Son yıllarda öne çıkan ve siyaseti esir alan yeni bir dil var. Bu dilin ne olup-olmadığı konusunda çok daha fazla analiz yapılmalı…
Kendi gözlemlerim üzerinden vardığım sonuçlardan biri siyaset dilinin “medyum” vâri bir yöne evriltilmeye çalışıldığı yönünde…
“Peki, bu ne anlama geliyor?” diyenler için biraz açalım… Çünkü İstanbul ve Ankara gibi önemli şehirlerin AK Parti’den alınmasında bu dilin de çok ciddi bir etkisi var…
Bu dil, falcılar ya da medyumlar tarafından büyük çoğunluktaki insanın hayatına uyacak şekilde, “belirsiz” kişilik tanımlamalarına dayalı olarak kullanılıyor.
Dili kullanan kişi ne yapmak istediği konusunda son derece eğitimli olduğu için “kurban”ını çok iyi ikna edebiliyor; ne yazık ki…
Öyle ya, nasıl bir dil kullanacaklar ki “fal”ınızda çıkan her şey size uygun düşsün? İşin sırrı işte tam da bu noktada gizli…
Falcı: “Size yol görünüyor” dediğinde ıskalama ihtimali neredeyse yok. Çünkü sağlıklı bir insanın yola çıkmama ihtimali yok. Fakat “fala inanıp falsız da kalmayan” kurban, bu gerçekten bihaber olarak yola çıkınca, “Vay be! Ne tahmin ama bak falımda çıkmıştı ve işte yoldayım” der…
Bertram R. Forer 1948 yılında yaptığı bir çalışmayla bu etkiyi bilimsel olarak ortaya çıkardı ve psikolojinin alanına dâhil etti oysa… “İnsanların bu dile karşı daha uyanık olmasını sağlayacak bir çalışma yok” da diyemeyiz…
İşte siyasette de bu dilin seçmeni etkilemek adına çok etkin bir biçimde kullanıldığını görüyorum şahsen…
İnsanları gerçekten kopararak bir medyumluk maharetiyle genel ve belirsiz kavramlarla etkiliyorlar…
Biraz sorguladığınızda kavramın altının dolu olmadığı çok net oysa…
Yaşadığı ekonomik sıkıntının müsebbibi olarak gösterilen makam araçlarını çok rahat satın alan seçmen, işin aslını hiç irdelemedi mesela… Fakat bugün gelinen noktada, “Hani şu arabalar?” dediğinizde; “Sergilenecek araba yok, yerine kartondan maketlerini yapıp sergileyeceğiz” diyorlar…
Bugünden bakıldığında buna “siyasi medyumluk” değil de ne diyeceğiz…
Yine bugün hiç ortada olmayan hatta devlet umuru görmüş herkesin ne anlama geldiğini çok net olarak bildiği, Danıştay’ın denetim sonrası tavsiyeleri… Söyle borç, böyle hırsızlık vs…
Zira seçmenin önemli bir kısmı detaylarla ilgilenmez. Genel ve spot ifadelerin öne çıktığı bir dil hâkimdir çoğu zaman seçimlere…
Bunun bilincinde olan ve siyasi etiği de rafa kaldırmayı kafasına koymuş “medyum siyasetçi” konjonktüründe desteğini arkasına alarak zaman zaman başarıya ulaşabiliyor; ne yazık ki…
Bugün bu “Barnum Etkisi”ni temel alan politik dilin, hiçbir doğru söylemeden ve çok soğukkanlı olarak da iftira ederek elde ettiği başarının temel izahlarından biri bana göre işte bu belirsiz ve birçok insanın hayatına uyan ama gerçeklerden kopuk “medyum dili”dir…
Politik yalanlara birde buradan bakılmalı…
Hayırlı, bereketli ve huzurlu nice bayramlara…