İnsanlar bütün kararlarını tesir altında kalmadan verdiğine ya da her şeyi kendi iradeleriyle yaptığına inanırken aslında nelerin tesirinde kaldıklarının farkında bile olamıyorlar…
İzleyiciler, Sinoptikon yani TV ya da Radyo gibi iletişim organlarıyla yapılan propagandanın ne kadar tesirinde olunduğundan habersiz üstelik eğlenerek, üzülerek, acı çekerek, isteyerek bir şeylere ya da birilerine inanıyorlar…
Bu tek taraflı propaganda da izleyiciler olayların, ekranın arkasındakiler tarafından nasıl kurgulandığı ile ilgili hiçbir kanaati olmadığı için sadece gösterilene odaklanıp bir kanaat oluşturabiliyorlar…
Oysa hangi iletişim organı olursa olsun önce onun arkasındaki iradenin kim olduğunu, ideolojik kıskaçlarının ne olduğunu çok iyi idrak etmek gerekir…
İkinci aşamada da bu iletişim organlarından çeşitli ün ya da unvanlar altında bilgi verenlerin kimler olduğuna odaklanmak en azından bir “sorgulama”yı başlatabilir…
Zira istismarcılar, manipülatörler, spekülatörler kitleleri etkilerken tamamen mesleğine ve onuruna ihanet etmiş ünlüleri ya da unvanlıları kullanırlar…
İzleyici aslında bir sanatçıyı, gazeteciyi ya da bir akademisyeni dinlediğini zannederken gerçekte onu parasıyla satın alanların propagandasına maruz kalıyor…
İdeolojisi için partizan yaklaşımlarla etik değerleri hiçe sayanları da bu tabloya eklemek gerekiyor…
Julien Benda bu ahlaki yitimi, “Ulemanın ihaneti” olarak tarif eder…
Bugün işleri çok daha karmaşık hale getiren ve etkinin “karşılıklı” gibi görüldüğü ama araçları yönetenlerin ve yönteme hâkim olanların elinde devasa kitlelerin nasıl manipüle edildiği açık olan omniptikon yani sosyal medya araçları var…
Bugün ABD’de de tartışılan yaygın araçlardan birinin içine ajanların bile dahil olduğu iddia ediliyor…
Bot/troll denilen adı sanı belli olmayan hesaplar, hiçbir değer tanımadan her şeyi söküme uğratıyor…
İtibar suikastları, yalan ve iftiralar, montajlar bugüne kadar nice masumun hayatını zindana çevirdi, siyasetçinin siyasi hayatını bitirdi…
Karşılıklı bir etkileşim imkânı sağlıyor gibi görünen omniptikon araçlarında gerçek hakimiyetin kimlerde olduğu artık bir muamma değil…
Sinoptikonun kahramanları omniptikonu da etkili bir propaganda aracı haline dönüştürmeyi başarmış görünüyorlar…
Bu durumda her kullanıcının paylaşımları süzme konusunda çok ciddi bir eğitim alması ve idrakini yükseltmesi kaçınılmazdır…
Ne yazık ki bugün bütün dünyaya yeni bir model ve alternatif sunma konusunda iddialı olan Yeni Ekonomi Modeli de sinoptikon ve omniptikon araçlarının kötü niyetli ve “ücreti ödenmiş” aktörleri tarafından itibar suikastına uğruyor…
Tek bir modelle dünya ekonomisini domine edenler aslında başka bir çarenin olmadığına bizleri de inandırmaya çalışarak, tekerlerine çomak sokulmasının önüne geçmek istiyorlar…
Milyarlarca akıl, başka bir aklın farklı bir şey üretemeyeceğine inandırılarak aslında çaresizliğe de mahkûm edilmiş durumda…
“20 yıl önce bu adımı atamazdık” diyen Sayın Erdoğan aslında zayıfların dramına da işaret etmiş oldu…
Başka bir aklın da var olduğunu, iktisatta her zaman ve her yerde 2+2=4 kuralının insanın kültür, inanç ve coğrafyasından bağımsız işleyemeyeceğini gösteren Prof. Dr. Sabri Ülgener’i de rahmetle anmak istiyorum…
Modele saldırmak yerine aklımıza ve devletimize bir kez olsun güvenmeyi deneyelim…
Evet, arı kovanına çomak sokuldu farkındayız; ama arılara karşı en büyük kalkan, liderine inanmış bir millet olmalıdır…