Gündem

Semih Terzi’nin 100 personeliyle Ankara’ya gideceği uçaklara izin vermedim

Abone Ol

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) hain darbe girişiminde Eskişehir’deki Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı olan emekli Korgeneral Mehmet Şanver, Akıncı Üssü davasında müşteki sıfatıyla katıldı.

Şanver, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde görülen Akıncı Üssü davasının duruşmasına müşteki sıfatıyla yer aldı.

Daha önce verdiği ifadelere katıldığını belirten Şanver, İstanbul Moda’daki düğüne 75 generalin davetli olduğunu, ancak sadece 24 generalin katıldığını söyledi. Şanver, düğünün belirtilen saatinde başladığını, 19.30 saatine kadar önemli bir gelişmenin yaşanmadığını, 19.30-20.00 saatleri arasında, yardımcısı Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu’nun elinde telefonla gelip Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi’nden (BHHM) arayan nöbetçi tuğgeneral Recep Ünal’ın, hava sahasının kısıtlanmasıyla ilgili bilgi verdiğini söyledi.

Bu gelişme üzerine Kadıoğlu’nun Eskişehir’e gitmesi kararını aldığını ve bir uçak ayarlayacağını söyledikten sonra hazırlık yapması için onu düğün yerinden gönderdiğini söyleyen Şanver, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal geldiğinde ise gelişmeleri ona da aktardığını ifade etti.

Şanver, Ünal’ın dikkatle dinledikten sonra Kadıoğlu’nun şimdi gitmesine gerek duymadığını, gerekirse kendi uçağını tahsis edebileceğini söylediğini ve onun geri çağrılması yönünde emir verdiğini dile getirdi.

“AKIN ÖZTÜRK BENİ ARADI”

Bu olaylar üzerine Kadıoğlu’nu çağırdığını söyleyen Şanver, nikah kıyıldıktan bir süre sonra Akın Öztürk’ün kendisini aradığını bildirerek, şöyle devam etti: Saat 20.45-21.15 gibi Akın Öztürk’ün kendisini aradığını, düğüne gelemeyeceğini daha önceden de söyleyen Öztürk’ün aradığı telefon numarasının özel numara olduğunu, bu detayın daha sonra işe yaradığını söyledi.

Şanver, Ünal’ın, “Ankara’da uçuşlar varmış. Hakan Evrim general telefonu yüzüme kapattı. Muhtemel darbe yapıyorlar.” Cümleleri üzerine “Darbe sözcüğünü ilk defa o anda duydum.” dedi.

“DÜĞÜN BİZİM İÇİN BİTTİ”

Şanver, Hakan Evrim’i aradığını ancak telefona çıkmadığını belirterek, ardından Eskişehir BHHM’deki Recep Ünal’ı aradığını söyledi. “Bu andan itibaren zaten düğün bizim için bitti.” diyen Şanver, Ünal’a kimin uçtuğunu sorduğunu, onun da F16’lar ve tankerler cevabıyla durumun vehametinin ortaya çıktığını dile getirdi.

Uçakların, Hava Kuvvetleri Komuta Harekat Merkezi’nin (HKKHM) emriyle uçtuğunu öğrendiğini bildiren Şanver, uçakların en kısa sürede indirilmesi ve başka kalkışlar olmaması için emirler verdiğini kaydetti.

Şanver, daha sonra düğündeki bütün generalleri çağırttığını, kendisine bağlı iki korgeneral, bir tümgeneral ve bir tuğgenerali, ayrıca bazı üs komutanlarını görev için düğünden gönderdiğini söyledi.

Bu sırada Kuvvet Komutanı Ünal’ın “Bir sorti uçuranı divan-ı harbe veririm” şeklindeki direktifini de duyduğunu belirten Şanver, Ünal’a sorarak onun uçağının Atatürk Havalimanı’ndan Sabiha Gökçen Havalimanı’na getirilmesini emrettiğini de kaydetti.

Şanver, “Bu gönderdiğim takviye arkadaşlar gerekli yerlerle temas kurarak komutayı devraldılar. Bizden sonra harekatı yönettiler ve darbe karşıtı harekatı yaparak darbenin akamete uğramasında görev aldılar.” diye konuştu.

“ERZURUM’DA UÇAKLAR HAZIR BEKLETİLMİŞ”

BHHM’deki Recep Ünal ile bir görüşmesinde Erzurum’daki uçakların kalkış için hazırlık yaptığını öğrendiğini bildiren Şanver, “Emrimiz kesindi. Bizden izin almadan uçuş yapmak yoktu. ‘Nereden çıktı bu scramble’ dedim. Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi’nden alınmış, Mutlum general aramış galiba, cerideden öyle okudum ben. Ancak bana onu söylemedi. ‘Derhal iptal ediyorsun’ scramble. İptal et duyacağım’ dedim. O ‘Scramble iptal’ dedi. Ben de duydum telefonda.” diye konuştu.

