Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, Paris katliamıyla ilgili açıklamasında “Fransız mevkidaşımla yakın temastayım ve kendisine Almanya özel kuvvetlerini göndermeyi önerdim” dedi.
Fransızların “Soldats allemands? Oh mon dieu!” dediklerini duyar gibi oluyorum; “Alman askerleri mi? Aman Tanrım!”
O Fransızlar ki, “Achtung” (Dikkat), “Halt” (Dur) gibi Nazi işgali çağrışımlı Almanca kelimeleri duymamak için sinemada Alman filmi bile seyretmezler.
Dublaj imkânı yok değil, ama Hans gene Hans, Helga gene Helga ve onlar da tırmalıyor Fransız kulağını.
Almanya sınırına yakın yerlerdeki bazı yerleşim birimlerinin Heiligenstein gibi ‘saldırganlık derecesinde’ Alman isimlerini bugüne kadar nasıl değiştirmediklerine şaşıyorum ben.
Fransa’daki bir film dağıtım şirketinin yetkilisi, Fransız-Alman ilişkileriyle ilgili bir belgeselde (Yanlış hatırlamıyorsam 2Sat’ta) anlatmıştı:
“Alman filmlerini vizyona sokamıyoruz. Millet istemiyor. Dünya çapındaki başarısı üzerine ve filmde geçen isimlerin Alman isimlerine benzememesinden de cesaret alarak Run Lola Run filmini Fransızca dublajla vizyona sokup şeytanın bacağını kıralım dedik, ama o da tutmadı. Seyirci gelmedi. Niye, biliyor musunuz? Filmin tanıtım cümlesi olan ‘…100,000 mark bulmak için 20 dakikası vardı’yı olduğu gibi Fransızcaya çevirip afişe koyduk ve millet ‘mark’ kelimesini (avro öncesi Alman para birimi) görünce Alman filmi olduğunu anlayıp uzak durdu. O kelimeyi oraya koymamalıydık.”
Almanya’nın cömert teklifine dönecek olursak:
Lola’yı bile istemeyen Fransızların Alman askerlerine “oui” (evet) demeleri biraz zor.
Hele özel kuvvetlere…
Direkt SS gelir akıllarına.
Fakat belli de olmaz.
Avrupalıların Kaide/IŞİD terörü sebebiyle geçirdikleri şiddetli sarsıntı öyle radikal değişimlere yol açıyor ve biz bunlara şaşırmaktan öyle yorulduk ki, Fransızlar Alman askerine selam dursalar ona da şaşırmayız artık.