Rojava-8 PYD  yönetimi

Abone Ol

PKK/PYD gerçekten Rojava’da kime karşı savaştı, nereyi savaş vererek ele geçirdi ve en önemlisi binlerce Kürt gencini İŞİD’e karşı cepheye/ölüme sürünce hedef olarak gösterdiği Bağımsız Kürdistan’ı kurdu mu/kuracak mı?

Türkiye’nin hatta dünyanın gündeminden son iki yıldır hiç düşmeyen Rojava bölgesi ve şuan yönetimi elinde bulunduran veya elinde olduğu bilinen PKK/PYD’nin yönetim şekli ve Eqolojik Demoqratik Rojava devrimi diye bize tanıtılan yönetimin gerçekte ne olduğuna geçmeden önce, orada bir devrim var mı ona bakalım…

Bir yıl boyunca El-Nusra saldırılarını gündemde tutarak, daha sonra da İŞİD saldırılarını bahane ederek Kürtler üzerinde muazzam bir algı oluşturan; binlerce Kürt gencinin ulusçu damarını okşayarak saflarına katan, daha sonra cenazeleri üzerinden her türlü propaganda ile cenaze sahiplerinin ulusçu damarını kabartan, makyajlı kadın savaşçılarla dünya kamuoyunda enformasyon yapan…

Kürtleri; Türkiye’de Erdoğan’a, Kürdistan’da Barzani’ye düşman etmek, İslam ve İslam milleti halklara düşman etmek için her türlü yalan, montaj foto/video, hile ve tezgaha başvuran PKK/PYD gerçekten Rojava’da kime karşı savaştı, nereyi savaş vererek ele geçirdi ve en önemlisi binlerce Kürt gencini İŞİD’e karşı cepheye/ölüme sürünce hedef olarak gösterdiği Bağımsız Kürdistan’ı kurdu mu/kuracak mı?

PKK/PYD, Kürtlere vatandaşlık ve mülkiyet hakkı bile vermeyen Esed Baas rejimi ordusu ile tarih boyunca savaşmadığı gibi, Suriye Halk direnişi başladığından bu yana da asla savaşmadı. Esed, Rojava’nın kontrolünü; Suriye muhalefetine bağlı güçler ve/veya Kürtler bir şekilde ele geçirmesin, Baas rejimine karşı bir cephe de burada açılmasın diye ideolojik kardeşi ve kadim fedai güçleri olan PKK/PYD’ye iç savaş bitene kadar emanet etti. Yani PKK/PYD’yi de tıpkı Lübnan sınırını emanet ettiği Hizbulah gibi orduya bağlı milis güçleri olarak görevlendirdi.

Şayet PKK/PYD, Rojava bölgesini Suriye ordusundan almış, işgalden kurtarmış ve Kürdistan kurmuş ve/veya devrim yapmış olsaydı; Esed güçlerinin varlığına son vermesi, istihbarat bürolarını kapatması, bayraklarını indirmesi, Bağımsızlık ilan etmesi ve Kürdistan Bayrağı asması gerekmekteydi ki bunların hiç biri olmadı ve olmayacak da…

Rojava bölgesinin her yerinde Esed askerleri var, muhaberat büroları açık ve faal, askeri üsler onların elinde, PKK/PYD bu üslerde görev yapan Esed güçlerine bekçilik ve korumalık görevini yürütmektedir. Kurduğu sözde Kantonların yöneticileri devamlı olarak Esed bakanları tarafından denetlenmekte, maaşları Esed rejimi tarafından ödenmektedir. Kamişlo askeri üssü; Rus, Esed, İran ve YPG tarafından ortak (Rus Kanal 1 TV görüntülerini yayınladı) kullanılmaktadır.

Bu gerçek zaten PYD tarafından da artık inkâr edilmemekte, Esed rejimi de PYD ordumuza bağlı bir milis gücüdür, onların zaferi bizim zaferimizdir demektedir. PYD’nin Esed’e bağlı bir milis gücü olduğu tüm Dünya tarafından da bilinmekte ve kendisi de zaten rejim muhalifi bir güç olmadığını her fırsatta deklare etmektedir.

PYD lideri Salih Müslim’in ve diğer PYD yöneticilerinin ‘Bizim Bağımsız Kürdistan kurma gibi bir hedefimiz yoktur, kimin böyle bir hedefi ve hayali varsa bizi emellerine alet etmesin. Biz Esed ile Demokratik Suriye’yi inşa edeceğiz. Şartlar oluştuğunda YPG de Suriye ordusuna katılmaya hazırdır’ açıklamaları her kesin malumudur.

