Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’na…

Abone Ol

Hemen belirtmeliyim ki, bu yazı sadece bir köşe yazısı değil suç duyurusudur. Bu yazıdan sonrası Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’nı ilgilendiriyor.

“Trafik kazalarında her yıl bir ilçe nüfusu yok oluyor.” Bu önemli tespiti İzmir İl Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, Trafik Şube Müdürlüğü tarafından ‘Karayolu Güvenliği ve Trafik Haftası’ kapsamında düzenlenen törende yaptı. Uzunkaya “Ülkemizde kaza ve sonrasında tedavi sürecindekilerle birlikte her yıl 10 binin üzerindeki insanımız ölüyor. Her yıl orta ölçekli bir ilçe nüfusu topyekûn yok oluyor” demişti.

Acaba bu katliamlarda hava şartlarının, sorumsuz sürücülerin, hepsinden önemlisi de devletin payı nedir acaba? Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “ Devlet görevlilerinin işini yapmamasından kaynaklanan ölümlü kazalar” başlıklı bir sütun açmadığı sürece bu oranı öğrenemeyeceğiz. Sorumluluğu olan devlet görevlilerinin cezalandırıldığını da göremeyeceğiz.

19 Mayıs’ta 5 kişilik bir aile daha yok oldu.

Ankara’dan akraba ziyareti için Kale Köyü’ne giden aileyi taşıyan 32 yaşındaki Göksel Cankurtaran’ın kullandığı otomobil, dün gece dönüş yolunda köy yolu yerine, eski yolu kullandı.

Baraj altında kaldığı için kullanılmayan yolda ilerleyen sürücü Çağlayan Köyü yakınlarındaki Çağlayan Sulama Göleti’ne girdi. Su içerisine giren aracı gece boyu kimse fark etmedi. Dün öğlen saatlerinde gölete balık tutmaya gidenler, su yüzünde ceset olduğunu fark etti.

Su içerisinde kayıp sürücünün annesi 66 yaşındaki Fatma, eşi 34 yaşındaki Selay ile 8 yaşındaki Selcan ve 7 yaşındaki Fatma Cankurtaran’ın cansız bedenleri bulundu. Sürücü Göksel Cankurtaran’a ise daha sonra ulaşıldı.

Bu acı haberde, bazı yayın organları suçu sürücüye atıp dikkatsizlikle suçladı. Bazıları da yolun suyla birleştiği noktanın kapatılmadığı, yolda da uyarı levhasının bulunmadığına dikkati çekti.

Olay yerinden gelen fotoğraf her şeyi anlatıyordu aslında. Tepeden aşağı inen bir yol, karşı yamaçta devam ediyordu. Fakat tam tepenin dip noktası gölet. Hangi sürücü bu yola girse o göletifarketmeden dalar. Cankurtaran ailesi de bunu yaptı.

Karayolları’na, Devlet Su İşleri’ne, Gıda ve Tarım Müdürlüğü’ne ve yerel yöneticilere sormak lazım. Burada neden bir uyarı, bir engel yok?

Amerikan filmlerinde olsa yetkililer birer ton ağırlığında beton bloklarla yolu göletin her iki tarafından keser. Üzerine her türlü tehlike işaretini koyar bir de ışıklandırma yapardı. Ajansların geçtiği görüntülerde, Cankurtaran ailesinin yok olduğu yerde bu önlemleri göremedik.

Biz de ne zaman aracımızla bir seyahate çıkacak veya memlekete gidecek olsak eşim izin vermez, bunu çok istememe rağmen, mecburen uçağı tercih ederiz. Yıllarca haberini yaptığımız ölümlü kaza haberleri ortada. Maalesef değişen bir şey olmamış.

Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan yol hikâyelerini çok seviyor, çok önemsiyor. Yolun medeniyet olduğunu bilen bir lider olarak yolsuz bir yerleşim birimi kalmaması için verdiği mücadele çok önemli ve bu mücadele henüz anlatılamamıştır.

Dünyanın en iyi yollarını da yapsak, görevini iyi yapmayan insanlar, tüm bu yapılanları anlamsız kılıyor işte…