Bir haftadır Kıbrıs’tayım. Recep Akdağ’ın Kıbrıs’tan Sorumlu Başbakan Yardımcısı olması Kıbrıslı Türkleri oldukça memnun etmiş görünüyor. Akdağ’a buradaki insanlar çok büyük umut bağlamış durumdalar. Özellikle Sağlık Bakanı olarak Türkiye’de gerçekleştirdiği köklü reformları Kıbrıs’ta da hayata geçirmesi en büyük dilekleri. Çünkü sağlık Adada ciddi sorun.
Kıbrıslı Türkler, Sayın Bakan’ın disiplinli, açık görüşlü ve ezber bozan tavrına güveniyorlar. Görüştüğüm ve sohbet ettiğim kişilerden hiçbirinin Kıbrıs meselesi konusunda Akdağ’tan bir beklenti içerisinde olmadığını gördüm. Onlar, KKTC’nin kronikleşmiş sorunlarının bir an önce çözülmesini bekliyorlar.
Kıbrıs’ta var olan sorunların çözümü noktasında insanlar KKTC yönetimi yerine Türkiye’yi görüyor. Tuhaf ama hakikat böyle. Bu nedenle, burada yaygın olan kanaati, “Türkiye burada ne isterse o olur” şeklinde özetleyebiliriz. Aynı zamanda İnsanlar sorunların çözümünü KKTC’nin şimdiki ve gelecekteki idarecilerinden bekleme konusunda umutsuz görünüyorlar. Demek ki, KKTC’deki siyasiler halkın güvenini yeterince sağlayamamış. O nedenle tek umutları Türkiye.
İşsizlik her geçen gün kartopu etkisiyle büyürken, ilginç bir şekilde yabancı ülkelerden çok sayıda kişi Kıbrıs’ta iş bulmak için her gün gümrükleri aşındırıyor. Örneğin geçtiğimiz yıl 15 KKTC vatandaşının çalıştığı küçük bir işletmede bugün itibariyle 3 KKTC vatandaşı 12 Vietnamlı çalışıyor. Ve bu sayılar katlanarak artıyor.
Adaya gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerin başında Zafer Burnu’ndaki kilise geliyor. Gel gör ki, doğru dürüst bir yolu bile yok. 1900’lü yılların başında İngilizlerin Mağusa-Lefke arasına demiryolu inşa ettiğini bilince, haliyle durum daha can sıkıcı oluyor.
İyi bir planlamayla Ada, spor, sağlık ve eğitim üssüne dönüştürülebilir. Ancak bugüne kadar günübirlik politikalarla işler yürütülmüş ve uzun soluklu bir vizyon ortaya konmamış. 15’i aşkın üniversitede 115 ülkeden yaklaşık 100 bin civarında öğrenci Adada eğitim alıyor. Bunların yaklaşık 30 bini Türkiye dışından geliyor. Öğrencilerin çoğu yetersiz ulaşımdan dolayı KKTC’yi doğru dürüst gezme imkânı bulamıyor. Tarihi yerlerin bakımının çok iyi olduğu da söylenemez. Doğa, deniz ve kültür turizmi geliştirilmeye çok müsait ama bu minvalde ciddi çabalar henüz gözükmüyor. Turizm, gece kulüpleri ve kumarhaneler üzerine bina edilmiş vaziyette.
Sayın Akdağ’a buradan istirham ediyorum. Kıbrıs’la ilgili bilindik cümleleri tekrarlamayın. Kıbrıs’a sadece Ankara’dan ya da yalnızca Lefkoşa’dan bakmayın. Köy köy gezin ve sorunları yerinde tespit edin. Kıbrıs sorununa değil, KKTC’ye odaklanın. Kimsenin size hazır şablon bir Kıbrıs sunumu yapmasına müsaade etmeyin. Tarımdan turizme, sağlıktan eğitime her alanın yeniden resmini çektirin, eski resimleri kullanmayın.
Resmi cenahın sizi teslim almasına müsaade etmeyin. Hatta gizliden çıkıp gelin, yerinde müşahede edin olan biteni. Hiçbir siyasi partiye yakın durmayın ve destek olmayın. Sadece siyasetin çıtasını yükseltecek hamleler yapın.
Buradaki insanlar sizden çok umutlu, onları klişelerle hüsrana uğratmayın. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kendi düzeninin bozulmasından endişe edenlere meze etmeyin. Son olarak asla pes etmeyin ve moralinizi bozmayın. Göreceksiniz ki, Kıbrıslı Türkler’in Türkiye’ye bakış açısı hızla değişecek…