Sekülerizm, acizliği örtmek için söylenen süslü zırvaları abartarak ölmektir. “Ölünce ne olacak” diye sorulduğunda “Toprağa karışma” diye başladığı saçmalığı “Moleküler düzeyde parçalanma, enerji” gibi süslerle pazarlayan bir sekülerist, sevdiği bir tiyatrocu ölünce “Işıklar içinde yatsın”; savcı katili bir terörist arkadaşı itlaf edildiğinde ise “Şehit” der… “Ee hani ahiret yoktu, ışığı nereden buldun, şehitliği nereden aldın” derseniz size saldırır, tedbirli olun…
Ellerinden rakı kadehi düşmeyen adamlar, ortalama bir dindardan daha çok haram-helal ahkâmı keser. “Böyle Müslümanlık mı olur” diye lafa başlayıp sağa sola sataşırlar, sonra kadeh tokuştururlar. Çünkü seküler olan için din, dindarlara sataşma malzemesinden başka bir şey değildir. Bu yaygın klişe İslam tarihinin başından beri yaşanmaktadır.
“Sırbistan’dan gelen et helal mi, besmeleyle mi kesildi” sorusu da aynen bu zihniyetin klişelerinden biridir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan gezisinin Yeni Pazar ayağında Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic ile birlikte sahneye çıktığında bu et meselesi için, şu ifadeleri kullanmıştı. “Sırbistan ile aramızda et alışverişini görüştüğümde, etlerin Sancak Bölgesi’nden gelmesini isteğimizi belirttim.” Bu şu demekti aslında: “Mesele Sırbistan’dan et almak değil mesele Sancak Bölgesi’nin kalkınmasına destek olmak.”
Bu durum Almanlar’ı rahatsız etmişti; bir baktık ki CHP ve FETÖ de Almanlar’la birlikte sinirlenip üzülmüşler. Müslüman Boşnaklar’dan et alacak olmamız, oraların kalkınacak olması, Türkiye’nin etkisinin Adriyatik sınırına yaklaşması birilerini fena kızdırmış görünüyor. Şimdi bunu böyle söyleyemeyeceği için, “O etler helal mi” diye numara yapıyorlar. Helal, helal, meraklanmayın; sizin haberiniz olmayabilir ama Boşnaklar Müslüman. Bence siz elinizdeki kadehlere, dilinizdeki iftiralara dertlenin…