Adalet asırlardır tartışılıyor. Her çağın en ateşli konularından biri olan bu adalet tartışmalarının ateşi bugün de sönmüş değil. “Her şeyin yerli yerinde olması” diye tarif edilen adalete dair en kadim nasihatlerden biri de şudur: “Adalet bir histir, adalet duygusu incinirse bütün ilişkiler zehirlenir.”
18 Haziran’da, İstanbul Eyüpsultan’da yavru kediye tecavüz ettiği ve ölümüne neden olduğu iddiasıyla yargılanan B.Ç, 13 Eylül’de görülen mahkemenin 3. celsesinde 3 yıl ceza almıştı. Niye böyle oldu? Neden 3 yıl ceza aldı bu adam? Aslında bu ceza teorik olarak kâğıt üzerinde hukuksuzluktur. Mala zarar vermekten üç yıl ceza olmaz ki. En üstten verilse bile yine 3 yıl olmaz. Bana kalırsa adam müebbet hak etmiş ama hukuk böyle bir şey değildir ki… “Bana kalırsa” dediğim anda adaletsizlik, hukuksuzluk başlamıştır. Çünkü hukuk böyle işlemez. Böyle işlerse hukuk olmaz.
Hayvanlara eziyet, yavru hayvanlara eziyet, sahipli hayvan, sahipsiz hayvan gibi yüzlerce tanımın oturulup yeni baştan yazılması lazım. Sonra bu tariflere göre kanun yazılması lazım. Sonra bu kanunların milleti temsil eden Meclis’te onaylanması lazım. Sonra onaylanan bu kanunların millete ilan edilmesi ve ana hatlarıyla okullarda okutulması lazım. İşte hukuk sistemi böyle olur. Bu zincir, bir halkasında bile kırılsa o sistemin adı “hukuksuzluk, adaletsizlik, kara düzen” olur. Kediye tecavüz eden adam sosyal medyaya düşerse kamuoyu baskısından çekinen mahkeme, 3 hapis cezası verir, sosyal medyaya düşmezse sapıklar salınır.
Evet sapıklar salınır. Sadece hayvan sapıkları değil çocuk sapıkları da salınır. Trabzon’un Ortahisar ilçesinde belediyede temizlik görevlisi olarak çalışan M.T. sokak ortasında kimse onu görmüyor diye küçük bir kız çocuğunu taciz ediyor. Sonra gözaltına alınıyor ve salınıyor. Sonra sosyal medyada gündem oluyor. Sonra savcılık yakalama kararı çıkartıyor. M.T. Ortahisar’da yeniden gözaltına alınıyor. İşte bu hukuka uygun ama adaletsiz olan tehlikeli çarkın aslını öğrenmek için, ben Trabzon Başsavcılığı’nı aradım önceki gün, “Nedir bu işin aslı” diye sordum. Cevap vermediler basın açıklaması yaptılar. Trabzon Barosu’nu aradım, “Nedir bu işin aslı” diye sordum; cevap bulmadım. Basın açılmasına göre, “Salıverme” yoktu. Görgü tanıklarına göre ise adam salınmıştı. Yalan söyleyen bir savcı mı var karşımızda? Adalet başlamadan bitti yani.
Adalet bir histir. Adalet duygusu incinirse bütün ilişkiler zehirlenir. Bu zehirlenmenin başımıza açacağı, açtığı belalar FETÖ’den, PKK’dan, DAEŞ’ten büyüktür; çünkü bu belaların hepsi adaletsizliğin meydana getirdiği boşlukta var oluyorlar. Hakimlerine, savcılarına, polislerine, avukatlarına güvenmeyen; sosyal medyadan medet uman bir nesil inşa ediyoruz. Dünyayı başımıza yıkacaklar. Allah korusun…