Ne diyor Kılıçdaroğlu?
Yeni Anayasa’da ilk 4 madde asla değişmeyecek.
Başbakanlık sistemi olmayacağı gibi tartışılması dahi gündeme gelmeyecek.
Ve cumhurbaşkanını halk seçmeyecek. Eskisi gibi meclis atayacak.
Olmaz arkadaş.
Kılıçdaroğlu’nun talepleri yetersiz. Daha ilerici, daha yenilikçi fikirler gerek.
Bence değil cumhurbaşkanı, başbakan dahi atanmalı.
Düşündüm taşındım bir model oluşturdum kafamda.
Ve dedim ki bu fikrim Kılıçdaroğlu’nu cezbedecek.
Bizi ülkece ihya etmiş, demokrasimizi tüm dünyanın gıpta ile baktığı seviyelere getirmiş, geçmişi gurur ve başarı öyküleri ile dolu parlamenter sistemimizden asla vazgeçmeyerek, bir atamalar demokrasisini hayata geçirebiliriz mesela.
Nasıl mı?
Önce seçim yapılacak.
Sandıktan çıkan sonuçlara göre partilerin meclisteki sandalye sayıları belirlenecek.
Yemin töreni ve meclis başkanının seçilmesi ile parlamento göreve başlayacak.
(Bu arada andımız yeniden gelecek ve yalnızca öğrenciler değil, her oturum öncesi meclis başkanının yönetiminde milletvekilleri de okuyacak)
İlk olarak başkanın kim olacağı mecliste oylamaya açılacak.
367 çoğunluğu bulan aday başbakan olacak.
İlk turda sonuç alınamadıysa ikinci tur oylamaya geçilecek.
Yine yeterli çoğunluk bulunamıyorsa kararı ÜAK verecek ( üst akılı kurulu ).
Seçmenin göremediğini görecek, anlayamadığını anlayacak, gözetemediği hassasiyetleri gözetecek ve seçilmiş parlamenterlerden çok daha üstün ve bilge zatlardan oluşacağı için aklıma ilk bu geldi.
Üst kurul üyeleri, RTÜK, YSK, AYM,YÖK,HSYK gibi yapılardan gelecek isimler ile teknokrat ve beyaz Türklerden belirlenmiş seçkin bürokratlardan oluşacak.
Bu elit zümre, meclisin seçemediği ( hiçbir zaman da seçemeyeceği) başbakanın atamasını yapacak. Başbakan’ın kim olacağı kurulun taktiri ve insafına bırakılacak.
Ülkenin başbakanı seçildikten sonra bu kez sıra bakanlar kurulu kabinesinin oluşturulmasına gelecek.
Kabine, ağırlıkta atanan başbakanın belirleyeceği isimlerden şekillenecek.
Örneğin, dışişleri. içişleri, milli eğitim, sağlık ve maliye bakanını atanan başbakan atayacak.
Diğer bakanlıklar, mecliste yer alan partilerin aldıkları oy oranına göre pay edilecek.
Tasarılar önce mecliste görüşülüp onaylanacak sonra ÜAK’da tamam derse yasalaşacak.
Cumhurbaşkanı meclis değil, ÜAK ( üst akıl kurulu atayacak )
Atanan cumhurbaşkanı sadece makamında oturacak.
Hiçbir yasal yetkisi olmayacak ama temsili bir önemi olacak.
23 nisan,19 mayıs gibi resmi bayramlarda protokolün en önünde yer alıp korteji selamlayacak ve bir konuşma yapacak.
Bu arada cumhurbaşkanı sadece bu tip etkinliklerde konuşabilecek.
Cumhurbaşkanın hiç olamayacak yetkilerinin sınırları, yeni ve özgürlükçü anayasada yasalarla belirlenecek.
Gelen yabancı cumhurbaşkanları cumhurbaşkanımızca en iyi şekilde ağırlanacak.
Devletimizin dış itibarının nadide bir vitrini olacak.
Suya sabuna dokunmayan, önüne gelen her dosyayı, her talebi onaylayan( Cevdet Sunay misali), pek tabi konuşmayan, lüks vazoda narin bir süs çiçeği olacak bizim cumhurbaşkanımız.
Düşündüm taşındım ve dedim ki kendi kendime;
Madem istenen böyle temsili bir reis i cumhur, o halde cumhuriyet tarihimize damgasını vurmuş Milli Şeflik unvanı yeniden getirilsin.
Yarım asır Türk siyasetinde etkili bir aktördü milli şefimiz İsmet İnönü.
22 yıl ülkeyi yönetti ama vatandaş sadece pembe köşk ile Çankaya arasındaki güzergahtan geçerken, makam aracının içinde görebildi milli şefini.
Sonra yeniden düşündüm taşındım ve dedim ki kendi kendime, ÜAK acaba cumhurbaşkanlığı için sayın Kılıçdaroğlu’nu mu seçse.
Bu fikrimi zekasına, entelektüel derinliğine acayip saygı duyduğum sevgili dostum Erem Şentürk ile paylaştım.
Tuna: Usta sana bir şey soracağım.
Erem: Sor kardeşim!
Tuna: Sence Cumhurbaşkanlığı makamına Kılıçdaroğlu atansa uygun olur muydu?
Erem: hımmm ( saygılı ve mülayim bir kişilik olduğu için yaklaşık bir 5 saniye düşündü )
Erem: Olmazdı kardeşim