Masanın açıkladığı “Mutabakat Metni” her şeyi geriye, eski haline döndürmeyi vadettiği için doğal olarak bu başlığı hak ediyor…
Masa her ne kadar astrologların kullandığı manada bir “retro” görüntüsü arz etse de benim kastım tamamen kelimenin Latince anlamı üzerinden ilerleyecektir; retrospektif bakışın hakkını da yemeden…
Çünkü retrospektif bakış, geçmişin tecrübelerini hesaba katarak geleceğe dair fikirler üretir; ama “retro” geçmişte kalmayı ve ona hasretle ulaşmayı önceleyerek, bugünün modası yapmaya çalışır…
İyisi, kötüsü ayırt edilmeden bugüne taşınan geçmiş, hiçbir tecrübesi olmadığı için sürekli hatalar yapan, adeta başı dertten kurtulmayan bir çocuğun hayatına benzer…
Mutabakat Metni de daha ilk bakıştan itibaren bu kanaati besleyen maddelerle dolu…
Ne yapacaklarmış peki?
Bizi istikrarsızlıklarıyla ve krizleriyle iflah etmeyen, Parlamenter Sisteme geri döneceklermiş…
Halkın seçeceği Cumhurbaşkanını “sembolik” yapacaklarmış…
Peki, en büyük krizlere hatta 28 Subat’a sebep olan “hükumeti kurma görevine” ne yapacaksınız?
Çünkü yapacağını yapan ve kriz için başkasına ihtiyaç duymayan bir yetki bu…
Ya da en önemli kurumların yöneticilerini atama yetkisini ne yapacaksınız?
Başbakanla ya da seçilenle kafası uymadığında elindeki “anayasal yetkiyi” kafasına göre kullanmasının önüne nasıl geçeceksin?
Aynı partiden olan Cumhurbaşkanları bile Başbakanlarla krizler yaşamadı mı?
-Davutoğlu’nun olduğu masaya bu soruyu sormak da ayrıca bir garip olabilir tabi…-
Bu ülkede vesayeti besleyen bütün sistemler sivilleştirilmiş ve siyasetin dairesine alınmışken, yeniden aynı yere dönmek de vaatler arasında…
FETÖ tecrübesinin ödettiği acı fatura hala zihinlerde daha düne dair bir bedel iken bunu vadedebilmek de ayrıca manidardır…
FETÖ, PKK ve Batı’ya gülümseyen “retro” vaatler, karşılık bulmuyor da değil, muhataplarından…
Masanın inkarına rağmen “selam”ı alanların açıklamaları, bunu çok açık olarak ortaya koymaktadır…
Metin zaten yapılmakta olan onlarca şeyi de vaat ediyor…
Belli ki yaşadıkları ülkeye bile yabancılar ve Erdoğan hırsıyla körelmiş bakışları yapılanları bile göremiyor…
Ama bu miyopluğun yansıdığı metinle, komik hale düşmekten bile çekinmemişler…
En basit örneği vadedilen istihdam rakamlarıdır…
Şu an bile yılda bir milyondan fazla, beş yılda da beş milyondan fazla istihdamın yapıldığından habersiz, “Beş yılda beş milyon yeni istihdam oluşturacağız” diyorlar…
“İşsizliği bitireceğiz” diyorlar ya…
Teknolojide, enerjide, AR-GE faaliyetlerinde, savunma sanayiinde nelerin yapıldığından habersiz onlarca vaadi yazmaya da yazımın hacmi yetmez…
Bu metnin kısa özeti dört madde ile şudur bana göre…
-Yapılabilmesi için anayasa değişikliğine ihtiyaç duyanlar…
-Zaten yapılanların vaadi…
-Geçmişte bizim anamızı ağlatanların tekrar hayata geçirileceği…
-Birde kanun ve yasalarımızda hali hazırda var olan hükümler için “daha etkin hale getireceğiz”li vaatler; tabi kime göre ve nasıl olduğu muğlaklığı ile…
Yeni denecek, satırlar arasına sıkışmış şeylerin de bir hükmü yok bumlar dışında…
Bu gerçekle birlikte seçmen bir karar verecek…
İleriye mi gideceğiz yoksa “retro” vaatlerle geçmişin “kör” karanlığına takılıp, yeni vesayetlerin ve krizlerin kapısını mı açacağız…
Belediyelerindeki açık adaletsizlik ve yolsuzluklarıyla birlikte bunları vaat edenlerin; “85 milyonu kucaklayacağız” vaadi ise daha şimdiden koskocaman bir hayaldir…
Mesele bu kadar açıktır…