Kimle konuşsak, kimi dinlesek ağzında hep “Biz neden böyle olduk?” klasiği geçiyor. Biz neden böyle olduk, nerede o eski günler…
Eskiden anaya babaya kaş kaldırılmazdı şimdi ana-baba cinayetleri vuku buluyor vs. vs.
Kişinin mayasını oluşturan şeyler yaratılıştan sonra biliriz ki yiyip içtikleridir. Yiyip içtiklerimiz bizim mayamızı oluşturduğu gibi yiyip içtiklerimizin mayasını da geldiği yol belirler.
Yani yolun temizliği ya da kirliliği, nelere bulaştığı, nelerden uzaklaştığıdır mayamızı belirleyen…
Rızkımızı temin ettiğimiz bu yoldaki helal ya da haram bağlantıları üzerimize geçen halleriyle mayamızı oluşturur.
Sürekli at eti yiyen bir adam düşünün. Ya sürekli olarak mısır tüketen birisi? Ya da durmadan tavuk eti yiyen birisini düşünün. Sürekli pirinç tüketen ya… At eti yiyen adamın kasları sert olmuyor sadece, mizacı da sert oluyor. Mısır tüketen birisinin sinir katsayıları çok yüksek olması bu tesirin bir göstergesi. Ya da sürekli tavuk eti yiyen birisinin korkma eğilimin yüksek olması. Pirinç yiyenlerde oluşan B1 eksikliği ve buna bağlı bazı yetilerin kaybı.
Bunlar fiziki tesirler. Bir de ruhi tesiri var ki bu konu çok daha dikkatlice üzerinde durulması gereken yönüdür.
Kazancımızın helal ya da haram olması yapıp ettiklerimiz üzerinde aşikâr bir tesire sahiptir.
Haram kazanç denilince aklımıza sadece hırsızlık, gasp, yağma vs. elde edilen kazanç mı geliyor?
Eğer öyleyse yanlış yerde duruyoruz. Örneğin bir işçinin mesai doldurmak için çekirdek çitlemesi, ayak sürümesi kazancına haram karıştırmaz mı?
İşe geç gelmek için türlü bahaneler bulup işten erken ayrılmak için amelenin kötüsü görüntüsü sergilemesi kazancına şüphe düşürmez mi?
Bir işten memnun olmadığını gidip açık açık konuşmak yerine o işte çalışırken hastalık bahanesiyle izin istediği günde başka iş görüşmelerine gitmesi, hatta orada test çalışması yapması kazancının helalliğini gidermez mi?
Yiyip içtiği bozulan insanın mayası bozulmaz mı? Mayası bozulan insanın halleri bozulmaz mı? Halleri bozulan insanın düzeni bozulmaz mı?
Şimdi soruyorum “Biz eskiden böyle değildik neden böyle olduk” sorusunun cevabı “Neden olmayalım ki” şeklinden öteye geçebilir mi?