Şok karakterli parti: HDP

Abone Ol

7 Haziran’da yapılacak 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde parti propagandaları bakımından rengârenk bir görüntü sergilendi. 2 gün sonrasında seçim var. Tüm bu renklilikler(!) bitecek. Mevcut renklilikler, bayraklarındaki cümbüşten değil karakterlerindeki taraflılıktan kaynaklanıyor. Yerine, zamanına, kişisine göre duruş, bakış, yakarış…

HDP bin bir surat şizofrenik bir tavırla seçim kampanyası yürüttü. Hayretle izledik. Ne Türk siyaset kültüründe ne de Müslüman etvârında yoktu böylesi. Partinin bir tüzüğü olur, bir seçim politikası olur, bir söylemi olur, her yerde ve her zaman dillendirilen. Yani nasıl görünüyorsan öyle olurdun ya da nasıl isen öyle görünürdün.

HDP şimdi doğuda Kürtçü, Kürt milliyetçiliği üzerinden özgürlük vaat ediyor. Ancak uygulamaları öyle tezatlar oluşturuyor ki, ‘bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ demekten kendini alamıyor insan. Özgürlük vaat ettiğin insanları tehdit ediyorsun, bulundukları seçim bölgesindeki sandıktan oy çıkmaması halinde bedelini canlarıyla ödeyecekleri imasında bulunuyorsun. Hem de kendi ırkdaşına, adını kullandığın insanlara bunu yapıyorsun.

HDP, İzmir’de Kemalist oluyor, mitinglerinde Türk bayraklarını dalgalandırıyor, Abdullah Öcalan posterlerinin açılmaması için taraftarlarını uyarıyor. Liderini yerine göre satan yerine göre de tutan bir zihniyetten bir ülke idaresi nasıl beklenir ki! Hedef belli; İzmirli Kemalist seçmenin oyunu almak.

İstanbul’da hümanist olan HDP, gayet barışçı, insancıl söylemler serdediyor, halaylar çekiyor, vur patlasın çal oynasın bir seçim havasıyla mutluluk dağıtan bir görüntü arz etmeye çalışıyor. Oysa ki, seçim şarkılarının PKK’nın intikam marşı olması aynı zihniyetin buradaki tezadını ortaya koyuyor.

Karadeniz’de sosyalist olan HDP, Karadeniz insanı için eşitlik söylemiyle Karadeniz’e sızmaya çalışıyor; ama nafile! Karadeniz’in karakteristik yapısı, HDP’nin faaliyet göstermesine, seçim propagandası yapmasına dahi izin vermiyor.

Avrupa’da vatanperest olan HDP, vatandaşlarımız için kucaklayıcı bir pozisyon üstlenmeye çalışıyor. Gurbetçilerimizden özellikle Alevîlere kanca takmaya çalışıyor. Avrupalı gurbetçilerin 1 milyondan fazla oyu HDP için belirleyici bir rol oynuyor. Dolayısıyla söylemleri daha vatanperver, “ülkem, toprağım” edebiyatı içeriyor. Burada özerklik diyerek Kürdistan şarkıları söyleyenler, orada “vatanım da vatanım” söylemiyle oy toplama çabası güdüyor.

Üstad Rasim Özdenören’in bir eseri var: “Yüzler”. Özdenören, ciddi bir sosyal gözlemci sıfatıyla yine çok ciddi bir analiz yapar: “Bozguncunun, büyüklenenin, alaycının, kaltağın, korkağın yüzleri…” HDP’nin de seçim çalışmalarına bakınca birçok yüzle karşılaşıyor ve haklı olarak soruyorsunuz: HDP’nin yüzü bunlardan hangisi acaba?

Orhan Pekçetin / Diriliş Postası