53. Antalya Film Festivali kapsamında düzenlene Antalya Film Forum’a bu yıl ilk defa katılma fırsatım oldu. Antalya Film Forum ‘öncelikli olarak Türkiye’de olmak üzere Türkiye’ye yakın coğrafyalarda (Avrupa, Güneydoğu Avrupa, Ortadoğu, Akdeniz ve Orta Asya) ortak yapım olanaklarını arttırmayı, sinema sektörünün gelişimini desteklemeyi, yapımcı ve yönetmenlerin yeni filmler üretmesine maddi ve manevi katkı sunarak onları teşvik etmeyi ve projelerinin uluslararası platformlarda tanıtılmasını sağlamayı amaçlayan bir ortak yapım ve proje geliştirme platformu.’
Türkiye’de bu tarz çalışmaları çok fazla görmeye alışık değiliz aslında. İstanbul Film Festivali kapsamında düzenlenen Köprüde Buluşmalar’ı başka bir örnek olarak ekleyebiliriz. Dolayısıyla mevzunun amaçlarının daha net anlaşılması için biraz daha konuyu açalım.
Antalya Film Forum’un amaçları:
-Uluslararası Antalya Film Festivali’nin markasını kuvvetlendirmek,
-Türkiye’deki film üretimine destekte bulunmak,
-Türkiye sinemasının en önemli ulusal endüstri merkezi olmak, sektörel iletişimi ve dayanışmayı arttırmak,
-Dünya sinemasından saygın isimleri, ustalık sınıfları, paneller, atölyeler ile festival kapsamında ağırlamak.
-Antalya’nın uygun coğrafi ve fiziki özellikleriyle dört mevsimin aynı zamanda yaşandığı bir sinema platosu olması üzere uluslararası film sektöründe tanınmasını sağlamak…
19 Ekim’de başlayan Antalya Film Forum’da ilk panel “TRT TV Filmleri: Sonuçlar ve Gelecek Vizyonu” başlığıyla düzenlendi. TRT Televizyon Dairesi Başkan Yardımcısı Halid S. Şimşek TRT TV Filmleri’nin başlangıcından bugüne kadar geçen sürede yaşananları oldukça net ve samimi bir şekilde katılımcılar ile paylaştı.
TRT TV Filmleri kapsamında bugüne kadar toplam 33 proje gerçekleştirilmiş. Bunlardan 29 tanesi tamamlanmış ve 4 tanesi de henüz yapım aşamasında. Bir yıl içerisinde (tabiri caizse) üzerine vazife olmadığı halde TRT gibi bir kurumun bu kadar filmi sektöre kazandırmış olması bile başlı başına büyük bir başarı. Ve çok iyi bir istatistik.
Bu güzel tablonun hali hazırdaki durumu ise sektör açısından pek iç açıcı değil maalesef. Panelin yapıldığı gün ve saat itibariyle TRT TV Filmleri, Ortak Yapım, Mini Dizi, Uluslararası yapılan başvuru sayısı bin 504! Bunlardan bin 32’si TRT TV Filmleri’ne yapılmış. TRT bu yıl 30 filmin daha yapımına katkıda bulunsa halihazırdaki başvuruların yüzde 5’ini bile değerlendirememiş oluyor.
Burada sorulması gereken bazı sorular var. TRT, yapımına destek verdiği 33 film ile Türkiye’de 1 yılda vizyona giren ortalama 300 filmin yüzde 10’una tekabül eden bir desteğe imza atmış oluyor. Peki; bunu yapmak TRT’nin vazifesi mi? TRT sonuçta bir televizyon kanalı. Evet projenin adı TV filmleri ama üretilen işlerin sinema salonlarında yayınlanan filmlerden bir farkı yok. Zira bu filmlerden bazıları vizyonda yer bulurken bazıları da festivallerde yarışıyor.
FON MESELESİ ÇÖZÜM BEKLİYOR
TRT başvuran filmlerin yüzde 5’ine destek sağlamayı başarsa bile geriye kalan yüzde 95’lik başvuru ne olacak? Ve bu başvurunun her geçen gün katlanarak artacağını düşünürsek, bu işin sonu nereye gidecek? TRT’nin yeni ve genç sinemacıları desteklemek gibi bir misyon ile çıktığı yolda elinden ne kadarının geleceği ortada. Zaten çok daha fazla film yaptırsa ve onları da yayınlamaya kalksa yine de işin içinden çıkamıyor. Ki bunu yapmak da TRT’nin görevi sayılmaz. TRT’nin bu kadar başvuruyu fonlayacak bir gücünün olmadığı da ortada.
Peki, ne olacak? Fon desteği bekleyen, daha da öncesinde incelenmek için bekleyen bunca -bence- kıymetli başvuru varken bu işe acil bir çözüm üretmek gerekmez mi? TRT’nin başlattığı bu sistem ülkemizde sektörün büyümesi ve gelişmesi için ciddi bir imkan olabilir mi? TRT’nin yürütücü olarak yer alacağı ama Kültür Bakanlığı tarafından fonlanacağı bir sistem hayata geçirilebilir mi? Açıkçası bu soruların çok daha fazlasını sormak ve ‘fonlama’ meselesine el atmak gerekiyor. Bu meselenin bir çok platformda ciddi şekilde tartışılması ve uygulanabilir sonuçlar elde edilmesi şart. Yoksa ülkede -en azından incelenmeyi hak eden- binlerce senaryo maalesef tozlu (dijital) raflarda beklemeye mahkum olacak.
******
ASGAR FERHADİ İLE DOYUMSUZ BİR MASTERCLASS
İranlı yönetmen Asgar Ferhadi’nin forumun 3. gününde gerçekleştirilen masterclass etkinliği katılımcıların neredeyse tamamı üzerinde çok önemli etkiler bıraktı. Asgar Ferhadi konuşmasına başlarken iki kilit kavramın kendisi için ne anlam ifade ettiğini açıkladı: Sembol ve İşaret.
