ABD’nin Ortadoğu’daki bazı ülkelerden askerlerini, savaş uçaklarını ve hava savunma sistemlerini çekeceği yönündeki haberler Arap sokağında son günlerde üzerinde en çok konuşulan ve yorum yapılan konuların başında geliyor.
Wall Street Journal gazetesi, Biden yönetiminin Afganistan’dan sonra bölgenin diğer ülkelerindeki Amerikan askeri varlığını önemli ölçüde azaltmayı hedeflediğini, Pentagon'un Kuveyt, Irak, Ürdün ve Suudi Arabistan'da konuşlu 8 Patriot Hava Savunma Sistemi’ni çekeceğini öne sürdü.
Haberde ayrıca Eylül 2019’da Suudi Arabistan’a ait petrol tesislerine düzenlenen saldırılardan sonra bu ülkeye konuşlandırılmış olan Yüksek İrtifa Terminal Alan Savunma Sistemi’nin (THAAD) da çekileceği belirtildi.
İran destekli Husilerin Yemen’den Suudi Arabistan topraklarına insansız hava araçları ve füzelerle yoğun saldırılar gerçekleştirdiği bir dönemde böyle bir çekilmenin gerçekleşmesi Riyad’ı Tahran karşısında tamamen savunmasız bırakmak anlamına gelir.
Bu arada, İngiliz Financial Times gazetesi, Suudi Arabistan’ın Pakistan’a yıllık 1,5 milyar dolarlık petrol yardımını yeniden başlatma kararı aldığını yazdı.
Riyad, Pakistan ile 2018 yılında imzaladığı 6,2 milyar dolarlık borç ve petrol antlaşmasını geçen yaz iptal etmiş ve İslamabad’a verdiği 1 milyar doları ivedi olarak geri istemişti.
Pakistan’a desteğin kesilmesinin sebebi, İslamabad’ın Ankara’yla olan iyi ilişkileriydi.
Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Türkiye ve Malezya’yla yakınlaşan İmran Han’ı kendine göre cezalandırıyordu.
Daha da ötesi, genç prens, İslamabad’ı Ankara’ya daha fazla yaklaşması halinde Suudi Arabistan’daki Pakistanlı işçileri bir gecede ülkelerine geri göndermekle tehdit etmişti.
Suudi Arabistan’ın Pakistan’a yardımı kesme konusunda geri adım atmasını Joe Biden başkanlığındaki ABD Yönetimi’nin İran’a yaklaşımı, Ortadoğu’daki askeri varlığını azaltacağı ve hava savunma sistemlerini çekeceği haberleriyle birlikte okumak gerekiyor.
Kısaca ifade etmek gerekirse, Riyad, bölgesel denklemde ve özellikle İran’a karşı İslamabad’ı kaybetme gibi bir seçeneği olmadığını anladı.
Kuveytli ünlü akademisyen ve siyaset bilimci Abdullah en-Nefisi, Körfez ülkelerine ABD’nin bölgedeki askeri varlığını azaltmasından ve hava savunma sistemlerini çekmesinden sonra Türkiye’yle askeri işbirliği anlaşmaları imzalamaları tavsiyesinde bulundu.
Suudi Arabistan’ın Pakistan’a petrol yardımını yeniden başlatma kararı da Riyad’ın bir süre sonra Ankara’nın kapısını çalacağı ve Türkiye’yle ilişkilerini normalleştirme yönünde adım atacağı yorumlarına yol açtı.
Bu beklentinin gerçekleşmesi halinde normalleşmenin sağlam bir zeminde gerçekleşmesi için Ankara’nın ihtiyatlı davranması ve acele etmemesi gerekiyor.
Türkiye, Körfez’in maceraperest prenslerinin keyiflerine göre diledikleri zaman düşman ilan edecekleri ve husumette ileri gidecekleri, diledikleri zaman da sanki hiçbir şey olmamış gibi dostluk bekleyecekleri, gel denildiğinde gelecek ve git denildiğinde gidecek bir ülke değil.
“Yunanistan’la ortak tatbikat” ve “ Türk ürünlerini boykot” gibi saçmalıkların gelecekte yeniden yaşanmaması için yakın geçmişin sağlıklı bir muhasebesinin yapılarak gerekli taahhütlerin alınması şart.