Ömürlerini, Türkiye’yi, AB(D)’ye manda yaptırma “hizmet”ine adayan kahpe örgütün robotları, şov yapmayı çok iyi beceriyorlar.
Adam, 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanımıza suikast için giden timin bir neferi. O gece iki yüz elli kardeşimizi şehit eden, iki binden fazla kardeşimizi yaralayan vahşi terör örgütü FETÖ’nün mensubu. Duruşma için salona getirildiğinde üzerinde beyaz bir tişört ve üzerinde İngilizce “hero”, Türkçe mealiyle “kahraman” yazıyor. Bu kadar alçak, bu kadar arsız, bu kadar pişkince bir tavrı ancak Fettula’nın örgütüne mensup bir birey yapabilir. Emin olun ki “Bu rahatlığı, konforu, pişkinliği, arsızlığı nasıl yaşayabiliyorlar, yapabiliyorlar” sorusunun cevabı, Türkiye’deki hukuk ve adalet fazlalığından, müsamahasından, dişe dokunur bir cezai müeyyideye muhatap olmayacaklarını bilmelerindendir. Bu haysiyetsizlere böyle “şov” yapmalarının önüne geçilmeli, layık oldukları muamele ile muamele edilmelidir.
15 Temmuz sonrasında millet, meydanlarda boğazlarını yırtarcasına “idam” diye haykırdı, hâlâ da haykırmaya devam ediyor. Her ne hikmetse bu hususla ilgili çıt yok. Milletimiz, Cumhurbaşkanımızın idamla ilgili söylerini “teminat” olarak algıladı ve yerine getirilmesini bekliyor. Bu alçakları ancak idam paklar! Biliyorlar ki idam yoksa geriye kalan “hukuki” müeyyideler fasa fiso hükmünde. İdamla ilgili adım atılmadığı sürece terör örgütünün mensupları bu şekilde bizimle alay etmeye, şarlatanlık yapmaya devam edeceklerdir.
Kılıçdaroğlu da bir FETÖ neferi gibi hareket etmeye devam ediyor, “kontrollü darbe” tabirini günde üç öğün tok karnına alıyor! Neden “kontrollü darbe” diyor? “İktidar, hükümet, darbenin olacağını biliyordu neden engellemedi” demeye getiriyor? Kılıçdaroğlu’na buradan soralım. Velev ki dediğin doğru olsun, suç işlediği kesinleştiği halde tutuklanan kişiler için (Berberoğlu, FETÖ üyeleri için ki bir mitingde isimlerini sayarak “buradaaaa” dedirtmişti) ortalığı yıkıyor, kıyamet koparıyorsun. Peki daha darbe olmadan, ortada yokken önleme amaçlı müdahaleler, tutuklamalar yapılsaydı ne yapardın düşünemiyorum. Casuslara, hainlere “gazeteci”lik ithafında bulunuyor, fikir özgürlüğünün olmadığından dem vuruyorsun. Darbeciler, vatan hainleri, casuslar tutuklu diye her fırsatta Türkiye’yi dışarıdaki dostlarına şikâyet ediyor, hızını alamayıp müdahale isteğinde bulunuyor, resmen ülkemizin AB(D) tarafından manda yapılmasını telkin ediyorsun. Kimin kontrolündesin, seni kim kontrol ediyor sayın Kılıçdaroğlu?!
Kılıçdaroğlu, Berberoğlu ve FETÖ üyeleri için yürürken elinde bir pankart vardı üzerinde Nahl Suresi 90. ayetinin (aman ha şeriat, irtica neyin gelmesin, laiklik elden gitmesin, Cumhuriyet tehlikeye falan girmesin maazallah!) meali yazıyordu. Hani ağzından düşürmediği “din istismarı” var ya, işte tam da onu yapıyordu. Geçmişi İslam’a, şeriata, Allah’ın ayetlerine küfretmekle, menetmekle, onlara muhalif olmakla dolu (ki hala da öyle) olan siyasi bir çizginin, Allah’ın ayeti ile aldatmaya çalışması çok eğreti duruyor. Yemiyoruz Sayın Kılıçdaroğlu! Yürürken Kılıçdaroğlu’nun yanında “hasta” olduğu için tahliye edilen Ahmet Türk de vardı. İçerideyken “hasta” olan, yürümeye takati olmayan Ahmet Türk, ne hikmetse ayaklanmış, müthiş bir performans sergiliyordu! DHKP/C ile PKK’nın siyasi kanatları beraber, kol kola yürüyordu! Milletimiz bunun ne manaya geldiğini çok net olarak gördü, not etti ve “Yeminimiz var, sizi manda yaptırmayacağız!” diyor.
Ressam Bob, “Şuraya da ülkesini manda yaptırmak isteyen bir manda; şuraya da mandanın pabuçlarını müzesinde sergilemek isteyen bir öküz çizelim” demiş midir?!