Rektörler ve Seçimleri 2

Abone Ol

Yazının 1. bölümü için tıklayınız

Geçen hafta bahsettiğimiz Giresun Üniversitesi, Tirebolu İletişim Fakültesi’ndeki mescid sıkıntısının çözülmediğini öğrendim.

Üniversitelerimizin bu çağdışı zihniyetten kurtulması gerekiyor.

Ama mesele sadece bu değil…

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde dört başı mamur bir ‘Paralel Yapı’ temizliği gerçekleştirilemedi.

Refah Partisi’nden milletvekili adayı olmuş Rektör Hüseyin Akan’dan böyle bir temizlik çok beklendi ama olmadı. Görevini tamamlamasına beş ay kalmışken ümit de kalmadı.

Başlamaz, başlasa da tamamlayamaz, artık buna gerek de duymaz.‘Benden sonra tufan’…

Diğer üniversitelerde durum nedir bilemiyorum, Ondokuz Mayıs Üniversitesi tam bir Paralel Yapı cenneti. Üstelik Rektörlük Seçimlerini yönlendirebilecek çoğunlukta.

Neyse ki, Cumhurbaşkanı, oy çoğunluğuna göre sıralanarak önüne gelecek üç adaydan dilediğini rektör olarak atayabiliyor.

Rektör adayları atanabilmek için Paralel Yapı mensubu öğretim görevlilerine göz kırpmak zorunda değillerse de YÖK’ün listesine girebilmek için oy çokluğuna ihtiyaçları var. ‘Kırk satır mı, kırk katır mı?’ dilemması.

Amerikan sisteminde, rektörler, dekanlar, bölüm başkanları göreve seçimle gelmiyor.

Harvard Üniversitesi’nde Dekan olan Henry Rosovsky bunu şöyle açıklıyor:

“Çünkü öğretim üyelerince yapılan seçimler genellikle zayıf liderlerin iş başına gelmesine yol açar”

Rosovsky’nin ‘Üniversite – Bir Dekan Anlatıyor’ kitabında ‘elleri titreyerek yazdığı’ satırlara dikkat edin; “Her şey daha demokratik davranarak düzelmez. Ayrıca demokratik uygulamalar ile her şeyin daha iyi gitmeyeceğini de biliyoruz.”

Cumhurbaşkanlığı, önümüzdeki aylarda başlayacak rektörlük seçimlerine yetiştirilmesi hedeflenen bir çalışma yapıyor.

Seçim yerine adaylar dosyalarını YÖK’e gönderecekler, YÖK de adaylar arasında uygun olanları Cumhurbaşkanı’na sunacak. Bu çalışma bir torba kanunla Meclisten hızlı bir şekilde çıkartılacak.

Böylece Üniversitelerde seçim gerginliği son bulmuş olacak.

Üniversitelerin demokratik ve özerk yapısına zarar vereceği iddiasıyla bu sistem çok tartışılacak olsa da Paralel Yapı’yla beraber din ve devlet düşmanlarının tasfiyesi bakımından en uygunu.

Üniversiteler, rektörlük seçimlerinin yapılacağı tarihten bir yıl öncesinde gerilmeye başlıyor. İnsan ilişkileri geriliyor, seçim kampanyaları boyunca bilim adamları ideolojik olarak kamplaşıyor, partizanlaşıyorlar.

Atamaların ardından da durum öyle hemen ve kendiliğinden düzelmiyor. Atanamayanlar hayata küserek ve bir komplo teorisi muhayyilesiyle var olan gerginliği arttırarak gelecek seçimlere kadar, dört yıl boyunca ‘sebep olanlar edebiyatının’ peşinde koşuyor.

Üniversitelerimizde Rektörlük seçimleri ve atamalarının mevcut haliyle devam etmesi, Cemaat – Vakıf Üniversitelerine müdahaleye imkân vermemesi bakımından, bahse mevzu torba yasanın bir an önce yürürlüğe girmesini zaruri hale getiriyor.

Bu yasa ile enikonu bir temizlik yapılarak üniversitesine bir mescidi çok gören çağdışı rektör ve dekanların da tasfiyesi sağlanmış olacak.