Sembol için filmlerinde kullandığı ve şüpheyi temsil ettiğini söylediği sarı renk kullanımını örneklendirirken, işaret için Elly Hakkında ve son filmi Satıcı (The Salesman-Furuşende) filmleri üzerinden örnekler verdi. Örneğin Elly Hakkında filminde oyuncuların sadaka vermemesi, gittikleri evin duvarının yıkık olması, çocukların ailelerinden uzaklaşarak denize doğru gitmelerinin aslında gerçekleşmek üzere olan kötü bir olayın işaretçileri olduğunu söyledi. Bu işaretlerin tek başına bir anlam ifade etmeyebileceğini ama hepsinin bir bütün hale geldiğine aslında filmin mesajını dair işaretler olduğunun anlaşılacağını aktardı.
Böyle bir başlangıç ile zihinlerimizde bir kapı aralayan Ferhadi, yönetmenliğin aslında gönül ile yapılan bir iş olduğunu, bize öğretilen bazı klişelerden sıyrılmamız gerektiğine dair çok kritik bilgileri konuşması boyunca katılımcılara aktardı.
Yerimiz kısıtlı olduğundan bazı bilgileri kısaca yazacağım ama bu söyleşinin tamamının deşifresini Sinefesto’da önümüzdeki günlerde yayınlamayı planlıyorum.
KAMERANIN DURDUĞU YER
Asgar Ferhadi bu konuda gelen teknik soruya “Oyuncularıma sık sık prova yaptırırım ve onlar provalarının yaparken çeşitli açılardan bazen gezerek bazen yaklaşıp uzaklaşarak bazen de durarak onları izlerim. Eğer ayakkabılarımın altına boya vurulsa ve ben çekim için başlayacağımda yerdeki izlere bakılsa, kamerayı koyduğum yer en çok gezdiğim veya durduğum yerdir. Çünkü ben o sahnenin duygusunu en çok orada hissetmişimdir.”
“SANATÇI, ESERİ İLE İZLEYİCİ ARASINDAN ÇIKMALI”
Asgar Ferhadi’nin bu konudaki sözleri salonda ne kadar karşılık buldu bilmiyorum ama benim için oldukça anlamlıydı. Zira insan Sani-i Hakiki’nin yarattığı eserler ile sürekli iç içe yaşarken kendi ürettiği, “yarattığı”, oluşturduğu (adına ne derseniz deyin) eserler ile ulaştırmak istediği kitlenin arasında durmaya çalışıyor. Aslında sanatçının bu öne çıkma gayretinin altında bir ego ve “Ben yaptım!” duygusunun yattığı muhakkak. Ferhadi bu konuda “Sanatçı, eseri ile izleyicisi arasından çıkmalıdır. Bir filmi izleyen kişi sanatçıyı ve senaryoyu, bunların birisi tarafından yazıldığını hissetmemelidir” diyor.
“KADIN VE ERKEK YOKTUR, İNSAN VARDIR”
Filmlerindeki kadın ve erkek karakterler ile ilgili yazım aşamasında herhangi bir ayrım yapmadığını söyleyen Ferhadi “Ben bir karakteri yazarken kadın olduğu için şurada şöyle davransın” gibi bir yaklaşım içine girmiyorum. Yazdığım her sahnede hem kadının hem erkeğin insan olarak nasıl tepkiler vereceği üzerinde çalışıyorum” diyerek senaryo yazımı konusunda güzel bir yaklaşım örneği vermiş oldu.
“FİLMLERİMİN 1 SONU 2 BAŞLANGICI VAR”
Ferhadi filmlerinin sonlarının açık olduğuna ve tamamen sonlanmadığına dair genel bir yaklaşımın olduğunu ama bunu doğru olmadığı söyledi: “Filmimin başında size anlatmaya başladığım hikaye aslında film ile birlikte bitiyor. Ama filmin sonunda biten hikayenin geldiği noktada siz filmden çıkıp eve gittiğinizde kafanızda başlayan ikinci bir hikaye oluşuyor. Örneğin Bir Ayrılık filminde kız ‘Babasıyla yaşarsa ne olur? Annesiyle yaşarsa ne olur?’ diye kafanızda iki soru oluşuyor ve bunu üzerine yeni şeyler üretmeye devam ediyorsunuz. Oysa filmin başında cevabını aradığımız şey anne ile babanın ayrılıp ayrılmayacağına dair idi.”
******
“BOĞAZİÇİ FİLM FESTİVALİ YAPIM DESTEK PLATFORMU”NU KAÇIRMAYIN
Antalya Film Forum ve Köprüde Buluşmalar’ın ardında yeni bir yapım destek platformu daha başlıyor. Bu yıl 4’üncüsü düzenlenecek Boğaziçi Film Festivali’nde ilk kez gerçekleştirilecek olan yapım destek platformu ile “TRT Ortak Yapım Ödülü” ve 100 bin liralık “Digiflame Post Prodüksiyon Hizmet Ödülü” verilerek Türk sinemacılar desteklenecek. Destekleri alabilmek için başvuran filmlerin yönetmen ve yapımcıların sunumlarına katılma fırsatınız olursa mutlaka değerlendirin. Detaylı bilgiye festivalin web sitesinden ulaşabilirsiniz.
ROBERT MCKEE İSTANBUL’DA
4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali, Robert McKee ile sinemaseverleri bir araya getirecek güzel bir etkinlik düzenliyor. TV Series, Comedy ve Thriller başlıkları ile üç gün sürecek olan bu özel etkinliği de sakın kaçırmayın.