Sanatçılara koltuk verilmeli mi?

Abone Ol

Yine mi iktidar? 

Yine mi kültür?

Yine mi kültür-sanat eksikliği?

Bitmeyen mevzumuz…

Bitmeyecek zaten. Zira bu mesele kuşakları kapsayan bir çabaya dayanır. Üstelik kültür-sanatta gelişim, siyasi iradenin dışında da gerçekleşir. Burjuvadan bölgesel faktörlere kadar çok sayıda etken mevcut.

Bazı ‘muhalif’ yazarların yeniden gündeme getirmesiyle beraber konu tartışılır oldu.

Daha önce bu sayfada mevzuu çokça ele aldım. Aynı şeyleri tekrar etmek istemem. Meselenin siyasi iradeye yansıyan ve pratikte karşılığı olan kısmına dair dikkat çekmek istediğim husus var…

Memleketin eser üretimine dair umut vaat eden isimleri için ne yapılmalı?

Kültür ve sanat ile alakalı önemli mevkilere mi getirilmeliler?

Kritik noktalarda pozisyon almaları mı sağlanmalı?

Hayır! Kesinlikle hayır.

AK Parti iktidarında böyle bir eğilim mi var? Evet. Önemli konumlara önemli isimler getirilmeye çalışılıyor.

Elbette ‘önemli isim’ ifadesini açmak lazım.

Kültür ve sanat alanında eser ve fikir üretecek isimler… Evet. Çok önemli kesim. Fekat üretecek isimleri koltuğa getirmek, üretimi sekteye uğratmak manasına gelir.

Üreticileri, üretime sokmak lazım. Üretmelerini kolaylaştırmak, engelleri kaldırmak ve yol açmak gerek.

Söz konusu koltuklara getirilecek isimlerse bu alana yakın kişilerden seçilmeli. Doğrudan üretici olmayabilir. Araziyi, mecrayı yakından bilmesi gerekir.

Güvenilir ve kitap okuyan/film izleyen bürokrat olması kafi gelmez. Olmaz. Olayın teorisyeni ile pratisyeni bir arada olmalı. Ama illa da mecranın içinde, yöresinde bulunmalı.

Ya üreticiler? Onlar için ne yapılmalı?

Herkesin aklına gelebilecek şeyler malum. Alanın ilgilisinin de bildiği daha teknik şeyler de var.

Lakin başka bir şeyden bahsetmek istiyorum.

Üretim alanlarıyla ilgili yarı resmî kurumlar oluşturulmalı. İran’daki Fârâbî Sinema Vakfı’na benzer oluşuma gidilmeli. Bunun tiyatro, müzik ve diğer sanat dalları için de örnekleri çoğaltılmalı.

Burjuva ve devletin Batı’da yaptığının ortası bir oluşum sağlanmalı…

Bu oluşumlar ‘sinema üniversitesi’ gibi yeniliklerle desteklenmeli.

Üretimi kolaylaştıracak kurumlar yerele sirayet etmeli.

İmkan sağlayacak fekat patronluk yapmayacak oluşumlar gerçekleştirilmeli.

Üreticiler de koltuklarda değil buralarda yetiştirilmeli. Mevcut üreticiler, usta-çırak usulüyle yeni üreticiler dünyaya getirmeli…

Belli bir siyasi görüşün taraftarı sanatçı yetişsin diye değil! Tam aksi, hiçbir siyasi bakışa angaje olmayacak, sadece yerli, sadece milli olabilecek anlayışların beslenmesi adına harekete geçilmeli.

AK Parti’nin kültürel alanda iktidarı neden ele geçiremediği minvalindeki tartışma fazlasıyla uygunsuz. AK Parti, kültürel iktidarı ele geçirmesin zaten. Sadece ve sadece, bugüne kadar yok sayılan ya da alakasız şekilde tanımlanan, bu toprakla irtibata dayalı anlayışın ve üretimin önünü açmalı. Bunun için kadrolar oluşturulmalı. Fekat bu kadrolar parti adamı olmamalı. ‘Bu ülke’nin adamı olmalı.

Netice-i kelam…

Sanat, pahalı bir uğraş. Sanatkarın, hayat gailesini düşünmeden üretim yapması desteklenmeli.

“Her isteyene para verilmeli” demiyorum. Olmaz öyle şey.

Üretimin önündeki engeller kaldırılmalı.

Yol açılmalı.

Gerisini tarih halleder…