Senelerdir toplumumuzda inancımıza ters olarak yaşadığımız durumlardan birini size arz etmek istiyorum.
Ramazan ayı, maddi-manevi birçok konuda daha hassas olunması îcâb eden bir zaman dilimi iken, çevremize baktığımızda hiç de öyle olmadığını üzülerek görmekteyiz.
Özellikle imkân sahiplerinin, ihtiyaç sahiplerine yardım amacıyla düzenledikleri iftar davetleri ve yemekli toplantılar belki de büyük zıtlıkların yaşandığı yerler ve zamanlar olarak karşımıza çıkıyor.
Zengin menü çeşitleriyle donatılmış iftar sofralarında hem iftariyelik dediğimiz çeşitler, hem de peşine sıraya koyulan ağır yemeklerle, insanlar normal bir öğünde yiyecekleri miktarın çok üzerinde yemeye âdetâ kendilerini zorluyorlar.
Ramazan ayı dışında, tek bir öğüne üç öğünü sıkıştırarak yemek pek yapılmazken, niçin özellikle Ramazan ayında bu uygulanıyor anlamak mümkün değil…
Ve esas, iftar sonrası sofraların durumuna baktığımızda, durumun gerçekten içler acısı olduğunu görüyoruz. Sadece tadına bakılmış veya küçük bir kısmı alınarak yarım bırakılmış iftariyelikler, içecekler ve birazı yenilip çoğu tabakta artık olarak bırakılmış ana yemeklerin olduğu sofralar… Sanki yemek yenilmiş gibi değil de, bir anlamda tarumar olmuş bir sofra enkazıyla karşı karşıya kalıyoruz.
Ve sonra görevlilerin el çabukluğuyla bir kutuya veya derin bir çöp kutusuna hızla boşalttıkları bu yarım bırakılmış tabaklardan geriye kalan manzara, hâlâ yenebilecek özellikte olan birçok yemeğin ve iftarlık malzemelerin bir kutuda birleşerek âdetâ bir yemek çöpüne dönüşmesi…
Geçen hafta katıldığım, oldukça geniş çaplı davetlisi olan bir iftarda durum, maalesef en az bu kadarla tasvir edilebilirdi. Kur’an okunarak başlanan ve sofra duasıyla bitirilen iftar sonrası böyle olmamalı diye düşünüyorum. Bu manzarayı bu Ramazan bir akşam daha görmeye gerçekten kalbim razı gelmediği için, iftar davetlerine gitmeyi tercih etmiyorum. Ancak elbette bu bir çözüm değil. Bu sebeple, yıllardır ülkemizde aynı tarzda süren bu korkunç israfı, en yüksek makamdan çözüm bulunur ümidiyle buradan size yazmayı arzu ettim.
Şöyle bir baktığımızda, ikinci bir çeşidin çoğunlukla olmadığı Peygamber (s.a.v.) sofrasından ne kadar da uzak bizim iftar sofralarımız…
Gerçek ihtiyaç sahipleri sofralarında bir çeşidi bile zor bulurken, böylesi sofralarda yemeklerin çoğunun çöpe atılmasını, takdir edersiniz ki hiçbir gerekçe haklı gösteremez.
Belki bir hesap yapılsa, bütün Türkiye’de atılan ekmek, sebze-meyve ve hazırlanmış yemeklerle bütün ihtiyaç sahiplerinin doyurulduğu açıkça görülebilir.
Fizyolojik olarak insan vücudunun takatini aşan ve ciddi sağlık problemlerinin oluşmasına zemin hazırlayan böylesi sofralarda yemenin veya iftar etmenin insanlara kattığı maddi-manevi hiç bir değer olmadığı gibi, bilakis toplumsal ve bireysel zararlar söz konusudur.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Mâlûmunuz üzere, ülkemizde ciddi oranda artış gösteren insülin direnci, obezite (aşırı kilo) , diyabet ve hipertansiyon gibi önemli hastalıkların temelinde, toplumumuzdaki beslenme yanlışlarının son derece büyük katkısı bulunmaktadır. Özellikle büyük, küçük her yaşta görülen obezite problemi sonucu, birçok kronik hastalık daha genç yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Obeziteye tek çözüm gibi sunulan mide küçültme ameliyatlarıyla, çoğu insan hayati tehlike yaşamakta veya ciddi komplikasyonlarla yaşamaya mahkum olmaktadır.
Her mevsim birçok nimetin bahşedildiği güzel ülkemizde bu derece israfın yapılması bir yana, bu şekilde sağlıksız beslenmenin sebep olduğu birçok hastalıkla toplum olarak uğraşmamız, en hafifinden kendi ayağına kurşun sıkmak gibi bir örnekle açıklanabilir.
Bütün dünyada tıp alanında yapılan birçok araştırma ve bilimsel çalışmada, beslenmenin ciddi derecede düzenlenmesiyle obezite, diyabet ve insülin direnci gibi birçok hastalığın tedavi edildiği gösterilmiştir. Dikkatle baktığımızda bu hastalıkların yalnız olmadığı, kişide başka birçok sağlık problemini de beraberinde getirdiği âşikârdır ve bilimsel bir gerçektir.
Hülâsa sizin önderliğinizde, toplumda ve devlet kurumlarında başlatılacak bir düzenleme hareketi ve bu konularda alınacak tedbirler, hem gıda israfını önlemede, hem de insanımıza sağlıklı bir beslenme metodu kazandırmada ve hem de toplumda hızla artan ciddi kronik hastalıkların önlenmesinde veya artış hızının yavaşlatılmasında çok büyük önem arz edecektir. Ayrıca ülkemize ciddi anlamda ekonomik tasarruf sağlamada da etkili olacaktır.
Dünyada birçok ülkede ciddi oranda obezite ve diyabetin artmasıyla, ülkeler bu konularda tedbirler almaktadır. Ülkemiz ve nesillerimiz için, sağlık konularında geri dönüşsüz bir noktaya gelmeden, acilen bir takım tedbirlerin alınması çok ciddi bir ihtiyaçtır.
Temelden ve hücrelerden itibaren sağlıklı olmakla ve ayrıca beslenmenin sağlıklı olmadaki muazzam etkileriyle ilgili yaptığım çalışmalarımla ve edindiğim bilgi birikimiyle topluma ve ülkemize hizmet için her zaman hazırım.
Bu konuda yapacağımız her çalışma ve alınacak tedbirler, gelecek nesillerin hastalıksız yaşaması, kendi sağlığının sorumluluğunu alması ve maddi-manevi güçlü bir toplum olmamıza ciddi katkı sağlayacaktır. İnandığımız değerleri yaşadığımız sürece, ancak o inancın sahibi oluruz…
Şimdiden ilgi ve alakalarınız için teşekkürlerimi sunarım.
Saygılarımla.
Yazarın web adresi: www.emineakin.com