Poşet çaylara ısınamadığımız kadar var

Abone Ol

Günümüzdeki gıda sistemi tüm insanlara sağlıklı, güvenli, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir beslenme imkânı sağlayamıyor.

Yaşam koşullarının değişmesiyle birlikte beslenme alışkanlıklarımız da değişmekte. İş yoğunluğu ya da tembellikten kolay ve hızlı olana talep her geçen gün artmakta.

Mesela iş yerinde, seyahatlerde, kafelerde, toplantılarda, kantinlerinde velhasıl her yerde demleme yerine poşet çay içilmekte hem de plastik bardakta. Hatta çay firmaları sallama çaya toplum olarak pek ısınamadığımızı fark edip demleme poşet çayları çıkarttılar. Kabul etmek gerekiyor ki demleme poşet çaylar gerek temizliği gerekse de pratik olması açısından özellikle iş ortamlarında çay demleme işini oldukça kolaylaştırıyor.

Ancak poşet çay ve plastik bardaktan çay içmenin neden olduğu olumsuzluklar sadece lezzet ile ilişkili değil. Aynı zamanda ciddi bir çevre kirleticisi ve sağlığımızı da tehdit etme potansiyeline sahip.

Hele de yıllık kişi başına 3,6 kg ile dünyada en çok çay tüketilen ülkemizde çayın neden olduğu sağlık risklerini en aza indirmek oldukça önemli.

Kanada’daki McGill Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, poşet çayların sıcak suda demlenme esnasında 11,6 milyar mikroplastik ve 3,1 milyar nanoplastik parçacık saldığı belirlendi. Çalışmada bu plastik salınımının nedeninin çay poşetlerinin imalatında kullanılan naylon ve polietilen tereftalat (PET) olduğu açıklandı. Bir de çayın plastik bardaktan içildiğini farz edersek bu plastik salınımının tespit edilenden onlarca kat daha fazla olacağını söyleyebiliriz.

Mikro ve nanoplastiklerin sağlık üzerine olan etkileri henüz net olarak ortaya konulmamış olsa da bazı çay firmalarının etiketlerinde “plastik içermez” ibaresini görmek mümkün. Ancak bu çayların daha yüksek fiyatlı olduğu da bir gerçek.

***

Özellikle gıda sektöründe kalite ve fiyat doğru orantılı. Kalite arttıkça ürünün fiyatı da yükseliyor. Fiyat azaldıkça ise doğal ve taze olanın yerini düşük kaliteli, çok fazla işlenmiş ve taklit ürünler alıyor. Sağlık üzerine olumsuz etki potansiyeli yüksek olan bu ürünlere ise en çok dar gelirliler maruz kalıyor.

Günümüzdeki gıda sistemi tüm insanlara sağlıklı, güvenli, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir beslenme imkânı sağlayamıyor. Yüksek kaliteli yiyecek ve içecekler, sağlıklı büyümeyi, gelişmeyi ve bağışıklık sistemini teşvik ederken, düşük maliyet nedeniyle düşük kaliteli gıdalar, gizli açlık, obezite ve bulaşıcı olmayan hastalıklar gibi yetersiz beslenme risklerinin artmasına neden oluyor.

***

Bu yazı ile mevcut gıda politikalarının bir sorunu olan fiyat-kalite-sağlık üçlemesi konusuna bir parantez açmış olalım…

***

İyi dileklerde bulunmak için bir vesilesi sayarak; 2020’nin, başta ülkemiz ve İslam âlemi olmak üzere tüm insanlık için daha huzurlu, sağlıklı, açlık ve savaşların olmadığı bir yıl olması temenni ederim.