Sinemaya hakkını vermek uzun emeklerin sonucu… Kıymetli bir film ortaya çıkarabilmek için fikir aşamasından itibaren özümseye özümseye gitmek gerekir. Kişiden kişiye süreçler değişmekle beraber ülkemizde maalesef özellikle senaryo aşaması kısa tutulmaya çalışılıyor. Daha doğrusu yeterince zaman ayırılmıyor. Sebepleri çeşitli olmakla beraber, sinemanın dayandığı sistemin ve elbette bunu oluşturan algının sorunlu olduğunu söyleyebiliriz.
İşte bu zaviyeden bakınca senaryosuna emek harcanmış filmlerin tadı bir başka oluyor.
‘Anons’ bunlardan biri…
Uzun zaman Ercan Kesal ile Mahmut Fazıl Coşkun’un kafa kafaya verip senaryo yazdığını biliyordum. Hatta bu süreç 2 yola yayıldı sanırım.
Minimalist bir çalışmada derinlikli senaryo hayata geçirebilmek elbette zor. Daha doğrusu, yöntemin minimalist olmasının doğuracağı dezavantajları bertaraf edebilmek kolay değil.
Yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun’un Uzak İhtimal’i ve Yozgat Blues’u da bu çerçevede başarılıydı. Ancak Anons’ta ayrı bir tat var. Filmin özelikle diyalogları çok iyi. Filmdeki komedi unsurunun da taşıyıcı kolonları olan diyaloglardaki Ercan Kesal etkisi kendini hissettiriyor.
İşte bu bağlama öncelikle senaryosunda başlayan bir başarıya sahip Anons. Konusu itibariyle zaten sinemamızda ayrı bir yerde duracağı belli. Ancak biçimiyle Mahmut Fazıl Coşkun sinemasını sağlamlaştıran ve bir yandan da bazı unsurları itibariyle yenileştiren bir manzara hakim.
Genel olarak dingin bir kamera dili ve sakin olmasına rağmen güçlü oyunculuğu tercih eden Coşkun, Anons ile kamerasını daha çok sabitlemiş. Uzun ve sabit planları çoğaltmış. Konuşanı değil karşısındakini muhatap alan mizansen yöntemiyle de seyirciye daha çok zikretme alanı bırakmış.
Genel manada bir Kuzey Avrupa ve Doğu Bloğu filmi izlediğiniz izlenimi doğuyor. Fekat bu, Mahmut Fazıl Coşkun’un özgün dilinin gücünü gölgede bırakacak bir şey değil.
Konusuna gelecek olursak…
1963 senesidir… Ordudan tasfiye edilmiş bir grup asker darbe hazırlığındadır. İstanbul’daki dört askerin vazifesi, İstanbul Radyosu’ndan darbe yapıldığı anonsunu yapmaktır. Ama bu kolay olmayacaktır. Hayatın sıradan bazı unsurları, cuntacı askerlerin önüne engel olarak çıkar.
Senaryosu 15 Temmuz’dan önce yazılan filmin hazırlıkları devam ederken darbe girişimi olur. Bunun üzerine Mahmut Fazıl Coşkun ve Ercan Kesal senaryoyu revize eder. Kuvvetle muhtemel de cuntacılara mani olan ‘sivil unsurlar’ vurgusu böylece artar.
Filmin oyunculukları, ne yaptığını bilen bir yönetmenin elinden çıkmış çalışmaya yakışır nitelikte… Kameranın dingin sularında sırıtmayan ve başarılı atmosferin en sahici yönlerinden biri olarak oyunculuklar göz dolduruyor.
Anons’un, Mahmut Fazıl Coşkun sinemasına ivme kazandıracak başarılı bir çalışma olduğu çok açık.
Ercan Kesal kaleminin dingin bir atmosferi canlandıracak diyalogları nasıl dans ettirdiğini görmek de Anons’un en keyifli yanlarından.
Anons’u; bir darbe girişimini durduran sıradan unsurlarını, sinemayı hareketlendiren dingin unsurların vurgusu ile anlatan iyi bir film olarak tanımlayabilirim.
Bir yönetmenin, konu ile biçimsel dili böylesine buluşturması da başlı başına başarı.