Muhalefet, 28 Mayıs yenilgisinin faturasını hâlâ ödemeye devam ediyor.
Altılı Masa olarak ortaya çıkan ve ilkeler ekseninde değil de bütün motivasyonunu sadece Erdoğan nefreti üzerine kuran ittifak; sınırsız bir birleşmenin, iç içe geçmenin getirdiği büyük sorunlarla uğraşıyor şimdilerde.
CHP ve İYİ Parti arasında yaşanan şey, tam da bunun ürettiği ve bugün İYİ Parti’yi hırpalayan dinamiklere işaret ediyor.
Her iki partinin âdeta bir çözelti gibi birbirine karışan seçmeni, şimdi ayrışmakta büyük bir sorun yaşıyor ve kopan parçalar diğer taraflarda kalıyor; İYİ Parti’nin bazı parçaları CHP’de, CHP’ninkiler de İYİ Parti’de.
Hiç kuşku yok ki tabanı CHP kadar ideolojik tutkalla sabitlenememiş İYİ Parti’den kopan parçalar çok daha büyük oluyor ve parçalanma hâlâ devam ediyor.
Şu ana kadarki tabloda Masa’nın en büyük faturasını İYİ Parti ödedi.
Akşener’in Türkiye’yi yeniden fethedecek fatihi, öyle anlaşılıyor ki fethe İYİ Parti’den başlamış vaziyette.
Genel seçimlerden kısa bir süre önce durumu fark eden ve Masa’dan kalkan İYİ Parti, faşizan bir dayatmayla masaya geri dönmek zorunda kaldı; nasıl ikna edildiği de hâlâ belli oranda gizemini koruyor.
Masa’nın en kârlıları DEVA, Gelecek ve Saadet gibi görünüyor; “mücahit” dedikleri Kılıçdaroğlu’nu fena çarptıkları için.
Zira Sayın Erdoğan’ın “sazan sarmalı” teşbihinde olduğu gibi, yüzde 2 bile etmeyen oylarıyla 40 vekili kapıp köşelerine çekildiler;
Şimdi CHP ve DEM arasında yaşanan çözelti karakterli bir birleşmeye daha şahit oluyoruz.
CHP, koltuk ve makam hırsıyla DEM’e çok büyük tavizler vermeye devam ediyor.
Öyle ki bu tavizler, millî meseleleri bile yok sayar vaziyete geldi.
PKK’nın son saldırısı ve şehitlerimizle ilgili tutumları, CHP’nin ortak bildiriyi imzalamaması, DEM ile nasıl bir “aynılaşma” yaşadığının çok açık bir göstergesi oldu.
Daha önce Masa’nın altında saklanan DEM (HDP) şimdi Masa’nın üstüne çıkmış durumda ve CHP’yi dahası Masa’yı çok ciddi bir şekilde domine ediyor.
İYİ Parti’nin ittifaktan sancılı ama kesin kopuşu, DEM’i çok daha fazla şımartmış gibi görünüyor.
Bu açık ve sınırsız birleşmenin en büyük zararını CHP’nin göreceği ise muhakkak.
CHP-İYİ Parti ilişkisinde nasıl ki bedeli İYİ Parti ödüyorsa CHP-DEM ilişkisinde de bedeli kesin olarak CHP ödeyecektir.
Seçmenin bu iş birliğini ne şekilde cezalandıracağını da uzak olmayan bir zaman diliminde göreceğiz.
Kendi tabanını korumayan, onun hassasiyetlerini gözetmeyen, sınırlarını yok eden bir siyasi partinin istila edilmesi kaçınılmazdır.
Bu noktada ideolojik katılığı yüksek taraf, diğerini etkisi altına almaya çalışacak ve gücü elinde tutan taraf, çıkarları nispetinde diğer tarafı kendisine benzetecektir.
CHP yöneticileri, partileri için yaptıkları bu “ölümcül valsin” farkına ne zaman varır, bilinmez.
Lakin aldıkları yol zayıfa doğrudur.
Anadolu irfanının sesi Muharrem Ertaş’ın öğüt niteliğindeki dizeleriyle bir kez daha uyaralım kendilerini; “Yiğit gölgesinde yiğit saklanır / Kötülerin dalı gölgesi olmaz”
DEM’in gölgesinde aranılan yer, CHP için bir huzur getiremez.
Bunu yaşayarak çok daha iyi görecekler.
Binlerce yıllık tecrübeden damıtılmış ozan sözlerinin yanılma ihtimali neredeyse yok gibidir.
İspat çabası, yeni bir hüsran ve ozanı teyit etmekten başka bir sonuç üretemez…