IKBY Başkanı Mesud Barzani, Irak’tan ayrılma ve bağımsızlık referandumu kararında ısrar etti ve Türkiye’nin, İran’ın, Bağdat’ın tanımayacaklarını ilan ettikleri tartışmalı referandum önceki gün gerçekleştirildi.
Referandum öncesinde ve sonrasında Erbil’den dünya kamuoyuna yansıyan fotoğraf karelerinde en çok dikkat çeken, İsrail bayrakları oldu.
Daha da ilginç ve bir o kadar da üzücü ve acı olan ise İsrail bayraklarına herhangi bir tepki gösterilmemesiydi.
IKBY’nin gerçekleştirdiği referanduma en açık destek Tel Aviv’den geldi.
İsrail’in sadece Irak’ın kuzeyinde değil, Suriye’nin kuzeyinde de bir Kürt devleti kurulmasını arzu ettiği sır değil.
Fakat Türkiye’yi kuşatma ve Arap coğrafyasıyla arasında bir tampon bölge oluşturma fikrinin yalnızca İsrail’e ait bir proje olduğunu zannedenler fena halde yanılırlar.
Resmi açıklamalarında Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olduğunu dile getirmesine rağmen sırf Türkiye’nin önünün kesilmesi için Irak’ta ve Suriye’de Kürt devleti kurulması fikrini destekleyen birçok devlet var.
Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri.
Suudi Arabistan-BAE eksenine yakın isimlerin ağız birliği etmişçesine IKBY’nin düzenlediği referandumu savunan yorumlarda bulunması tesadüf olamaz.
Ayrıca bu fikir yeni de değil.
İsterseniz henüz referandum vesaire gündemde dahi değilken Suudi Arabistan Kralı’nın danışmanlarından General Enver Işki’nin konuyla ilgili yaptığı açıklamaları bir hatırlayalım.
Haziran 2015’te Amerika’daki İsrail yanlısı lobi kuruluşlarından Council on Foreign Relations (CFR)’de konuşan Işki, barışçıl yollarla “Büyük Kürdistan”ın kurulması için çalışmak gerektiğini belirterek, İran, Türkiye ve Irak’ın her birinin topraklarından üçte biri kopartılarak “Büyük Kürdistan”ın kurulmasının söz konusu üç ülkenin bölge üzerindeki emellerini frenleyeceğini söylemişti.
Bu sözlerin sahibi Suudi Arabistanlı emekli general, son dönemde iyice su yüzüne çıkan Riyad – Tel Aviv ilişkilerinin mimarlarından.
Hâlihazırda resmi bir sıfatı olmadığı ve açıklamalarının Riyad’ı bağlamadığı ifade edilse de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde Mısır darbesini destekleyenlerin neredeyse tamamının “Büyük Kürdistan” projesinden yana olduğu söylenebilir.
“İkisi de Arap ülkesi olan Irak’ın ve Suriye’nin bölünmesini Arap ülkeleri istemez” diye düşünenler olabilir.
Fakat bu düşüncenin pratikte bir karşılığı yok.
Irak’ı bu noktaya getiren Amerikan işgaline en büyük desteğin yine Arap ülkelerinden geldiği unutulmamalı.
IKBY’de yapılan referandum bölgede iyice yaygınlaşmaya başlayan “İsrail’in dostluğu bize yeter” inancına yeniden dikkat çekti.
Bölgedeki birçok rejim bu düşünceyle hareket ediyor.
Örneğin Mısır diktatörü Abdülfettah Es-Sisi.
Ülkesinde ne yaparsa yapsın İsrail’le dostluğunun istikbalini garanti edeceğine, kendisini her türlü tehdide ve tehlikeye karşı koruyacağına inanıyor.
Suudi Arabistan’ı bir süredir fiilen yöneten Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ı Tel Aviv’e yaklaşarak ülke içinde baskıların dozunu artırmaya ve pervasızca hareket etmeye sevk eden de yine aynı düşünce.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün 2017-2018 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada söylediği “Dünya İsrail’den ibaret değil” sözü tam olarak bu inançta ve düşüncede olanlara cevap veriyor.
Yani önümüzdeki süreçte bir anlamda İsrail’in dostluğunun yeterli olup olmadığı da sınanacak…