Bugün anormal zamanların normal adamı olarak anormal görünen normal bir yazı yazıyorum…
Normal olan her şeyin anormal insanlar tarafından anormal, anormal olan her şeyin ise normal karşılandığı anormal bir zamanda olduğumuzu normal olan her insanın bildiğini zannetmem de anormal bir durum yoktur normal olarak!..
Normal bir zamanda yaşamadığımızın anormal işareti olarak normal insanların anormal görünmekle birlikte aslında normal olduğunu bilecek kadar anormal olmayan insan sayısının bu kadar az olmasının anormal olduğunun farkına varabilecek kadar normal kalabilmiş insan sayısının anormal derecede azalmış olması, normal birine göre de anormal değil mi?
Normal kalabilmenin anormal bir insan için normal mi anormal mi olduğunu anlayabilecek kadar hâlâ normal kaldığımı düşünmekle birlikte karşı cenahta bunu anlayabilecek kadar anormalleşmeyip normal kalabilmiş bir muhatabım olmadığını bilecek kadar normal olduğumu düşünmek de anormal değil bence…
Normal miyim, anormal miyim? Normal görünen anormal miyim, anormal görünen normal miyim? Böyle olması normal mi, anormal mi? Anormal şekilde karıştırdım…
Anormal olmadığımın normal bir kişi tarafından anormal olmayan yollardan normal bir şekilde dile getirilmesinin beni anormal derecede memnun edeceğini söylememde anormal bir durum değildir.
Ama normal görünmekle birlikte anormal bir durum var ki benim gibi normal insanları, anormal karşılamayacak kadar normal kalabilmiş insan kalmamış anormal bir şekilde karşı cenahta!.. Karşı mahalledeki bu anormal durumu yakında ben de normal karşılayıp anormal derecede anormalleşmekten korkuyorum normal olarak!..
Tüm bunlar, Recep Tayyip Erdoğan’ın suçu!.. Reis istifa!.. Yaşasın özgürlük!..
Hamsiler de balık sayılsın!.. Orangutanlar çok yalnız!..
Hepimiz laikiz laik kalacağız!.. Nutuk okumazsam nutkum tutuluyor!..
Benim dedem de başörtülü, ninem hacıdır!..
Hamile kalanlara doğurmama hakkı verilsin, LGBT’ye özgürlük!..
Demirtaş’ın siyasetini beğeniyorum, Esed barış güvercini hayatım!..
Antrikot istemem, bana da musakka verin!..
Her şey çok güzel olacak, sevgi pıtırcığıyım ben, sevgiyle terörün kökünü kazıyacağız ayol!..
Herkes beni destekliyor, inanmazsanız Yunan medyasına sorun, Makarios heykeli önemli!..
Bu kadar yükü Yunan ekonomisi çekemez ama buraya bir virgül koyup geçelim lütfen!..
Alooo!!! Ben Konstantinopolis prezınt prezıntıyım, Ankara’ya söyleyin ayağını denk alsın!..
TBMM 01’e söyleyin beni bulsun, yakarım vallahi!..
Haysiyetini kaybedip kuduz köpek gibi sana saldıranlara “Hay siretine…” diyebilen Şanlı Halillerin olduğu sürece yalnız yürümeyeceksin!..
Kim? Nerede? Ne zaman? Nasıl?
“Şerefe kalkan bardaklar / Şeref vermez şerefsize!..
Bre ayyaş dangalaklar / Lazım değil şeref size!”
Şeref sizsiniz, şerefsizlere zekâtınızı verseniz hepsi, şer ehli olmaktan çıkıp şerefli olur!..
Aaa ne kadar anormal cümleler kuruyorum bugün!..
“On ur” bir araya gelmiş anormal şekilde “onur” kavgası yapıyor, onur size O Nur zamanından beri uğramamış be bedbahtlar!..
Ben neler dedim böyle ya hu???
Sahi kırma koçtan kurban olur mu, öz koç olması mı lazım?
Neyse boşverin, KOYUN bir kenara; murdar olduktan sonra koç da olsa kurban olmaz!..
Mazbatamı verin, mazbatam nerede?
Ne tatilde mi unuttum?