İstanbul’a üniversite sınavını kazanmış bir genç olarak gittiğimde 19 yaşındaydım. Güzel İstanbul’un Belediye Başkanı SHP’li (bugünkü CHP) Nurettin Sözen’di. Toplanmayan çöplerin, akmayan suların hikâyesini yaşayarak bilenlerdenim. Bulaştıkları yolsuzluk ve hırsızlıkları ise tüm Türkiye biliyor…
Peygamber övgüsü almış bu güzel şehri, bu pisliklerden kurtarmak için 27 Mart 1994 yılında yapılan seçimlerde kimsenin beklemediği bir isim başkan seçildi. O isim Recep Tayyip Erdoğan idi. Bu seçim zaferiyle Türk siyasi hayatı yeni bir sürece girmişti.
TÜRK SİYASİ HAYATINDA YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI
Türkiye ve İstanbul’un üzerine çöken kara bulutlara karşı Refah Partisi her yıl “İstanbul’un fethi” adı altında bir kutlama programı düzenlerdi. Çünkü Fatih’ten sonra İstanbul’un bir kez daha fehmedilmeye ihtiyacı vardı. İstanbul’un üzerine çöken “Osmanlı ve İslam düşmanlığı” anlayışı Müslümanlara nefes aldırmıyor, Osmanlı’nın izlerini bir bir yok ediyordu…
İşte böyle bir dönemde Türkiye, 27 Mart sabahı Erbakan, Erdoğan ve Refah Partisi gerçeğine uyandı. O günlerde Müslüman halk ve Refah Partisi; “Gerici”, “yobaz”, “irticacı”, “mürteci”, “çağdışı”, “kara çarşaflı”, “örümcek kafalı”, “habis ur”, gibi aşağılayıcı ifadelerle hedef alınırdı!
O karanlık günlerin ortasında kazanılan İstanbul Belediye Başkanlığı adeta tüm Türkiye’yi aydınlatmak için yanan bir meşale olmuştu.
İSTANBUL YENİ BİR KUŞATMA ALTINDA
Türkiye’yi kuşatan, İstanbul seçim sonucuna etki etmek isteyen ABD, İngiltere, Fransa ve İsrail’in donanmaları Akdeniz ve Kıbrıs etrafında cirit atıyorlar. İstanbul, karadan, denizden, içerden, dışardan, sandıkta ve sokakta bir kuşatmayla karşı karşıya. 1453’te İstanbul’u Fetheden Fatih’in torunlarıyla, zulüm 1453’de başladı diyen I. Konstantin’in torunları arasındaki mücadelenin sonucu 23 Haziran’da belli olacak.
Saadet Partisi’nin ne yapacağını biliyoruz. İlk seçimde 103.300 oy alan adayı ile 4 milyonun üzerinde oy alan adaylarla yarışacaklar. Saadet Partisi, seçmenlerinin AK Parti adayına oy vermesini istemediği gibi AK Parti adayının kazanmaması için de elinden geleni yapıyor.
SAADET PARTİSİ SEÇMENİ NE YAPMALI?
Saadet Partisi seçmeni, Peygamberin müjdesi, Fatih’in mirası, Necmeddin Erbakan’ın emaneti, Erdoğan’ın zafer anıtı İstanbul’un CHP’ye gitmesine izin vermez. Bu müjdeyi, bu mirası, bu emaneti, bu zafer anıtını AK Parti’den alıp; İslam’a, Peygambere, ezana kin kusan zihniyete teslim etmez. Erbakan ve Erdoğan’ın CHP zulmünden kurtardığı İstanbul’u; AK Parti’den alıp CHP’ye vermez.
SP, Konstantin’in anahtarı olmak isteyebilir, ancak seçmeninin Fatih’in anahtarı olacağına hiçbir şüphem yok.
Saadet Partisi Hatibi Hasan Damar, “Saadet Partisi anahtardır. İstanbul’da AK Parti’ye kaybettirdik, yine kaybettireceğiz” sözüyle övüne dursun ama seçmen “İslam ve vatan düşmanlarına anahtar olmakla övünmeyecektir.”
Müslüman halkların umut ışığını söndürmek Saadet Partisi’ne verilmiş bir görev olabilir, ancak seçmeni, SP ile aynı düşüncede olmayacaktır!..