Şanver, daha sonra ceride kayıtlarından bu uçakların, dönemin içişleri bakanı Efkan Ala’nın uçağına yönelik kaldırılma faaliyeti olduğunu öğrendiğini kaydetti.

Yine bir konuşmalarında Ünal’ın “Komutanım Akgülay albayın kafası karışık” demesi sonrası, Diyarbakır 8. Ana Jet Üssü komutan vekili bu komutanı aradığını belirten Şanver, şöyle konuştu:

“‘Akgülay, kafan karışıkmış, neden kafan karışıkmış söyle bakayım’ dediğimde. ‘Komutanım Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi’ deyince, dedim ki ‘Senin komutanın benim. Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi’nden emir almayacaksınız. Bizden veya BHHM’den, hava kuvvetleri komutanı emriyle emir alacaksınız. Hiçbir uçak kaldırmayacaksınız, şimdi kaldırma o uçakları’ diye Diyarbakır’daki uçaklar için ikaz ettim. ‘Başüstüne’ dedi ama o uçakların kalktığını öğrendik.”

Bir aramasında Recep Ünal’ın değil Albay İsmail Üner’in çıktığını, komutanın da lavaboda olduğunu belirttiğini bildiren Şanver, bundan sonra hep Üner vasıtasıyla talimatlarını ilettiğini kaydetti.

Şanver, bu sırada havuz başından içeride bulunan bir odaya, masa başına geçtiklerini ve harekat merkezi gibi çalışmaya başladıklarını ifade ederek, burada Ünal’ın Akın Öztürk’e ulaşamadığını söylemesi üzerine, kendisinin görüştüğünü açıkladığını bildirdi.

Akın Öztürk’ü aradığını belirten Şanver, şöyle devam etti:

“Komutanım ne yapıyorsunuz?’ dedim. ‘Evdeyim Şanver’ dedi. ‘Uçuşlar oluyormuş, haberiniz var mı?’ dedim. ‘Ben de televizyondan takip ediyorum Şanver’ dedi. Komutanım, ‘Abidin Ünal general sizle görüşmek istiyor’ diyerek telefonu verdim. Benim telefonum aracılığıyla bu iki orgeneral konuştu. Yanımda konuştu. Abidin Ünal’ın söyledikleri sözler hala hatırımda. ‘Uçuşlar oluyormuş, orada senin emrin hilafına darbe mi yapılıyor. Akıncıya git. Orayı kontrol altına al. Orada senin sözünü dinleyecek çocuklar var.’ Bu ibareyi söyledi.”

“SEMİH TERZİ’YE UÇAK VERDİRMEMİŞ”

Şanver, Diyarbakır havaalanına gelen özel kuvvetlerden bir tuğgeneralin, emrindeki 100 kadar özel kuvvetler personeli ile Ankara’ya gitmek istediklerini, kendilerinin bir uçağı bulunduğunu, ancak iki tane de casa uçağı talep ettiklerini öğrendiğini bildirdi.

Mehmet Şanver, şunları söyledi:

“Harekat merkezindeyiz, herkes orada, emir ortada. Diyarbakır bana bağlı, 202 filo bana bağlı. Ama başka bir kuvvete uçak tahsis etme yetkisi daha üst seviyeydi. Kimse karar vermeyince ben dedim ki ‘vermeyeceksiniz.’ Çünkü uçuş bizim kontrolümüzde değil. Çok zor bir karar. Bu kararı verirken çok zorlandım. Ben darbeye karşı harekat yapan bir faaliyeti mi engelliyorum yoksa darbeye destek amaçlı bir faaliyeti mi engelliyorum. Ama bu karar bana ait. ‘Vermeyeceksiniz’ dedim. Söyledim, ilettiler. Sonra tekrar ilettiler bana. Birliğinin ateş altında olduğunu söylüyor. Üstelik oradaki albaya, ‘Akgülay’ albaya küfür de etmiş. ‘Siz ne yapmak istiyorsunuz’ diye. Ben de kararımda direttim. ‘Hayır vermeyeceksiniz’ dedim. Bizim kontrolümüz haricindeki faaliyetlere Hava Kuvvetleri olarak biz destek vermeyeceğiz. Vermedik. Sonra öğrendim Semih Terzi olayını ve rahmetli şehidimiz Ömer Halisdemir’in cansiparane görevini. Bizim de bu olayda bu şekilde bir katkımız olmuş. Bu da ayrıca tarihe düşecek notlar olarak geçti.”

Kaynak: AA