Rusya Ankara Büyükelçisi’ni öldüren katil Çevik Kuvvet polisi Mevlüt Mert Altıntaş’ın 17 Aralık 2013’ten sonra göreve başladığını duydunuz mu siz de?
3 yıldır emniyette çalışıyor, 3 yıldır bu şahsın FETÖ ile ilişkisi tespit edilememiş ama suikastın hemen ardından okuduğu okullara, gittiği dershanelere, kaldığı evlere kadar 3 saat içinde bütün FETÖ bağlantıları ortaya çıkartıldı ve ardından da muhteşem bir tespit yapıldı: “Yüzde yüz FETÖ’cü!…”
Peki, bu suikastın hemen ardından ortaya çıkan bilgi ve belgeler nerede saklanıyordu, nasıl muhafaza ediliyordu da bu şahıs görevden uzaklaştırılamadı, elini kolunu sallayarak girdiği salonda Büyükelçi’nin arkasında silahını ateşleyeceği zamanı beklemeye başladı.
Galerinin güvenlikçisi CNN Türk’te “Emniyetin gönderdiği listede koruma polisi olarak ismi vardı” dedi.
Bir başkası, 2010-2013 yılları arası PMYO giriş sınavlarında, FETÖ tarafından usulsüzlük yapıldığının tespit edilmesi üzerine başlatılan soruşturmanın şüphelileri arasında isminin yer aldığını ileri sürdü.
Ve fakat bütün bunlar biliniyor olmasına rağmen ısrarla görevine devam ettirilen FETÖ’cü polis nihayet Türkiye’ye bütün dünyanın karşısında en zor zamanlarını yaşatıyor.
Şimdi asıl mevzuu:
Bizi bu aşamaya getiren ihmallere, kasıtlı adam kayırmalara, biliniyor olmasına rağmen göz ardı edilen gerçeklere, bu suikasttan sonra nasıl yaklaşılacak ve bu mücadele artık nasıl bir şekil alacak?
Her zaman vurgu yapılan, ibadet, ticaret ve ihanet piramidinin ibadet ve ticaret kademelerine yapılan operasyonların ihanet kademesine uzanamamasın hesabını kim, kimden, nasıl soracak?
Bu katil polis, sanat galerisine kendiliğinden, tuluati bir şekilde gitmediyse, suikastı tek başına tertipleyerek, tek başına sonuçlandırmadıysa, bu işin arkasındaki derin ve en üst düzey bağlantıları ortaya çıkartılabilecek mi?
Ben size bulunduğum şehirde FETÖ ile bağlantısı olmasına rağmen dokunulmayan en az 10 tane isim sayabilirim.
Eminim siz de bulunduğunuz yerde FETÖ ile bağlantısı olmasına rağmen dokunulmayan en az 10 tane isim sayabilirsiniz.
Hal böyleyken kapımıza gelip dayanan bu durumun hiç de tesadüfler eseri olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz değil mi?
Her şey zincirleme ihmaller ve tabii ki kasti göz yummalar silsilesiyle devam ederek ve büyüyerek bu neticeye geldi, getirildi.
Merak ediyorum şunu;
Bu suikastı araştırmak üzere Rusya’dan gelecek olan ekip, soruşturmayı nereye kadar götürebilecek?
Acaba onlara da ‘Bu benim adamım buna dokunma’ diyebilecek birileri çıkacak mı?
Şunu da hatırlatayım; Putin, “Türkiye’deki eşkıyalar, mücadeledeki farkı fark edecekler” şeklinde bir açıklama yaptı.
Yani, ‘Korkmayın, titreyin!’
Eğer Ruslar, en ufak bir şüphe durumunda İstanbul sokaklarında Çeçen mücahitlerini avladıkları gibi adam indirmeye başlarsalar hiç şaşırmayacağım.
Çünkü gelinen yer artık sözün bittiği yerdir.
Sen hala FETÖ’nün siyasi yapılanmasına el atamamışsan neye, neden şaşırıyorsun?
FETÖ’nün siyasi kanadının koruyup kolladığı bürokrasiye dokunamıyorsan,
FETÖ’nün el atamadığın siyasi kanadının koruyup kolladığı bürokrasinin iş yaptığı, bazen yaptırdığı ve bazen de devleti zaafa uğratmak için iş yaptırmadığı alt kademelerine elleyemiyorsan neye, neden şaşırıyorsun?
Pirincin içindeki beyaz taşlara, önce siyah taşları ayıklayamaya başlayarak ulaşılabilirdi.
Vazgeçtik beyaz taşları, hale bakın ki gri taşlara bile ulaşılamamış.
Ve şimdi vaziyet bütün uyarılarımıza rağmen öyle bir ‘At izi, it izi’ hali aldı ki, siyaha gri, griye ise pirinç muamelesi yapılır oldu.
Haydi bakalım, ayıklayalım şimdi pirincin taşını…