Şehrin kalbini, sokağın ruhunu anla

Abone Ol

Şehirler medeniyetimizi yaşadığımız diyorlardır…

Onda yaşayan, hayatın kendi anlamı içinde bir mana arar ve o mana şehre hayat katar…

Şehirleri şehir eyler yaşanmışlıklarımız…

Ne kadar güzel yaşarsak şehri güzel kılarız…

Şehrin kalbi senin önemsediğin kadar çarpar…

Senin verdiğin değer kadar değeri artar…

Sen ne kadar bakarsan şehir o kadar yaşar…

Şehrin de bir canı vardır, acıtırsan canı yanar…

Sokakların, şehrin bir ömürlük hatıra defterindir…

Senin günlüğünü senden önce o tutar…

Sen unutursun belki, o seni senden çok hatırlar…

Senin gülüşün sinmiş ve ifaden çehresine, şehir ezberine geçmiştir seni öylece…

Seni hiç unutmaz şehrin, bir anı gibi saklar içinde…

Her bir kaldırım taşı çocukluğundaki masumiyeti getirir geçtikçe içinden önüne…

Sen ey şehrin yaşayanı, şehrini, sokağını kirletme…

Ömrün duruyor şehrinin ellerinde…

Şehirlerin manası git gide yiterken sessizce…

Ve şehrin koruyanının senin bizatihi kendin olduğunu unuttuğumuz bir çağı yaşıyoruz maalesef…

Elindeki çöpü sokağına atma…

Yeri kirletme hakkını kendinde bulma…

Bir taş gördünse yol ortasında, bir takılan olur diye koy kenara…

En sık yapılan acımasızlık ise hastalıkların yaygınlıkla yayıldığı bilindiği halde sokaklara tükürülmesi…

Kimi zaman bir hastane bahçesinde rastlarsınız bu medeniyet dışı yaban davranışa…

Kimi zaman bir cami çıkışında, cami avlusunda…

Bazen de oyun oynayan çocukların içinden geçerken kocaman abileri yapar bu kötü işleri…

Ondan gören çocuk örnek alarak büyür işte, örnekse en acısı…

Hiç edep duymadan tükürürler işte öylece her yere…

Her yer onunmuş gibi hor kullanır rezilce…

Özellikle erkeklerin bu konuda hatrı sayılır vebali olduğunu, günahlarının bu anlamda çok olduğunu şehirler hüzün defterine not düşüyordur…

Oysa anneler çocuklarına şehrine, sokağına, evine davranır gibi davranmasını öğretmeli…

Şehrin dahi şefkate ihtiyacı olduğunu gönüllerine nakşetmeliler…

Bir karıncanın kalbi kadar hassas olan yaşadığı yerin kıymetini onlara yudum yudum içirmeliler…

Kıymetini bilmediği her şeyin uzağına düşeceği izah edilmeli şehrin yaban yaşayanlarına…

Ahlak ve edep görgü kuralları gereği için de bunları yapmaması gereken insanoğlu…

İnsani ve İslami ahlakın gereği için de bu yaptığı şeylerden men edilmiştir…

Şehrini üzmemeli, kirletmemeli…

Sokağına tükürmemeli, bunu yapanları insani lisan ile ikaz etmeli…

Her bir kötülüğü yenmek için emek vermeli…

Belediyeler bunun için büyük kampanyalar yapmalı, halkı, nesilleri daha da bilinçlendirmelidir…

Şehirlerin kalbi olduğuna inanmayanlar eksik anlıyorlar şehirlerin içini…

Yaşamın içinde anne rolü oynayan şehirler ile büyüyoruz ama şehirleri üzüyoruz…

Şehrin her bir ferdi şehrin kendi sahibi…

Ama her sahip şehrin ortak zenginliği, değeri…

Şehrin birlikte yaşayanları yaşayanlara ve şehre haksızlık etmemeli…

Gürültü yapıp bir başka insanı rahatsız etmemeli…

Saatler söylerken sesli olunacak zamanı ve olunmayacak zamanı…

Uymuyor birçok kişi…

Davranışlarımıza dikkat etme bilinci baskıcı bir anlayış biçimi değil…

Bilakis bir başka insanın yaşam hakkına riayet etme erdemliliğidir…

Kendin için istemediğini bir başkası için istememek kalbin iyi niyeti…

Şehirlerin bizden istediğidir…

Herkes nerde o eski günler diye hayıflanırlarken…

Kimse kendinin bile eskisi gibi olmadığını bilmemektedir…

Özlenen eski şehirleri getirmek…

Şehirleri temiz tutmak…

Sokağın eski neşesini sağlamak için elimizden geleni yapmak elimizde…

Zira dünyevileşmenin en mahsun zamanını yaşadığımız bu çağda…

Bize kalan şehrin kalbidir, hissettirdiği huzurdur…

Medeniyetlerimizin anlamı ve ifadesi olan diyarlarımızın kıymetini hakkıyla bilmiyoruz…

Azalan güzellikler yine gelip bizi buluyor hüzün ile…

Neye kötü bakarsak kötü yaşamak düşüyor insana…

O yüzden şehrin kalbini kırmamak için şehrin kalbini daha iyi anlamaya bakmalıyız…

Gerekirse sokak sokak…

Mahalle mahalle örgütlenip…

Şehrimizi ve sokağımızı temiz tutuyoruz etkinlikler oluşturmalıyız…

Belediyelere, halka, annelere, öğretmenlere, abilere, ablalara, caminin imamına, hepimize çok iş düşüyor…

Bu kocaman işin üstesinden gelmek hiç de zor değil…

Bizim olan diyarın her bir köşesi sanki evimizin bir köşesi bilinci ile yaşarsak şehir ve sokak bizden memnun kalır…

Bizden memnun kalırsa şehir memnun eder bizi…

Bizden sonraki nesillere miras olan tertemiz, ahlak kokan bir şehir bırakmak için hep birlikte bir şeyler yapmaya niyet edelim…

Kentlerin ve sokakların kalbinden gönül rahatlığı ile geçelim…

Şehir şiirdir, sokak çocukluğun…

Kentler sözündür, özündür…

Sen nasılsan şehrin de öyledir…