PYD’nin İŞİD ile de ittifakına dair belgeler ortaya çıkmışken hala Rojava’da bir devrim olduğuna inanmak ve/veya PKK/PYD’nin Suriye’de Kürdistan kuracağına inanmak akılsızlığın ötesi ve bunu iddia etmek de insanların aklıyla alay etmektir. Dünya kamuoyu ortaya çıkan PYD-İŞİD ittifakına dair kripto belgeleri konuşuyorken hala PYD’den de bir yalanlama gelmemiştir.

Sözde İŞİD ile mücadele ettiklerini iddia eden; ABD, Rusya, İran, Hizbullah ve Esed şimdiye kadar nasıl ki İŞİD’e karşı bir saldırı gerçekleştirmediyse PYD’de de İŞİD ile savaş adı altında Suriye muhalefetinin elinde olan Azez’e saldırmaktadır. Hâlbuki İŞİD, Rakka’dadır, Musul’dadır. Azez, İdlip, Haleb ve Türkmendağı bölgesinde İŞİD olmadığını artık çocuklar bile bilmektedir. Ancak İŞİD bahanesiyle yola çıkan tüm güçler Haleb, Azez, İdlip ve Türkmendağına saldırmaktadır.

Kısaca Rojava devrimi veya Suriye Kürdistan’ı hikâyesini özetleyen Kürtçe bir deyim vardır: ‘Ki mir çu ji kise bave xwe’ (Kim öldüyse babasının namı hesabından gitti)

Binlerce Kürt genci öldü, öldürüldü, göç etti, ettirildi. Senaryosu iyi yazılmış savaş tiyatroları mazlumların kanları üzerinde sahnelendi, Kürtler birbirlerine düşman oldu, İŞİD ve El-Nusra tiyatro oyunlarıyla Kürtler İslam’dan soğutuldu, sakallı dedesine, komşusuna düşman edildi, Kürtler, ümmetin mensubu olan halklara düşman edildi ve sonuç olarak yine kazanan; Katil ve zalim Esed rejimi oldu.

Tabi bu kazanım Esed’in hakkıdır da…

Çünkü Hafız Esed zaten Kürtlerin dedesiydi, onun döneminde Kürtler zevk u sefa içinde, huzur ve barış ortamında yaşadı. Haliyle oğlu Beşar da Kürtlerin babasıdır; Kürtlere haklarının hep fazlasını vermiş onlara göz bebeği gibi bakmış, yememiş yedirmiş, içmemiş içirmiş, Kürtler 1 hak istemiş ise o 2 vermiş, Kürtler kimlik istemiş ise o mülkiyet, eğitim hakkı, bakanlıklar hatta Kürdistan’a bağımsızlık da vermiş ama Kürtler Esed rejimini iyiliklerine karşı mahçup olduklarından haya edip bağımsızlığı kabul etmemiş… Kürt çocukları Esed’e kurban olmayacak da kime olacak.(!?)

PKK/PYD’nin Eqolojik Demokratik Kanton’larına gelince…

Kominizmin Öcalan tarafından tanımlanan versiyonu olan ve ‘Apoculuk’ olarak adlandırılan ideolojiyi esas alan Öcalan’ı tüm Kürtlerin tek önderi ve mutlak lider kabul eden ve Kongra-Gel’i en üst yasama organı kabul eden, KCK üst yönetimine bağlı faaliyet gösterdiklerini tüzüklerine de yazan ve ‘Demokratik Öz Yönetim’ olarak isimlendirilen ancak isimden başka bir yerde Demokrasiye rastlamanın mümkün olmadığı Kominist tek parti rejimidir.

Kantonları PYD’nin kurduğu ve koordinatörlüğünü de PYD başkanı Salih Müslim’in yaptığı TEV-DEM ‘Tevgera Civake Demoqratik’ (Demokratik Toplum Kongresi) yönetmekte. Kantonların yönetim kurullarında görev alanların tümü PYD tarafından atanmaktadır.

