Bugün 8 Mart 2021.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü.
Bazılarına göre yalnızca ‘Kadınlar Günü’.
Aslına bakılırsa kapitalist firmalara ve sisteme göre kadınların günü.
Bugün iç çamaşırından araba markalarına kadar sanayinin her alanında kadının metalaştırıldığı, değersizleştirildiği, değerinin objeleştirildiği bir dönemi yaşıyoruz.
Yüzde 25’ten yüzde 50’ye varan fırsatlar ve indirimler varsa hele “çok da şey yapmayıncılık” oynayabiliyoruz.
Emeği kutsal olan kadınlar için kutlanmaya başlanan 8 Mart bir yana, kadınların emeklerinin yalnızca kadınlıkları olduğunu söyleyen sevimsiz kapitalizme söyleyecek çok sözümüz var!
8 Mart 1857. ABD’nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisi iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlar. Polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verir. İşçilerin cenaze törenine 10 bini aşkın kişi katılır.
164 yıl önce yaşanan bu trajedi tüm dünyada emekçi kadınlar üzerinde bir etki uyandırır.
Peki Türkiye’den bazı emekçi kadınlarla ilgili; sinema filmi, tiyatro oyunu, müzikal ve beste çalışması gibi sanat çalışmaları yapmak istesek hangi kadınları işlememiz gerekir diye düşündüm.
Bunlar öyle kadınlar olsun ki verdikleri emekle bir ülkeye nefes, bir nesile umut olmalıydılar.
Aklıma hemen şu kahraman kadınlar geldi. Bu 8 Mart’ta kadın derneklerimizin onları hatırlamalarını umut ediyor, sanatçılarımıza da bu kadınlarımızın hayatlarının ilham olmasını diliyorum.
Şerife Bacı: Kastamonulu Şerife Bacı, Kurtuluş Savaşı’nda 9 aylık bebeği ile cepheye silah taşırken donarak şehit olur.
Fatma Seher Erden: Erzurumlu Kara Fatma olarak da tanınır. Eşi Binbaşı Ahmet Bey’in Sarıkamış’ta şehit olduğu haberini aldıktan sonra Mustafa Kemal Paşa ile görüşür, milli mücadelede yer almak ister. Batı cephesinde görev alır. Yalnızca kadınlardan oluşan bir birlik kurar ve Yunanları bozguna uğratır.
Halime Çavuş: Erkek kılığına girerek Kurtuluş Savaşı’na katılır. Mühimmat taşır, askere yardımcı olur. Uzun yıllar Halim Çavuş zannedilir. Düşmanın açtığı ateş sonucu ayağından yaralanır ve gazi olur.
Tayyar Rahmiye: Adanalı Rahmiye Hanım, 1920 yılında Türkler ile Fransızlar arasında yapılan savaşa katılır. Önemli keşifler yapmıştır. Türk askerlerinde yorgunluk sebebiyle bir duraksama olunca, “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” der ve askerlerin toparlanmasını sağlar. Aynı muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit düşer.
Ümmiye Koçak: 1957 yılında Adana’da Çelemli Köyü’nde doğar. Köy kadınlarının yaşadıklarını tüm dünyaya göstermek için, 2001 yılında “Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu”nu kurar. Tarlalarda çalışarak kazandığı paraları biriktirerek kadına karşı şiddet sorununu anlatan “Yün Bebek” filmini yazıp ve yönetir. “Yün Bebek” filmi, Ümmiye Koçak’a New York Avrasya Film Festivali’nde “Sinemada en iyi Avrasyalı Kadın Sanatçı” ödülünü kazandırır. 11 tiyatro oyunu yazar. Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu ile yaklaşık 500 kez sahneye çıkar.