Cami mahyalarını “Elveda Ya Şehr-i Ramazan” cümlelerinin süslediği günlerdeyiz. Başı, ortası derken sonuna geldik Ramazan ayının. Dün gece becerebildiysek Kadir gecesini de idrak ettik. İhtiyatlı olanlarımız son on günün tek gecelerinin, takva ehli ise bir ay boyunca tek günlerin gecelerinin kadrini bilmeye gayret etti. Dün gece itibariyle memleketin semalarında urûc eden sadece melekler değildi. Fecrin doğuşuna kadar telefonların sosyal medya hesaplarından ve SMS-MMS servislerinden milyarlarca kandil tebriki de arzın sathından semanın derinliklerine gönderildi ve geri geldi. Bugünü saymazsak iki gün sonra bayram sevincine şahitlik edeceğiz. Böylece “Acısıyla-tatlısıyla bir Ramazan daha geçti hayatımızdan.” deyip önümüzdeki Ramazanlara bakacağız.
Ramazan tat almayı bilenler için gönüllerde harika lezzetler bırakmıştır şüphesiz. Her ne kadar manevî olarak feyiz aldığımız, ibadetlere daha bir sarıldığımız, yardımlaşma ve dayanışma adına insanların dertlerine çözüm aradığımız bir zamanı idrak etmiş olsak da gündemin can sıkan gelişmeleri de Ramazan ayının “acısıyla” hanesine yazılmış oldu.
MAK Danışmanlık Şirketi’nin “Türkiye’de Toplumun Dine ve Dinî Değerlere Bakışı” başlıklı anket çalışmasının sonuçları benim açımdan Ramazan’ın en acı olaylarından biri olarak kayda geçmiş oldu. Anket çalışması, Ramazan ayının ortalarında yani geçen hafta yapılmış. 23 il, 154 ilçede ve 5400 kişi le yüz yüze görüşülerek sorulara cevap alınmış. Ankete katılanların %49’u 18-35 yaş aralığında, %40’ı 35-65 yaş aralığında ve %11 ise 65 yaş üstü.
Daha ilk soruya verilen cevapların yüzdelik dağılımı bir klişeyi yerle yeksan ediyor. “Allah’ın varlığına ve birliğine, bizi yaratıp yaşattığına inanıyor musunuz?” sorusuna EVET cevabını verenlerin oranı %86 oranında çıkmış. Yani ankete göre vatandaşlarımızın %86’sı şeksiz şüphesiz mümin. Ankete katılan vatandaşlarımızdan %6’sı “Evet, Allah’ın sadece varlığına, bizi yarattığına inanıyorum ama her şeye karıştığına ve karışacağına inanmıyorum.” demiş. Cevaptan ne kastedildiği biraz muallak ama bu guruptakiler “deist” olma yoluna girmiş gibi. Vatandaşlarımızdan %4’ü “Hayır, Allah’a inanmıyorum” cevabını vermiş. Yani ateist nüfusumuzda çok belirgin bir artış var. Ankete katılanların %4’ü ise bu soruya cevap vermemiş. Ya soruyu çok özel buldular ya da hâlâ Tanrı’nın varlığı üzerinde düşünüyorlar ki kararsız kalmışlar. İlk sorunun ortaya çıkardığı “acı gerçek” bundan 20 sene önce güzel yurdumun insanın %99’u Müslümandı, lakin şimdi Müslümanların sayısı ankete göre %86’ya düşmüş. Yani %13’lük bir gerileme var. “Türkiye dindarlaşıyor” deyip “Din Dersi istemezzük” naraları atanlara duyurulur: Dindarlaşmıyoruz, dinsizleşiyoruz.
Çalışmanın ikinci sorusu “Meleklere inanıyor musunuz?”. Ankete katılanların %75’i meleklere inandığını söylemiş. %10 yine cevap vermekten kaçınmış. Ancak asıl mesele “Hayır, gözümle görmediğim şeylere inanmam!” diyen %15’lik kesim. İlk soruyla birlikte düşündüğümüzde, ankete katılan vatandaşlarımızın %11’i Allah’ı görerek iman etmiş ya da Allah’ı görebileceğini düşünüyor. Meleklerin görülmesinin mümkün, Allah-u Teâla’yı ise dünyada görmenin mümkün olmadığını düşündüğümüzde, vatandaşın kafasının oldukça karışık olduğu sonucuna varabiliriz. Aynı kafa karışıklığı “Kuran-ı Kerim’in vahiy yoluyla geldiğine inanıyor musunuz?” sorusunun cevaplarında da kendini göstermiş: Evet %76, Hayır %14, Kararsız %10.
Köşesinden Aydınlık yarınlara bakan yazarımız sevinebilir ama benim açıdan şok edici bir acı sonuç da “Evinizde Kur’an-ı Kerim var mı?” sorusuna verilen cevap. Ankete katılan vatandaşların %33’ünün evinde Kur’an-ı Kerim yokmuş. Aslında buradan itibaren anketi okumayı bırakmak gerekiyor ama ben sonuna kadar devam ettim.
Anketi bulup okuyun lütfen. Çok çarpıcı neticeler var. Ezberleri bozan çok ilginç ve bir o kadar da üzücü tablolar var. Anketlerin %+-2 oranında yanılma payı vardır. Ben bu anket için %+-5 yanılma payı düşünüp öyle okudum. Sonuç yine hüsran oldu benim adıma. Üstelik anket, dinî duyguların zirvede olduğu, zamanda ve mekânda dinî hatırlatacak yığınla manzaranın bulunduğu, iftar ve sahur sofralarının kurulduğu, Ramazan ayında yapılmış. Anket, 30 büyükşehrin yanı sıra 23 ilde yapılmış. Söz konusu 23 il Anadolu’nun daha mütedeyyin bilinen illeri. Acaba daha farklı bir zamanda yapılsaydı ya da daha farklı iller seçilmiş olsaydı durum ne olurdu? Düşünmek bile istemiyorum.
Ey Müslüman anne-babalar, ey Müslüman STK’lar, ey cemaatler, ey tarikatlar, ey din dersi öğretmenleri, ey iktidar, ey muhalefet, ey Müslüman dedeler ve nineler… Hâlâ %99’unun Müslüman olduğunu düşünen halkım ey! Neredesiniz? Siz buradaysanız üzerinde durduğumuz “burası” neresi?
Ve sen ey Müslüman olmayan yazar, siyasetçi, öğretmen, akademisyen, kanaat önderi, sanatçı…! Bu toprakların gençleri ateistleştikçe kazandığını düşünüyorsan büyük bir yanılgı içindesin. Gençleri Allah’ı tanımaktan, İmam Hatiplerden, din derslerinden, Kuran kurslarından alıkoydukça hep beraber kaybedeceğiz…