PYD/YPG veya TEV-DEM’de görev almak için Öcalan’ın tezi olan ‘Demokratik Uygarlık Metodu’nu benimsemek ve önder Öcalan ile gurur duymak, ona sadakatten ayrılmamak ve onu özgürleştirmek için mücadele etmek yemini etmek ve bunu görev olarak kabul etmek zorunlu. (Türkiye’deki Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalma yeminini ve Atatürk’ü ulu önder kabul etme zorunluluğunu ve Atatürk’ü koruma kanununu hatırlayınız…)

Hali hazırda Afrin Kantonu yöneticisi Hevi İbrahim, Cezire Kantonu yöneticisi Ekrem Heso, Kobani Kantonu yöneticisi ise PYD lideri Müslim’in oğlu Enver Müslim’dir. Kanton yöneticileri de tıpkı YPG komutanları gibi PYD eş başkanlarının yakın akrabalarıdır. Her üç kantonda da;

1-PYD dışında tüm siyasi partilerin faaliyeti yasak.

2-Bağımsız Kürdistan için faaliyet yapmak yasak.

3-PYD ve Esed rejimi aleyhine sivil de olsa protesto eylemi yapmak yasak.

4-PYD ve Suriye bayrağı dışında Kürdistan ulusal bayrağı dahil tüm bayraklar yasak.

5-PYD bürolarından izin almadan sosyal medyada (Twitter ve Facebook) hesabı açmak yasak.

6-PYD’nin izin vermediği her türlü basın-yayın ve enformasyon faaliyeti yasak.

7-Karma eğitim veren yatılı kutsalsız devrim okuluna 15-35 yaş arası tüm kız ve erkeklerin gitmesi zorunlu.

8-Dhkp-c, Mlkp, Tikko ve diğer Türksolu terör örgütlerinin bile kampları ve faaliyetleri serbest ancak ENKS üyesi Kürt partilerinin faaliyetleri ve Peşmerge girişi yasak.

9-Kobani Savaşı, öncesi ve sonrasında ülkeden çıkanlardan tekrar evlerine dönmeleri PYD’nin müsaadesi dışında yasak.

10-Rojava’da Türkiye medyası, Kürdistan medyası faaliyetleri de kanallarını izlemek de yasak.

PYD, şimdiye kadar başta Celadet Bedirhan Platformu başkanı aynı zamanda Şepal Partisi lideri ve SUK üyesi olan Mişel Temo’yu, Temo’nun yerine geçen yeğenini, Yekiti Partisi sözcüsü Şarzat Hacı Reşit’i, Bedro aşireti lideri Abdullah Bedro’nun iki oğlunu ve daha birçok muhalifi suikast ile öldürmüştür. PYD lideri Salih Müslim’in ağabeyi olan Prof.Dr. Mustafa Müslim başta olmak üzere binlerce Müslüman Kürdü de sürgün etmiştir.

PYD güçleri tıpkı Türkiye’de PKK’nin yaptığı gibi; Öcalan’ın şu günü-bu günü, Şuranın direnişi-buranın direnişi bahanesiyle sık sık kepenk kapattırıyor. Herkes bir çocuğunu YPG’ye katılması için eğitilmek üzere Kandil’e göndermek zorunda, çocuğunu vermeyenler Erdoğancı, Berzanici, İşidçi diye yaftalanıp göçe zorlanıyor. Şimdiye kadar göç ettirdikleri muhaliflerinin ev ve mülkleri PYD yandaşlarına verildi. Bu sebeple halk içinde birbirlerini bu şekilde suçlamalarla şikâyet etme had safhada. PYD kendine muhalif olanlar için hiçbir suç bulamasa da ‘esrar ekme’ yalanıyla kendine itaat etmeyenleri zindana atıyor. Hali hazırda binlerce Kürt genci bu tarz mesnetsiz suçlamalarla hapiste tutuluyor.

Kantonların okullarında eğitim veren tüm öğretmenler PKK’nin Kandil kadrosundan; Eğitim sistemi dinsiz marksist/leninist ve iç düşman-dış düşman teması üzerine kurulu. Erdoğan ve Berzani Kürtler için en tehlikeli liderler olarak Kürt çocuklarının beynine nakşediliyor. Komün hayat esas alındığı için ‘Mala Gel’ (Halk Evi) ismiyle her yerleşim yerinde bir ev var. Bu evlerde karma kalınıyor ve her türlü parti faaliyeti buradan yürütülüyor.

Tüm bu gerçekler herkes tarafından dile getiriliyor ve oradaki despot tek parti rejimi herkesçe biliniyorken, hala; Türkiye’de Rojava devrimi edebiyatı yapanları, eqoloji ve demokrasi diyenleri, özgür yaşam, öz yönetim diyenleri Rojava’da ikamet etmeye, buna imkanları yoksa da tatillerini orada geçirmeye davet ediyorum…

Selam ve dua ile…