Tabii ‘zulüm ile abad olunmaz’ kaidesince hiçbiri o haram paraların hayrını göremedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Galata Köprüsü’nün 1930lu yıllarda CHP sayesinde ücretsiz olduğunu açıklayınca yine aynısı oldu. İster istemez 1930lı yılların Türkiye’sine geri döndüm.
Böyle her mevzu çıktığında ‘aslında ne olmuş, hakikat nasılmış’ diye merak ediyor, kurcalıyorum, sonra da dönemin tek partisi için bolca iyi niyet temennilerinde bulunuyorum, elimde olmadan!
Çünkü tek parti döneminde satır aralarına sıkışmış adı sanı duyulmamış öyle zulümler var ki her biri başlı başına rahmet okumalık!
Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin 1930’daki icraatı ile övünmesi ayrı bir şizofreni durumu tabi.
Sanki başka bir siyasi parti varmış, sanki Türkiye’de isteyen parti kurup seçime girebiliyormuş, sanki açık oy gizli sayım yapılmıyormuş, sanki ülkeyi ceberut ve faşizan bir iktidar yönetmiyormuş gibi…
Diyor ki ‘Galata Köprüsü’nü biz ücretsiz hale getirdik!’
Yahu insan utanır be!
İnsanları köle gibi yollarda çalıştırdığın bir dönemdeki övündüğün icraata bak!
Bu köşede yakın bir zamanda CHP’nin 1925-45 arasında ‘yol vergisi’ adıyla millete ne zulümler yaptığını okudunuz. Yazdıklarım binde biri bile değildi.
Yol vergisini tahsil etmek için millete evladını satışa çıkarttıracak kadar zulmedilen bir dönemle övünen bir siyasetçiye, o köprüden geçen atların kuyruklarıyla güleceğini düşünemiyor Kemal bey…
Kemal Efendi bu veciz cümleyi kurduğunda Anadolu’daydım…
Ve Anadolu’da ne zaman CHP mevzusu geçse çocukluğuma damga vuran ve beni bugünler için kamçılayan bir anımı hatırlarım.
İmam Hatip’te okuduğumuz yıllarda fırsat buldukça camide ezan okumaya gayret ederdim.
Hem çocukluk hevesiyle mutlu olurduk, hem de kendimizi yetiştirme fırsatı sunardı.
Bir seferinde okuduğum ezanı duyan yaşlı bir ihtiyar, hışımla ‘yine geldi Erbakan’ın ki’ demiş.
O ihtiyarın CHPli olduğunu, o yüzden böyle söylediğini anlattı, büyükler.
Henüz çocuk yaşta olduğum için ‘beş vakit namaza gelen bir ihtiyarın CHPli olabileceğine’ aklım basmamıştı. O günlerde namaz kılan herkesin Erbakan’ı sevdiğini zannediyordum demek ki.
İşin aslını sonra öğrendim. O ihtiyarın dedesi ve babası CHP’nin tek partili yıllarında muhtarlık yapmış.
Yani Anadolu tabiriyle, bizim ihtiyar, ‘şeker yalamış’lardanmış.
Şeker yalama tabiri, CHP’nin tek partili yıllarında hemen Anadolu’da âbâd ettiği, zenginleştirdiği ve 20 yıl boyunca millete zulmetmek için maşa olarak kullandığı kişiler için kullanılıyor.
CHP; Anadolu insanı için jandarma demek, baskı demek, zulüm demek, vergi demek, eziyet demekti..
Dönemin vicdandan nasibi olmayan muhtarları da bu zulmün kaymağını yiyen, CHP adına milletin malına mülküne çöken kişilerdi. O muhtarlar en çok da 1925’ten 1946’ya kadar fiilen ve ceberrut şekilde uygulanan yol vergisinin tahsili için kullanıldı.
Onlar da CHP’nin her icraatına seve seve gönüllü oluyordu.
Niye olmasınlar…
Çünkü 19 Ocak 1925 tarihli yasaya göre vergi toplama işini yapan muhtarlara ve dolayısıyla azalarına, verginin yüzde ellisini tahsil ederse tahsilâtın yüzde ikisi, yetmiş beşini tahsil ederse yüzde üçü, yetmiş beşten yukarısı için de yüzde beşi ikramiye olarak veriliyordu.
Bir günlük yevmiye en fazla 25 kuruş. Bir kilo salatalık 25 kuruş.
Kelle başı vergi yıllık 10-12 Lira. Bir evde kaç erkek varsa o kadar vergi.
5 erkek, 60 Lira para… 100 haneli bir köyün gelirini hesap edin.
Bu sadece tahsilat bedeli…
Bu tahsilatçılıkla zengin olanlar elde ettikleri sermaye ile Anadolu’da yol ve diğer vergileri ödeyemeyen garibanların tarlalarını, bahçelerini, hayvanlarını satın alıyordu.
Ya da köyün zenginine satın aldırıyordu. Ucunda komisyon var çünkü..
O tarlaları yok pahasına satın alıyor, aldırıyor, parayı da devlete o garibanın vergisi olarak veriyorlardı.
O paradan ‘tahsilat’ komisyonlarını almayı da ihmal etmiyorlardı.
Anadolu’yu dolaşın, size CHP’nin maşalarını nasıl zenginleştirdiğini anlatsınlar.
Tabii ‘zulüm ile abad olunmaz’ kaidesince hiçbiri o haram paraların hayrını göremedi.
Ne zaman ideolojik olarak CHP ile uzaktan yakından ilgisi olmayan ama -bugünün konjonktürel Erdoğan düşmanlığı bahanesi dışında- CHP’liyim diyen Anadolu insanına rastlasam muhtar torunu olup olmadığını merak ederim.
Aslında bu soruyu Kılıçdaroğlu’na da sormak lazım.
Hakikaten, sizin CHP’de ne işiniz var?