Gelinen aşamayı çok iyi analiz etmek icap eder.
Kaybedecek zamanımız yok.
İsrail, Gazze’nin ardından Lübnan’a kara saldırısı başlattı.
İsrail ordusu operasyonun adını “Kuzey Okları” koyarken saldırılar hakkında “Gazze dâhil diğer alanlardaki mücadelemizle eş zamanlı devam edecek” açıklamasını yaptı.
“Diğer alanlar” derken hangi coğrafyaları kastetti? Olası durumları da bu açıklamanın içine almak lazım.
İsrail gelinen aşamada Yemen’i vuruyor, Suriye’ye ait Golan Tepeleri işgali devam ediyor.
Irak ve İran da İsrail’in hedefinde olacak ülkeler arasında yer alıyor.
Bunu nereden biliyoruz?
Eski ABD Dışişleri Bakanı olan Condoleezza Rice, 7 Ağustos 2003 yılında The Washington Post gazetesinde yayımladığı makalesinde “22 Müslüman ülkenin sınırları değişecek ve ABD olarak buna hazırlıklı olmalıyız” ifadesini kullanmıştı.
İsrail’in Gazze işgalinde sürekli olarak referans verdiği siyonist ve dinî kaynaklar ise vadedilmiş toprakların işgalini söylüyor.
Bu kapsamda İsrail’in idealinde olan arzımevut haritasını yeniden hatırlamak lazım.
Güncel paylaşımlara da baktığımızda İsrail’in hedefinde Türk topraklarının da olduğunu görürüz.
Güneyimizde konumlandırılan PKK-YPG piyonu da yine büyük İsrail ütopyası için bekletilmekte.
Netanyahu’nun oğlu olan Yair Netanyahu Instagram profilinde “Nehirden denize kadar bu bayrağı göreceksiniz” yazıyor ve Türkiye’yi bölen haritayı paylaşıyor.
Verilen mesaj çok net ve sadece bunlarla sınırlı değil.
Görmezden gelirsek ahmakça davranmış oluruz.
CHP Genel Başkanı iken Kemal Kılıçdaroğlu, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alındığında “Neden ihtiyaç duyuldu ki, bize kim saldıracak” diyecek kadar gerçeklikten uzak konuşmuştu.
Bununla beraber Zeytin Dalı Operasyonu hayata geçirildiğinde “TSK, şehir merkezine girmeseydi” diyerek kimin tarafında durduğu anlaşılmayan bir cümle kurmuştu.
Gelinen aşamada Erdoğan’ın liderliği ülke için elzem bir mesele.
Konjonktür, en ufak bir hatayı tolere edecek konfor alanına haiz değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün önemli bir çıkış yaptı. Erdoğan, "İsrail saldırganlığı Türkiye’yi de içine almaktadır. 'Türkiye tarafsız olsun' diyenlere sesleniyorum; böyle bir katliam şebekesi karşısında, zerre miskal vicdan taşıyan hiç kimse sessiz kalamaz.” ifadesini kullandı.
Erdoğan’ın liderliği, bölgedeki riskler ve tehditler düşünüldüğünde bir beka meselesidir.
Uyanık olmalı, hızlı davranmalı ve tedbirleri çeşitlendirmeliyiz.
BİRLİK OLMAK ŞART!
Tarihin kırılma sürecinden geçiyoruz.
“Yüz yılda bir, dünya yeniden kurulur” kaidesinden yola çıkarak süreç yeniden kapımızı çalmışsa durup düşünmemiz gerekiyor. Anadolu’yu, İstanbul’u muhafaza etmek istiyor muyuz? Buna milletimizin tamamının hiç tereddütsüz “evet” dediğini ve bu sorunun sorulmasını bile fuzuli gördüklerini düşünüyorum.
O hâlde ideolojiler, mezhepler, etnik kökenler bir tarafa, Türk milleti olarak birlik ve beraberlik sergilemekten başka çaremiz yok.
Dilerim ki vatan söz konusu olduğunda tüm vatandaşlarımız kardeşçe bir duruş sergileyecektir.
SAVUNMA SANAYİSİ VE TARIMDA YÜZDE 95 YERLİLİK!
Savaş çok zor bir sınavdır hiç şüphesiz fakat bazen kaçınılmaz olabilir.
Böyle bir durumun hasıl olması ihtimaline karşın peki hangi tedbirleri almak icap eder?
Öncelikle savunma sanayisinde yerlilik ki Cumhurbaşkanı Erdoğan yerlilik oranını yüzde 75’lere taşıdı. Bu gerçekten hayati öneme sahip bir devrim oldu.
Savaş ihtimaline karşın tarım alanı da öncelikli başlıklar arasında. Bu alandaki yerliliğin yüzde 45’lerde olduğunu tahmin ediyoruz. İşte burada da acilen yeni atılımları hayata geçirmeliyiz. Tarım alanında kaygıya mahal olmayacak şekilde kendimize yetecek durumdayız ama elbette daha iyi olması, hedeflerimizin arasında.
ÇOK SIKI MANEVİ HAZIRLIK!
Savaşta kazanmak, maddi imkânlar kadar manevi alanda yapılan birikimlere de bağlıdır.
Manevi hazırlık söz konusu olduğunda fertler devreye girer.
Nine ve dedelerimizin dualarını hatırlayın. Bayrağımızın inmemesi ve ezanımızın dinmemesi için hep dua ederler. İnanın boşa değil.
Bakınız, manevi alanda en az Yahudiler kadar çalışkan olmalıyız.
Dün ajanslara düşen görüntülerde İsrail askerlerinin gece duasının videosu haberleştirildi.
İsrail bize pazarlandığı gibi seküler ve demokrat bir ülke değil. İsrail, tipik bir din devletidir.
Darbe ve işgale karşı okunan Fetih Sureleri adına sosyal medyadan “Ne gerek var ki” diye tweet atanlar, siyonistlerin buradaki provokatörleridir.
AİLELER SAVAŞ ŞARTLARINA KAFA YORMALI!
Savaş olmasın ama savaş olacakmış gibi de hazırlık şart.
Devlet hazırlık yapar ama aileler de toplumun en küçük çekirdeği olarak bu konuya kafa yormalı.
Savaş koşullarını bilmeyen ve bu duruma yabancı bir nesil, şu an ailelerin ebeveyni konumunda.
Maddi, manevi ve her açıdan böyle bir ihtimale karşı nasıl bir hazırlık görülmeli? Düşünmeliyiz.