Senaristler Türkiye’yi görmüyor mu?
Ömer Lekesiz’in “Türk edebiyatını terbiye eden adam.” olarak nitelediği Yaşar Kaplan bana göreyse, Türkiye’de gizli devrimler yapan, nerdeyse her cümlesi devrim niteliğinde olan, düşünür ve ince araştırmacı çok önemli bir yazardır.
İnsan inanmıyor. Televizyonların belki de %90’nı bu ülkede Müslüman’a hiç rastlamamış gibiler.
* Dizilerde Allah anılmıyor, “Allah kahretsin.” gibi yerlerde anılıyor.
*Hiç bilinçli kapalıya rastlanmıyor. Hiçbir ailede namaz kılan yok.
Çocuklar Duymasın’daki çokbilmiş ama “cahil hizmetçi” Emine gibiler hariç. Günahlar eleştirilmiyor; kimin torunları bunlar?
Hadi Namaz yok, Ramazan’da “kafa çekme” ayinleri de var… Be Allah’tan korkmazlar, bari ahlaktan, hayattan, dürüst insan olmaktan bahseden atasözlerinden bahsedin… Bizim filozoflarımızdan, tıpta dünya tarihine geçmiş doktorlarımızdan, bilim adamlarımızda bahsedin o da yok.
Bu dizileri yazan senaristler hâlâ mı, bu ülkenin en az %70’nin dindar olduğunu göremiyorlar mı ya da halkın dokusu bozulsun diye özel proje mi?
Ayrıca kadınlar, erkek duygularına göre giydirilmiş, dejenerenin dibe vurması da proje olması gerek. Aksi halde bu kadar rezalet olamaz
Gençlerden, gönlü genç olanlardan rica ediyorum; Çalışın çabalayın senarist olun, yönetmen, yapımcı olun ama kompleksli olmadan, aksi halde yine onların dediği oluyor.
***
* Susarak bir hüzün büyüteceğiz. [Yaşar Kaplan]* Bir gün gelip bu antidemokratik yapıyı toptan reddeden siyasal hareketler başlarsa kimse şaşırtmasın. [Yaşar Kaplan]
HER CÜMLESİ DEVRİM OLAN YAŞAR KAPLAN NEREDE?
İslâmî camianın iyi kalpliliğini, yoksullara yardımını, (Müslümanların yardımı olmasaydı, Afrika’da milyonlarca insan açlıktan ölürdü) çalışkan ve korkusuz oluşunu çok değerli bulur, çok beğenirim. Amma aynı topluluğun bazı yönlerini hiç beğenmem:
O hataların birkaçı şunlardır: Araştırmadan duyduğuna hemen inanmaları, az okumaları, bir dava adamını gözden kaybolunca arayıp sormamaları, yani vefasız oluşları. Acı duyuyorum, vefasızlığı hiç yakıştıramıyorum Müslüman ruhuna…
Meselâ Ömer Lekesiz’e göre, “Türk edebiyatını terbiye eden adam.” Yaşar Kaplan bana göre ise, Türkiye’de gizli devrimler yapan, nerdeyse her cümlesi devrim niteliğinde olan, düşünür ve ince araştırmacı çok önemli bir yazardır.
Üstat Yaşar Kaplan yirmi yıldan fazladır Türkiye’de değil. 6 yıl 3 aylık hapis cezasının infazından sonra aldığı başka cezalar nedeniyle, Almanya’ya hicret etti. Şimdi ben şunları çok merak ediyorum:
Yaşar Kaplan nerede? Kaç okuyucu merak etti? Ne yer gurbet elde, ne içer, neyle geçinir, sıhhati nasıldır, Türkiye’den bir isteği varımdır? Vb… Kaç kişi merak etti; ben de bunu merak ediyorum.
Dava eri, dava erlerini arar sorar. Aksi halde, o dava eri, değmeyen insanlara emek vermiş olur.
Devrimci Yaşar Kaplan değerli bir düşünce adamıdır ama Türkiye onun değerini ne kadar bildi, bilemiyorum.
Dava erleri değerlidir unutulamazlar. Özel insandır onlar, Kaldırıp atılamazlar!
***
* İnsan kendini beğenebilir. Ama bunun için beğenilecek şeyler yapabilmesi lâzımdır. Beğenilecek bir şey yapamayanın kendini beğenmesi hastalıktır. [Yaşar Kaplan]* Dava insanının değerini hep onlar ölünce mi konuşacağız?.. [Fatma Öztop]
AFFERSİNİZ “ALLAH ‘P.Ç’ DEDİ” İFTİRASI!
İslam âlemi çoğu kez bir kişinin sözüyle aldanıyor.
Bir hoca, “Allah Kur’an’da ‘p.ç’ diyor.” dedi. Yıllar önce ben de bir mealde okumuş, çok üzülmüştüm, sonra Ömer Nasuhi Bilmen ve Hamdi Yazır’dan aynı ayetin manasını okuyunca (Kalem Suresi 13) rahatlamıştım.
Bir kişi dedi diye illa o kişinin dediği doğru olacak şartı yok.
Adı geçen kelime ‘zenim’in üç dört anlamı varmış, neden en olumsuzu alınmış anlayamadım.
Evet, zenim ‘p.ç’ anlamına da geliyor ama başka anlamları da var. Mısır’dan Suud’a kadar soruşturdum… “Babası belirsiz çocuklara ne denir?” dedim iki kelime verdiler. İbni sabaha ve izni zina, hatalı tercüme edilen, o kelimenin günahkâr, kaba şımarık ve de kötü ün yapmış kişi gibi manaları da var. Bunca anlamlar varken, neden sadece ‘p.ç’ kelimesi ele alınır anlamak mümkün değil.
Allah’a bilerek veya bilmeyerek iftiralar o kadar çok ki, Buhari’de bile hâşâ, “Allah’ın iki baldırı (bacağı)” deniyor. Yani, iftira çok. Allah “p.ç” der mi? Tabii ki demez. Bakınız, Kalem Suresi 13. ayetini kimler nasıl tercüme etmişler.
Muhammed Hamdi Yazır: Kaba ve haşin sonra da kötülükle damgalı.
Ömer Nasuhi Bilmen: “…Kötü sözlü olup, fenalıkla tanışmış bulunan.”
Abdülaziz Bayındır: “Saygısız, daha da ötesi şımarık olanları önemseme.”
Ali Fikri Yavuz: “Zorbayı, bütün bunlarla beraber soysuz olan yandaki.”
Ve daha birçok müfessir, hiçbiri ‘p..’ demiyor.
Kur’an kimsenin tekelinde değildir. Bunu bilelim yeter. Her şeyi burada yer yok, yazılamıyor, Prof. Dr. Zeki Bayraktar’ın Kalem 13’le başlayan yazısını önemle tavsiye ediyorum.
***
* Demokrasi Batı’nın ekmek kapısıdır. [Yaşar Kaplan]* Düşüncelerle değil de sloganlarla yetişen, seçmesini bilemez! [Yaşar Kaplan]