Saha, ay yıldızlı takımın savunduğu kaleye doğru 15 derece eğikti.
Hücum ederken, tabir caiz ise tırmanmak gerekiyordu.
Diğer takım çeşitli ırk ve milletlerden oluşan bir kadroya sahipti.
Topu sürmelerine bile gerek kalmıyordu zira yukarıdan aşağıya doğru oynuyorlardı.
Ay yıldızlı takımın, canını dişine takarak sürüklediği bir atakta, forvetteki oyuncu rakip takımın kalecisi ile karşı karşıya kalmıştı.
Herkes gol olacak diye beklerken umulmadık bir gelişme yaşandı.
Zahirde ay yıldızlı takımın forvet oyuncusu gibi görünen futbolcu kaleciyi de geçmişken birden üzerindeki formayı çıkardı.
Çıkardığı formanın altında rakip takının forması vardı.
Bütün izleyicilerin şaşkın bakışları arasında topu taca attı.
Hakemler ve top toplayıcı dâhil diğer görevlilerle birlikte 20 kişiden fazla oynayan rakip takım karşısında bir kişi eksilmekle kalmamış, yüzde yüz gol olacak bir pozisyon heba edilmişti.
Sonrasında rakip takım hücuma geçti. Sahanın 15 derecelik eğiminden de istifade edip ay yıldızlı takımın kalesi önünde toplaştılar.
Pozisyon ofsayttı ama düdük çalacak bir hakem olmadığı için maç devam ediyordu. İçlerinden birisi cılız bir şut çekti kaleye fakat o da ne?
Kaleci, yuvarlana yuvarlana gelen topu tutmak yerine o da forvetteki arkadaşı gibi formasını çıkardı ve kenara çekildi.
Top, oflaya puflaya kale çizgisini geçerek rakip takıma sayı yazdı doğal olarak…
***
“Böyle bir maç mı olur?” dediğinizi duyar gibiyim.
Oysa on yıllardan beridir bundan daha beter şartlarda cereyan eden bir maç oynanıyor Türkiye’de…
***
Joe Biden
Amerikan Başkanı…
Bir önceki başkan Obama’nın yardımcısıydı.
Hamisi oldukları 15 Temmuz ihaneti sonrasında (epey sonra) Türkiye’ye gelip; “Biz darbe girişimini bilgisayar oyunu sandık’ diyecek kadar komik yahut gayr-i ciddi bir özne!..
İşte bu Türkiye düşmanı ABD başkanı bundan yaklaşık 2 yıl önce (daha başkan değilken) ülkemiz ve geleceğimiz ile ilgili konuşmuş, tabir caiz ise baklayı ağzından çıkarmış ve şunları söylemişti:
"Bence ona (Erdoğan'a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. (…)”
“Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli. (…)”
“Benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile...”
Böyle demişti özetle ve muhalefet partileriyle temasta olduklarını açıkça beyan etmişti.
Sonrası herkesin malumu…
CHP’nin başını çektiği “5 benzemez ittifakı” sahne aldı.
Normal şartlarda birbirlerinin kanını içecek denli düşman unsurlar aynı yolun yolcusu oldu.
Bunlara, formalarını çıkararak Türkiye karşıtlarının safında yer alan Davutoğlu, Babacan, Gül ve Karamollaoğlu da katıldı.
Bugün, faiz lobisinin emrine amade olarak Türkiye’ye saldıran Davutoğlu, Babacan, Gül ve Karamollaoğlu…
Tayyip Erdoğan düşmanlığının tetiklediği bu marazi duruş nedeniyle, gelecekte kendi torunlarına bile izah edemeyecekleri bir utancı miras bırakacaklarını bile bile bu şer ittifakının içerisinde yer alıyorlar topyekûn…
Şimdi, bu gerçekle birlikte yukarıdaki muhayyel maçı bir kez daha gözünüzün önüne getirin.
Nasıl?
Mevcut hal daha beter değil mi?
Öyleyse, “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!..”