Elime kalemi aldığım günden beri yazarım seküler kesimin iki yüzlülüğünü.
Yazmaya da devam edeceğim galiba.
Çünkü her geçen gün iki yüzlülükte çığır açıyorlar.
Söylemeye gerek yok, bunların kahir ekseriyeti İslam’a mal olmuş ne varsa hepsine düşmanlar.
Müslümanların en ufak yanlışını görseler onu köpürttükçe köpürtürler.
Tek bir kişiye ait olan yanlışı, tüm Müslümanlara hatta İslam dünyasına mal ederler.
Ve bunu yaparken de zerre kadar utanmazlar.
Suçun şahsiliği falan umurlarında olmaz.
Ama oklar kendilerine çevrildiği zaman havaya bakarak ıslık çalarlar.
Yüzlerine tükürsen şükretmeyi de bilmezler. Yağmur yağıyor zannederler.
Yüzlerine anlatsanız yaptıkları yanlışlıkları, iki yüzlü davranışlarını...
Ama siz de… diye başlayan tepkiyle karşılaşırsınız…
Ben yapınca yanlış oluyor onun üzerinde tepiniyorsun da sen yapınca neden hemen “ama siz de” oluyor ki?
Bunlar, aynı zamanda oldukça pişkindir.
Biliyorsunuz kaset savaşları başladı.
Belli ki siyaset yeniden kasetle tasarlanacak.
Gel gör ki, ağız birliği etmişçesine hepsi sus pus…
Sadece kaset mağdurunun tasfiye edilmesini isteyen birkaç kişiden ses çıkıyor.
Şu çıkan kaset muhafazakâr camiada olsaydı gerçekten yer yerinden oynardı diyemiyorum, bunu herkes diyor zaten.
Alıştık artık.
Alıştık buna alışmasına da…
Bunların peşinden giden muhafazakâr camia hiç akıl etmez mi?
“Bu kadar pişkinlik, bu kadar iki yüzlülük fazla artık.” demez mi?
Muhafazakârlara yapılan saldırılar karşısında muhafazakârlar neden sus pus olur?
Neden onların düştüğü çukuru, etrafındaki insanlara, çoluk ve çocuklarına anlatmazlar?
Kaseti dert etmek değil mesele…
Meselemiz kaset de değil.
Meselemiz, bunlara yüz verdikçe bunların tepemize daha çok çıkması ve daha fazla şımarması.
Bir avuç azınlığın bu kadar pervasız olması, onların gücünden kaynaklanmıyor.
Muhafazakâr camianın sessizliğinden, korkaklığından kaynaklanıyor.
“Sosyal medyada neden yoksun?” deyince genelde, sosyal medyayı gayya kuyusu olarak nitelendirip, “Oradan uzak duruyoruz.” diyorlar.
Eyvallah, oralara girip de onlarla didişmekten söz etmiyorum.
Stratejik davranmak gerekiyor.
Onların çektiği bataklığa sürüklenmeden…
Yaparsın paylaşımını, yorumunu, ardına bakmadan çıkarsın.
Taktik bu…
Bizim onlarla didişecek vaktimiz de yok zaten.
Ama onlara meydanı bırakmamak gerekiyor.
Aynı fikirde olanlar, aynı gruplarda toplanmış herkes birbirine propaganda yapıyor ya da gruptakilerden “aferin” almak için grupta sekülerlere saydırıyor.
Onlar senin grupta değil, onlara saydıracaksan git sosyal medyada saydır kardeşim…
İki yüzlülüklerini, pespayeliklerini, pişkinliklerini yüzlerine vurmamız gerekiyor onların. Meydanı boş bırakınca düştüğümüz haller içler acısı.
Bakın işte sokak köpekleri ile ilgili neler konuşuyorlar…
Müslümanlar havyan düşmanı onlar da hayvansevermiş gibi…
Bir mazlum hayvanın tırnağı bile etmeyenler, kuduz köpeklerin saldırısında parçalanan çocukları değil de kuduz köpekleri savunuyorlar.
“Suriyeliler çocuk taciz etti .” deyince şehri yakacak kadar çocuk yanlısı olanlar; çocuk öldüren, sokakları çocuklara dar eden köpeklere sahip çıkıyorlar.
Müslümanlar, başınız varken aklınızı başınıza alın!