.
Gün doğmadan neler doğar diyerek kendimizi avutacağımız, umutlarımızın, güvenimizin yeniden yeşereceği günlerin tez zamanda gelmesi dileği ile....
Mutlu kalın!..