Puslu dünya atlası

Abone Ol

Biraz kasvetli bir yazı olacak ama dünyanın genel gidişatı, manzarayı zaten net olarak ortaya koyuyor.

Dünya politik bir belirsizliğin içinden geçiyor. Çin Devlet Başkanı Şİ Jinping ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi gibi liderlerin Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 78. oturumunda göze çarpan yokluğu, günümüzün sayısız jeopolitik zorluklarını tekrar gündeme taşıdı. Ukrayna savaşından yapay zekâ ve silahlanma yarışına kadar dünyanın küresel görünümü pek parlak değil. Üstelik gidişatın daha da kasvetli olacağını düşünenler var.

Görünen o ki küresel meselelerde endişe verici nedenlerin sayısı artıyor.

Bu dönemin en kritik ve hassas ilişkisi sayılan ABD-Çin ilişkilerinin durumu, son dönemde artan diplomatik temaslara rağmen olumsuz seyrediyor. Çin'in askerden askere olan iletişimi yeniden başlatmayı ve bir kriz iletişim kanalı kurmayı reddetmesi; bu olumsuz havayı daha da artırıyor. İyimser analizler bile iki ülkenin yakın gelecekte bölgesel ya da küresel sorunlar karşısında anlamlı bir iş birliği yapabileceğini düşünmüyor.

Bu arada Çin’in dinamiklerine bakıldığında, kendi politika boşluklarından kaynaklanan önemli ekonomik zorluklarla karşı karşıya olduğu görülüyor. Ancak sorunlar içeriden kaynaklansa da ortaya çıkacak sonuçların Çin'le sınırlı kalmayacağı biliniyor. Çin özelinde yaşanan her olumsuzluk, küresel ekonomik büyümeyi de derinden etkileyecektir. Uzmanlar, bu çerçevede Çin yönetiminin, ülke içindeki ekonomik sıkıntının da etkisiyle yurt dışında daha agresif davranma eğilimine girebileceğini ön görüyor.

Kuzey Kore’deki hareketlilik de Hint-Pasifik bölgesinde suları ısıtan bir başka risk faktörü. Kendi nükleer cephaneliğinin hem boyutunu hem de kalitesini artırmaya devam eden Pyongyang rejimi, giderek daha gelişmiş balistik füzeleri test etmeye devam ediyor. Bu bağlamda Kuzey Kore, nükleer yeteneklerinin kabiliyetini artıracak nükleer silahlı bir denizaltıyı yakın zamanda tüm dünyaya tanıttı. Hızını alamayan Kim Jong-Un’dan, nükleer ve füze programlarından ödün vermesini ya da bunları tartışmaya açmasını beklemek ütopik olur.

Doğu Avrupa’da da işler, karar vericilerin umduğu gibi gitmiyor. Ukrayna'nın aylar önce başlattığı karşı taarruz, sınırlı bir ilerleme kaydetse de iyi konuşlanmış Rus güçleri, Ukrayna'nın doğu ve güneyinin büyük bölümünü kontrol etmeye devam ediyor. Bu durum, artık ikinci yılına giren savaşın bir süre daha devam edeceğini gösteriyor.

Geçtiğimiz NATO zirvesinde yalnızlaştırılmış bir Ukrayna lideri vardı. Batılı büyüklerine siteme başlayan Zelenskiy, yine de onlardan gelişmiş silahlar temin ettikçe mevcut askerî gidişatın kendi lehine döneceğine inanıyor. Putin ise savaşın maliyetini karşılayabileceğini düşünmekle birlikte Amerika ve Avrupa'nın Ukrayna'ya desteğinin azalmasının ‘an meselesi’ olduğuna inanıyor. Devler liginde mücadele devam ederken tahıl koridoru boşta, açlık tehlikesi ise kapıda bekliyor.

Küresel perspektiften dünyanın puslu manzarasına bakmaya devam edelim. Dünyada yaklaşık 15 milyon kişinin hayatına mal olduğu açıklanan pandeminin ardından kuraklık da geçtiğimiz yaz zirve yaptı. Dünyanın dört bir yanından yetkililerin Birleşik Arap Emirlikleri'nde BM İklim Değişikliği Konferansı (COP28) için bir araya gelmesine ise az bir süre kaldı. Hükûmetlerin iklimle ilgili endişeleri kısa vadeli ekonomik önceliklerinin önüne geçer mi, buna evet demek zor. Söz konusu iklim değişikliği olduğunda ülkeler “siz başlayın biz yetişiriz” duyarsızlığıyla topu birbirine atmaya devam ediyor.

Orta Doğu açısından da ekrandaki görüntü net değil. İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri normalleştireceği düşünülen ABD ara buluculuğundaki bir anlaşma için müzakereler sürüyor. İmzalanması hâlinde bu anlaşmanın İsrail-Filistin diplomasisine ihtiyaç duyduğu ivmeyi kazandırabileceği ifade ediliyor. Bunların hepsi elbette erken mülahazalar. Dış politikada akslar her an değişebilir, bunu sayısız tecrübe ile biliyoruz.

Etrafı dağıtanların toplamadığı oyuncaklar, tüm dünyada irili ufaklı krizlere sebep oluyor. Bu tünelden çıkmanın tek yolu ise proaktif ve tutarlı bir sorumluluk ile iş birliğinden geçiyor. Aksi hâlde manzaranın netleşmesi zor görünüyor.